“Kaybetme korkusu, karanlığa giden yoldur.”
Vader’ın geçmişi onun felsefesinde oldukça etkili bu yüzden Vader’ın çocukluk, gençlik yıllarına dönmemiz gerek yani Anakin Skywalker olduğu zamanlara. Anakin, annesiyle yaşayan yetenekli ve zeki bir çocuktur. Bunu fark eden Aydınlık Tarafın liderleri Anakini bir takım testlere sokar ve bu çocuğun gerçekten özel olduğunu fark ederler. Fakat Anakin’in bu yeteneklerine rağmen içinde gizlice büyüttüğü bir korkusu vardır; ölüm, özellikle en sevdiği kişi olan annesinin ölümü. Babasız büyüyen ve annesine çok bağlı olan Anakin'in, annesinin ölümüne oldukça hassas olması Aydınlık Tarafın dikkatini çeker. Her ne kadar Anakin, etrafındaki insanlardan bu korkusundan kurtulmaya yönelik tavsiyeler alsa da bu tavsiyeleri hayatına uygulayamaz. Büyüyüp genç birisi olduğunda bile halen annesinin ölüm fikri onu dehşete düşürür. Geceleri rüyalarına girer.
Peki, bir insan ölüm korkusunu nasıl yener?
Ernest Becker’ın “Ölüme İnkâr” kitabında bahsettiği gibi aslında hepimiz Anakin gibi ölümle mücadele ediyoruz. İnsan, sevdiklerinin ve kendisinin bir gün öleceğini bildiğinden dolayı bu kavrama karşı bir “savunma mekanizması” oluşturmaktadır. Anakin ise kendisi sevdiklerinin ölmesinden korkmasının yanı sıra ölümü kontrol etmek istemektedir. Anakin bir türlü E. Becker’in bahsettiği ölümü kabul etmesini sağlayan bir savunma mekanizması geliştirememiştir. Ancak Star Wars evreni ona ölümü kontrol edemeyeceğini en acı şekilde göstermiştir. Anakin, bir gün annesinin bir çete tarafında kaçırıldığını öğrenir. Hemen çetenin bulunduğu yere gider. Kampa gittiğinden ise annesinin işkencelere uğramış ve yaralanmış şekilde bulur. Kısa bir süre sonra ise annesi kolları arasında ölür. Anakin’in en büyük korkusu başına gelir. Annesini kaybeder.
Peki, ölümü kontrol edemeyeceğini fark eden insan ne yapar?
Becker, fark eder ki ölümü yenemeyen insan şiddete başvurur. Buradaki şiddet aslında insan öldürmektir. Başka insanları öldürmek, öldüren kişiye ölümü kontrol edebilme hissiyatını verir. Özellikle ölümden acı çekmiş bir insan başkalarını öldürerek ölüm kavramından bir nevi “intikam” alır. Anakin, annesinin ölümünden sonra bile bu korkusundan kurtulamamıştır. Hatta bu korkusu daha da büyümüştür. Bu sefer de karısı Padme’nin ölümünden korkmaktadır. Yoda, Anakini en başta uyarmıştır; “Kaybetme korkusu, karanlığa giden yoldur.” Korkusuyla baş edemeyen insan bir yerden sonra korkusu tarafından ele geçirilir. Ölüm kavramına Aydınlık Tarafta ölüm hakkında cevap bulamayan Anakin, bu seferde Karanlık Tarafın ölüm hakkında görüşlerini merak eder. Karanlık Tarafın lideri Palpatine, buluşmalarında Anakine sevdiklerini ölümden kurtaran bir Sith Lordunun efsanesini anlatır. Efsaneyi sorgulamayan Anakin, Karanlık Tarafa geçmeye karar verir. Darth Vader olmaya giden yolu başlamıştır. Bu süreçte Aydınlık Tarafa ihanet eder. Ustalarıyla savaşır, çocukları öldürür. Fakat karısını ölümden kurtaramaz. Karanlık Tarafa geçmek ölümü yenmekte başarısız olmanın yanı sıra işleri giderek kötüleştirmiştir. Anlıyoruz ki Karanlık Tarafın ölüme bakış açısı yanlıştır.
Peki, Aydınlık Taraf ölüme nasıl bakmaktadır?
E. Becker, ölüm korkusunu yenip, ölümü kabul edenleri insanları incelediğinde kendilerini yüce bir ideale adayan insanlar olduğunu fark eder. Star Wars evrenin ise bu ideal “Force (Güç)” dur. Star Wars evreninde Güç dediğimiz kavramın temeli dengedir. Aydınlığın, karanlıkla dengelenmesi gibi ölümde yaşamla dengeleniyordur. Karanlık Taraftaki insanlarda ölümü kontrol etme isteği varken Aydınlık Taraftaki insanlarda ölümü benimseme, kabullenme vardır. Mesela Obi-Wan ile Darth Vader’ın son savaşında Obi-Wan yaşlandığını ve Vader ile başa çıkamayacağını anlayınca kendini ölüme bırakır. Darth Vader’ın inatla kabul etmediği gerçeği Aydınlık Taraftakiler hayatlarının merkezlerine koymuşlarıdır. O da “Ölüm, inatlaşacak şey değildir.”
Çok güzel bir yazı olmuş, ellerinize sağlık