Japon yazar: Dazai'nin intihar notu

Japon yazar: Dazai'nin intihar notu
  • 17
    0
    0
    0
  • "Doğmuş olduğum için beni affedin." -Osamu Dazai

    Kitaptaki esas düşünceye inmeden önce bunun bir biyografı kitabı olduğunu bilmemiz ve böyle bir tavırla ele almamız kitabın anlaşılması bakımından önemlidir. Dazai intiharından önce "intihar mektubu" niteliğinde olan son eseri insanlığımı yitirirken, birey ve toplum arasında çarpıcı bir noktaya atış yapmakla birlikte insan olmanın ne anlama geldiğiyle ilintili sorgulamalara bizi itmektedir.

    Osamu Dazai, soylu bir ailenin sevgisiz bir çocuğudur. Ailesiyle ilişkisi iyi olmadığı kadar insan ilişkilerinde de kopuktur. Dazai, ailesinin politikayla ilgilenmesi beklentisini karşılamayarak edebiyata yönlenir ve içinde bulunduğu sosyal statüye karşı bir tavır alır. Defalarca intihara girişimlerinde bulunur. Başarısız olduğu intihar girişimlerinden sonra hayatının bir dönemi alkol bağımlılığı ve veremle geçer, tedavi için hastaneye yatar. Beşinci ve son başarılı intihar denemesinin ardından yaşama veda eder.

    Bu noktada başkarakterimiz Yozo'yu, Dazai ile özdeşleştirebiliriz. Yaşamları ortak bir paydada buluşmaktadır. 

    "Utanç dolu bir hayat yaşadım. İnsan yaşamı denen mefhum hakkında hiçbir fikrim yok.” (s. 11)

    İnsanlığımı yitirirken der fakat insanlık hakkında hiçbir fikri yoktur. Yozo insanlığını yitirmemiştir, ona hiçbir zaman sahip olamamıştır zaten. Sahiden insan olmanın anlamı nedir?  Dazai de bu sorunun cevabını bilmiyordur.

    İnsan, sosyal ve kültürel bir varlıktır. Kendisini bulunduğu toplumda var eder, kültürel etkileşimler ve sosyal ilişkilerle karakterini ortaya koyar. 

    Topluma yabancılaşmış ve dışlanmış karakterimiz, soytarıyı oynar. Soytarı kavramı, toplumda kabul görmek amacıyla bir çeşit maskedir. Kitapta da nitelendirdiği şekliyle insanlara son yaklaşma çabasıdır. Görünürde şakalar yapan ve daimi gülen Yozo, içsel bir mücadeleyle debeleniyordur.

    "Ben bir başkasıdır." -Arthur Rimbaud

    Bizler de bunu yapmıyor muyuz? Farklı zaman ve mekanlar düzleminde üzerimize yapıştırılan etiketlerle benliğimize tanımlar koyuyoruz. 

    Bu bağlamda "ben" dediğimiz şey, başkalarından ibaret kalır. Bu düşünce, bende Carl Jung'un "persona" kavramındaki arketipini anımsatır. İngilizcede 'kişilik' anlamına gelen "persona" kavramı bir diğer anlamıyla 'maske' demektir. Jung bu durumu bilinçli ve bilinçdışı rollerle açıklamaktadır. Kişi kabul görmek için bazen bilinçli bazen de bilinçsiz bir şekilde maske takar ve toplumda bir takım rollerde bulunur.

    Burada beliren problem birini tanımanın ve anlaşılmanın imkansızlığıdır. Anlaşılmak da anlamak kadar zordur.

    "Toplum dediğin şey sen değil misin?" (s. 77)

    Kitap bizi bir farkındalığa iterken eserin oldukça melankolik bir tarafı olduğunu da itiraf etmek gerekir. Bunun temelinde Dazai'nin yaşamı ve düşünce dünyası yatar. Sorularımızı yanıtlandırmasa da onun üstlendiği ve en mühim olan nokta, sorulardır.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.