Köleler efendi, efendiler köle olursa ne mi olur ? İşte bugün ele alacağımız kitap bize bunun cevabını veriyor. Öncelikle kitabı sizler için daha çekici kılmak adına kitaptan vurucu bir sözle başlamak istiyorum. 

''Sosyal koşullardaki farklılık, tanrıların bize dayattığı sınavdan başka bir şey değildir.''

Eser, bir tiyatro oyunu ve oldukça akıcı ve kısa olduğundan yaklaşık yarım saatte bitirebileceğiniz bir oyun. Fransız yazarımız tarafından yazılan ve 1725 yılında İtalyanlar tarafından sahnelenen Köleler Adası, okuyucuya 18.yüzyılın ruhunu derinden anlatan bir eserdir. 

Kitabımız, toplumsal eşitsizliği, kölelik gibi akıl çağının yakıcı konularını işleyen iyimser bir komedyadır. İki efendi ve iki köle kaza sonucu bir adaya düşerler ve adadan kurtulmaları mümkün değildir. Adanın kuralları gereği köleler efendi, efendiler köle olacaktır. Ve eski köleler efendilerinin onlara yaptığı her şeyi yüzlerine vurarak onların gerçeklerle yüzleşmelerini sağlayacaklardır.

Anlayacağınız, kitabın anlatmak istediği temel ve kilit nokta, herkesin yaşattığını yaşadığı bir sistem kurmaktır. Kuralları budur. Yazarın anlatmak istediği şeylerden biri de, bir insana ne kadar yetki verirsen o kadar saçmalardır. (Aşkı satın alan bir perdeye ithafen. Spoiler vermek istemiyorum, umarım okuduktan sonra ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.)

Günümüz sisteminde köle efendi ilişkisi kalmadı diyebilirsiniz fakat okudukça daha iyi anlayacağınızı düşündüğüm detaylarda, aslında efendilerin her çağda var olduğu ve köle denilen şeyin ise ismi değişse de insanlarda vucüt değiştirdiğidir. Peki biz, köle miyiz, efendi miyiz ?

Birilerine boyun eğen tarafta mıyız yoksa birilerine boyun eğdirip zulm eden tarafta mıyız ? 

Cevabını düşündükçe daha net anlıyorsunuz hala var olan efendi köle ilişkisini. İyi okumalar ve sorgulamalar.