Ölümün Hülyası

Ölümün Hülyası
  • 0
    0
    0
    0
  • Her yazar kendi dünyasında ölümün gizemini arar. kimi zaman kelimelerde kimisi de yaşamda aramaya başlar. ölümün diyarında uykuyu kimse fazla fark etmez. uykuyu konu almazlar ama ölümü ararlar. 
      
    Ölüm , korkuların apaçık ortaya çıktığı bir distopyadır. O kadar korkarız ki tüm günahlarımızın merhametsizliğini öğreniriz. dün insanların kalbini kırarız. Fakat zaman ilerledikçe ölüm artık orucunu bozar. Senin ruhunu toprağa adak olarak sunar. Unutulan konuysa yazarlar bunu zaman ve mekanın yaşantısıyla öğrenir. Her hikayede ölümün tadını herkese yaşatırlar. ister korku deyip geçin. İsterseniz yeniden varoluşun başlangıcı deyip öğrenin. Çünkü her ölüm kendi içerisinde hikayeler barındırır. Umutlarını geleceğe yazarsın ama ecel denilen kamuflaj rüyanı kabusa çevirir. Her neyse nerede kalmıştık. Her şairin içinde ölümü anlatmak gibi his vardır. Karamsarlıklarını yaşadığı ortama adapte edip defter ve kalem alıp o an düşüncelerini eyleme geçirir. Bilindik şiirlerine yeni tat olarak acı ve hüzün katarlar ama ölümün flu yüzünü anlatmak için sevgiyi koyarlar. Çünkü sevgi kıymetle birlikte yeniden can bulur. Can bulan sevgi kaybedilen sevdiklerinin üzerine şiirlerde kendine göre zaman verilir. Zaman verilen süre hep kırk denilen sayıdan sonra anılmaya başlar. Onları anlatmak için şiirin duygusuna anıları katarız. Bu da ölümün hülyasını farklı hale getirir. Umutların kalbini hep şiirlerde buluruz ama şiirler ölümlerle biçilen kefenlerle doludur. Her şairin kendini şiirin kalbine yaşadıklarının acı dolu olayları hançer gibi kalbine saplar. Her hareket etmede canını yakar ve acılarla dolu şekilde kalemini silaha çevirip acılarını ölümün karanlık yüzünü aramak için satırlarla konuşmaya başlarsın. Yaşam denilen olgunun içinde yaşayan bir ölüm duygusu vardır. Bu duygu her zaman yanı başında bulunur ama sen bunu hiçbir zaman fark etmezsin. Taa ki ölüm orucunu bozup seni toprağa vakit bedenin cesetten ibarettir. İşte Tanrı’nın dünyasında Uriel sana mahşerin fragmanını gösterir. Ölüm hülyası bir bilinmezlikten ibaret olabilir ama uykunu bunu sana her zaman yaşatır. Kaç sevgi geri getirebilir kaybedilen kıymetlerin bilgeliğini. İnsanlar ölümün düşlerini sıratta bırakacağı günde aklında sadece basit sorularla olacaktır. 
     
    Kelimelerin duygusu yoktur ama sen ona düşüncelerin karamsarlığını yansıtırsın. Gelecek bile kendine biçilen ölümle hep yüz yüzedir. Her şairin dediği gibi “ ölüm , bilinmezlik distopyasıdır.” dedikten sonra cümlesini bitirir. 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.