Kozalak kokulu ağaçlar arasında hayalleri çalar kapısını yazarın.
Oturur olduğu yere, yaslar sırtını bir ağaca. Ağaç kokusunu buram buram çeker içine yılların verdiği hasreti bastırırcasına. Kuşların ahenkli selamı yazarın kalbinin penceresini aralar. Kalbi uçtukça hayalleri de öyle güzelleşir ki bu hisleri alıp bağrına basmak ister...
Gün batımının yaşattığı akıl almaz veda, denizin taşlara vuran coşkulu sesi, ormanın ana kucağı gibi uzattığı kolları yazarı iyice derine çeker. Derine indikçe iner. İndikçe kaybolur. Öyle bir kaybolur ki rüya olur yazar...
Yorum Bırakın