İlhan Berk'in de Dediği Gibi...

İlhan Berk'in de Dediği Gibi...
  • 14
    0
    0
    0
  • Türk şiirini bambaşka bir modernizm aşamasına sıçratmış şair. Özellikle Türk ve dünya şiirini, en yeni şairlere kadar izlemesi, kendisini sık sık yenilemesini bilmesiyle tanınır. Bin yaşına gelse de gençliğini kaybetmeyecek bir pınar. Sanıyorum ki; değil sadece bir ormanın büyümesini, goncaların açarken ki sızısını bile duyan bir adam.

    "şöyle iyice dinlesem sanırım artık

    bütün ormanları büyürken duyarım"

     

    Başlangıçta yazdığı toplumsal içerikli, yaşama beslediği umuda, şehir yaşamına tanıklık edişine dair, özgürlük ve eşitlik düşleri ile dolu şiirleri; ikinci yeni anlayışının benimsemesi ile birlikte değişim gösterdi. İnsanı, tarihi, doğayı, kutsal kitapları, mitolojiyi, kentleri ve çağrışımları ile var olmayan bir şiirin izini sürmeye başladı.

    “bütün renkler ezberimde de söylüyorum
    senin yüzün gece.”

     

    Behçet Necatigil’e göre "şiirimizin uç beyi" şeklinde tanımlanmış İkinci Yeni’nin öncüsü şair. 

    “Neler çekmiş halkım
    türküler şahit.”

     

    Katıldığı bir konferansta birisi çıkıp ona "Sizin şiirinizi çok beğeniyorum, sizi çok iyi anladığımı düşünüyorum." Demiş. O da "Siz eğer beni anladıysanız ben başarılı olamamışım demektir." cevabını vermiştir. Bu söz, İlhan Berk’in kısa bir poetikasıdır bence.

    “Silmeye alışkın insanlardık... önce gözyaşımızı sildik, sonra birbirimizi... “

     

    Bu güzel adamlar ölmüyorlar; her aşkta her aşıkta yeniden diriliyorlar, ne hoş. Dua eder gibi mırıldanıyoruz dizelerini...

    "ellerin aklıma geldi de kalktım sana geldim. 

    bütün gece öptüğüm yerlerin, bin yıllık yalnızlığımdı"

     

    Bir kadına söylenebilecek en güzel dizelerden biri ona aittir:

    “Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.”

     

    Nehir yatakları gibi değiştirir şiirinin yolunu İlhan Berk... bu yolculuk ve devinim hâli, özü bulmak, kendini damıtmak, yeryüzünü ve gökyüzünü, ormanları ve denizleri tekrar kurmak, toprağa ve suya can katmak, şiirin kendisi olmak içindir. “Yazmak, önce kendimi, sonra da yeryüzünü var etmektir.” der. Bu yüzdendir ki dağlarda dolaşır, otlarla konuşur, sayılara karışır, ovalarda koşuşturur. “Bir akşam durup dururken dünyanın yaşlandığını gördüm. Görmek yordu beni.” diyecek kadar yük edinmiştir kendine yaşamı, belki de bizim yükümüzü hafifleterek.

    “Başkalarını özlüyor gibi yapıp birbirimizi özleyeceğiz. Başka başka insanlarda birbirimizi bulacağız. Bizden başka kimse bilmeyecek.”

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.