Advertisement
Advertisement

Simyanın Büyüsünde Sanat

Simyanın Büyüsünde Sanat
  • 6
    0
    0
    2
  •  Felsefi bir yöntem olarak simya, sanatçıları “simya sanatı” olarak kategorize edilebilecek eserler yaratma konusunda etkiledi. Yine de simya geleneksel sanat tarihi sınıflandırmalarında bir kategori olarak kabul görmez ve genellikle sanattaki simyasal unsurlar, stilistik ve tarihsel olarak belirlenen farklı kategoriler altında sınıflandırılır. Oysa, simyanın yüzyıllar boyunca sanat ve sanatçılar üzerinde önemli bir etkisi olduğu inkar edilemez ve antik Mısır'dan, Avrupa Orta Çağ'dan Rönesans ve çağdaş sanata, Asya ve Uzak Doğu'ya kadar etkisi izlenir. Edebiyatta ise simya, Shakespeare'den çağdaş fantezi yazarlarına kadar farklı tarihsel dönemlerde ortaya çıkar. Görsel sanatlarda simya bir hiciv kaynağı olarak kullanılmış ya da sanatçılar simyacılarla birlikte çalışarak simya sembollerini ya da düşüncelerini eserlerine dahil etmişlerdir. 

     Simyanın amacı maddelerin en saf formuna ulaşmak, olgunlaştırmak ve mükemmelleştirmekti. İnsan ruhunun ve bedeninin en mükemmel hali için basit metallerin dönüştürülmesi ve ölümsüzlük iksiri üzerinde çalıştılar. Dünyevi sınırları aşmaya gönül vermiş sanatçılar için simya oldukça etkileyiciydi.


    Philips Galle - The Alchemist

    BATIDA SİMYA SANATI
     
     Avrupa simya ile ilk olarak Orta Çağ'da, Câbir bin Hayyan'a ait olan Kitab-ul Kimya kitabını çeviren Robert Chester ile tanıştı. Platonik ve Hermetik temellerin restorasyonu, Marsilo Ficino'nun Corpus Hermeticum'u ve Platon'un eserlerini çevirdiği Rönesans ile birlikte gerçekleşti. Rönesans'ın neoplatonizm ve hümanizmi, Avrupa'da odak noktasının mekanik fizikten insanın var oluşuna yönelmesini etkiledi. Bu dönemde simya ile ilgilenen isimler arasında, Uffizi'de Fonderie Medici olarak anılan bir simya atölyesi kuran Toskana Büyük Dükü Francesco I de'Medici öne çıktı. Medici'nin özel müzesi ve hazine evi; Giorgio Vasari ile heykeltıraş ve ressamlardan oluşan bir ekip ile simya motifleri içeren alegorik resimlerle dekore edildi. Simya metinlerinde resimler on üçüncü yüzyılın ortalarına kadar yoktu, simyacıları tasvir etme eğilimi önce Pieter Brueghel ve daha sonra Jan Steen ve Genç David Teniers ile başladı. Yukarıda Philips Galle örneğinde olduğu gibi, Kuzey temsillerinde didaktik anlatılar simyanın nasıl yoksulluğa ve aptallığa yol açtığını gösterirken, Medici'nin sarayında bu tür olumsuz ahlakçılığın yerini bilimin yüceltilmesi alıyor. Simyanın pratik ve teorik yönleri, sanatçıları resim konusunda da etkiledi ve sanatın evrimine katkıda bulundu.

     19. yüzyıl ve 20. yüzyılın sonlarında sanatçılar arasında simyaya olan hayranlık devam etti, ancak işlenen motifler ve kullanılan simya bilgisi önceki çağlardan farklı oldu. Modernist sanatçılar, yaratıcılıklarını sıradışı olarak ifade ederken kendilerini diğerlerinden ayrılan ezoterik düşünürler olarak görmüşlerdir. Tarihçi John Moffitt, 19. yüzyılın son yıllarında soyut biçimlerin ortaya çıkışını Antropozofi, Ruhçuluk, Teosofi ve Budizm gibi başlıkların topliumda yaygınlaşmasıyla ilişkilendirir. Rudolf Steiner ve Teosofi Topluluğu; avangard etkisinde sanatçılardan Pie Mondrian, Wassily Kandinsky, Kazimir Malevich, Marcel Duchamp ve Francis Picabia gibi isimlere ilham. Bu dönemin ardından ise sanatın ezoterik temeli, biçimsel nitelikleri öne çıkaran Clement Greenberg ve Michael Fried'in yazılarıyla gizlendi. Daha sonra André Breton, Yves Klein ve Joseph Beuys gibi sanatçılar simyayı eserlerinde herhangi bir "spiritüel" amaç için kullanmadılar,  ardından André Breton, Yves Klein ve Joseph Beuys gibi sanatçılar simya ilmini herhangi bir "ruhsal" amaç için kullanmadılar, bunun yerine simyaya radikal, liberal ve solcu siyasi inançları ve ayrıca Kurtuluş ve Ütopya ideallerine destek amacıyla yer verdiler. 




    Giogrio Vasari - Allegory Related to Alchemy, 1570

    AVANT-GARDE SİMYACILARI
     
     20. yüzyılın başlarının en büyüleyici avangardisti ve aynı zamanda avangard hareketin “simyacısı” olarak bilinen Marcel Duchamp'tır. Jung ve Zosimos sayesinde bilinçdışı düzeyin psikolojik izdüşümüne yönelik simyacı arayışından ilham alan Duchamp, temelleri simyaya dayanan bir felsefe edinir. Duchamp sanatın en sıradan nesnelerde bile olduğunu, her şeyin Tanrı'nın eseri olduğunu savunur. Geleneksel sanat eseri tanımlarını reddeder ve bunun yerine herhangi bir nesneyi sanat mertebesine yükseltebilecek şeyin sanatçının içindeki cevher olduğunu söyler.


                                                                          Marcel Duchamp - Bicycle Wheel, 1913

    ÇAĞDAŞ SANATTA SİMYA

    Simya ve ezoterik uygulamalar, hala sanatçılara ilham vermeye devam ediyor. Çağdaş sanatçılar; Kabala, mitoloji, kutsal geometri, astroloji gibi ezoterizmin birçok yönünden beslenmiştir. David Chaim Smith, Hayat Ağacı motifini vücut imgeleriyle birleştirdi. Christopher Ulrich petrolü; din, büyü, mitoloji ve bilinçaltının imgelerini derinlemesine anlatmak için kullandı. Sürrealist Madeline von Foerster resimlerini oluşturmak için eski yağ ve yumurta temper tekniğini kullandı ve şu anda zamanımızın en iyi Sürrealistlerinden biri olarak kabul ediliyor, Timothy Ely ise yeteneğini tek nüsha, el yapımı kitaplar yaratmak için kullandı. İnsanlığın yüzyıllar boyunca topladığı farklı ezoterik bilgileri bir araya getiren büyük ölçekli, fütüristik tuvaller yaratan Paul Laffoley de en başarılı isimlerden. 


    Paul Laffoley - Black Hole 2


    İlişkili yazılar:
    Soyut Sanat: Sınırların Ötesindeki Ünlü Eserler 


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.