KÖPEK BALIKLARI İNSAN OLSAYDI?

KÖPEK BALIKLARI İNSAN OLSAYDI?
  • 1
    0
    0
    0
  • ''Bay K.’nın ev sahibinin küçük kızı ,’’Köpek balıkları insan olsaydı küçük balıklara daha iyi davranırlar mıydı?’’diye sordu. Bay K.,’’Evet,’’ dedi.’’ Köpek balıkları insan olsaydı, denizin dibinde küçük balıklar için sağlam sandıklar yaptırır, sandıkların içine bitkisel olsun hayvansal olsun, her çeşit yiyecek koyarlardı.

    Sandıklarda her zaman taze su bulunmasına dikkat ederler, her türlü sağlık tedbirlerini alırlardı. Örneğin bir balığın kanadı yaralansa, balığın vaktinden önce köpek balıklarının elinden çıkmaması için onun yarasını hemen sararlardı. Küçük balıkların üzülmemesi için arasıra büyük su eğlenceleri düzenlerlerdi. Çünkü neşeli balıkların eti, üzüntülü balıkların etine göre daha tatlı olur. Büyük sandıkların içinde okullar da bulunurdu elbet. Küçük balıklar bu okullarda, köpek balıklarının boğazından nasıl geçileceğini öğrenirlerdi. Örneğin, bir kenarda tembel tembel yatan köpek balıklarının nerede bulunduğunu öğrenmek için coğrafya dersine ihtiyaçları olacaktı. Şüphesiz en önemli konu, küçük balıkların ahlak yönünden eğitilmesi sayılırdı.

    Küçük bir balığın isteyerek kendini feda etmesinin en büyük ve en güzel bir şey olduğu, özellikle küçükler için güzel bir gelecek hazırlandığını söyledikleri zaman köpek balıklarına inanmak gerektiği onlara öğretilirdi. Boyun eğerek öğrenirlerse söz verilen geleceğin güvencede olduğu küçük balıklara durmadan söylenirdi. Küçük balıklar bütün alçakça, materyalist, egoist ve Marksist eğilimlerden sakınmak, aralarından birisi böyle eğilimlere kapılırsa onun köpek balıklarına derhal ihbar edilmesi gerekirdi.

    Köpek balıkları insan olsaydı, yabancıların balık sandıklarını ve yabancı balıkları fethetmek için onlar arasında savaşlar olurdu elbet. Bu savaşları da herkesin kendi küçük balığı yapardı. Köpek balıkları, onlarla başka köpek balıklarının küçük balıkları arasında büyük ayrımlar bulundugunu küçük balıklara öğretirlerdi. Bilindiği gibi, haklarında bir hüküm verilirken küçük balıklar ses çıkarmazlar. Ama onlar, çok çeşitli dillerde susarlar ve bu yüzden birbirlerini anlayamazlar. Savaşta düşman tarafından olan ve başka dilde susan birkaç küçük balık öldüren her küçük balığa deniz yosunundan küçük bir nişan takılır, kahraman ünvanı verilirdi. Köpek balıkları insan olsaydı, onlarında bir sanatı olurdu elbet. Köpek balıklarının dişlerini parlak renklerde gösteren, onların boğazlarını zevk bahçelerine benzeten, bu boğazlarda yapılan görkemli şenlikleri anlatan güzel resimler olurdu.

    Denizin dibindeki tiyatrolarda, kahraman olmak isteyen küçük balıkların köpek balıklarının boğazından nasıl geçtiği anlatılırdı. Öyle güzel müzikler yaratılırdı ki, bando en önde giderken müziğin melodileriyle kendinden geçen, tatlı düşlere dalan küçük balıklar, köpek balıklarının boğazlarına akın akın girerlerdi. Köpek balıkları insan olsaydı, onların dini de olurdu. Bu din, köpek balıklarının karnında gerçek hayata kavuşacaklarını küçük balıklara öğretirdi.Köpek balıkları insan olsaydı ,bütün küçük balıkların bugünkü gibi eşit olması da son bulurdu. Küçük balıkların bazılarına yüksek memuriyetler verilir ve bunlar öteki küçük balıkların üstleri olurdu. Çünkü böylece daha iri lokmalar bulabilirlerdi. Biraz büyükçe olan, bazı makamlar elde eden küçük balıklar, ötekiler arasında düzeni sağlar, öğretmen, subay, sandık yapım mühendisi vb. olurlardı. Kısacası köpek balıkları insan olsaydı, denizin içinde bir kültür meydana gelirdi.''

    Bertolt Brecht'in Bay Keuner'in Öyküleri'nde ele almış olduğu bu yazı aslında bir toplum eleştirisi olmakla beraber, bizlerin hayatına tutulan bir ayna gibi gerçeği apaçık bir şekilde yansıtmaktadır. .Geçmişten günümüze kadar uzanan asırlık insanlık tarihi, sayısız toplumsal olay ve devrimlere şahit olmuştur. İlk yüzyıllardan beri nice devletler yıkılmış, nice imparator veya güç sahibi bazı önemli figürler iyi ya da kötü bir itibar ile tarihte yer edinerek aramızdan ayrılmıştır. Şuan ki yüzyıl ve gelecekteki dünya için de bu düzen şüphesiz böyle devam edecektir. 

    Hikayedeki “kendini seve seve feda edenin en büyük ve en güzel balık olduğu ve her şeyden önce köpek balıklarının güzel bir gelecek sağlanacağını söylediklerinde bütün balıkçıkların inanmaları gerektiği onlara öğretilmeliydi” ifadesinden de anlaşılacağı gibi sistemin parçası haline gelmiş bir birey, her zaman kendisinden daha güçlü olan kesim tarafından çıkarları doğrultusunda yönlendirilebilir. Ama eleştirilmesi gereken şey bu düzen'den ziyade toplumun uyuşturulmasıdır. Bazı kişisel çıkar ve menfaatler için küçük balıklar yem edildiği bir dünya'da eşitlikten bahsedebilmek mümkün değildir. 

    Karl Max'ın da dediği gibi ''İnsanların varlığını belirleyen onların bilinçleri değildir; tersine insanların bilinçlerini belirleyen onların varlıklarıdır.''

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.