Yazının başlığını “Tutarlı Evrim Teorisi” yapmak istedim çünkü cumhuriyetin ilk yıllarındaki araştırmalar bilimin kullanılması sayesinde yapılmıştır. Bu yüzden “tutarlı”.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, "Siz müfredatta evrim teorisini bu insanlara anlattığınız zaman PKK’lı da olur komünist de olur" ifadeleri ile evrim teorisini hedef aldı. Atatürk dönemindeki Tarih kitaplarını okuduğumuzda bilimle sentezlenen bir evrim anlatıldığını görürüz. Jeoloji devrimini bile ele alan dönemin müfredatına hakarettir bu sayın Erbakan!
Atatürk'ün matematiksel zekâsı çok savaş kazandırdı kendisine bunun yüzünden bilime çok saygı duymakta ve önemsemektedir. Bilimin etkisini ve tepkisini iyi bilmek gerekir. Bilim hakkında ise Evrim teorisi de o dönemde ele alınmıştır. Buraya çok ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum ki; bilim Kur’an’la çelişmez. Evrim teorisine itibar edenler dinsizdir diye bir şey yoktur. Aynı zamanda Atatürk kabul etti diye gerçektir demekte yanlıştır. Bu konularda yaptığı araştırmaların ciddi olduğunu biliyoruz. Atatürk, Darwin’in kitabını bile Türkçeye çevirtmiştir.
“Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” adlı eserde evrim teorisine yer verilmiştir ve halkın çocuklarına okutulmuştur. “Tarih-I” isimli 1931’de liselerde okutulan tarih kitabından bazı sayfaları sunarak anlatıma geçelim.
Bölümleri okuduğumuzda ilk bölümde “Manzaralar ve Devirler” bölümünde bilimselliğini sürdüren tezler bugünün MEB müfredatına kadar yansımıştır. Bugün %100 kanaat getiremezsek de evrim gerçektir ve reddedilemez. Şimdi kitapta yazanlara yönelelim ve bugünü penceresinden yorumlayalım:
“Bundan 200 sene evveline kadar dünyanın 5–6 bin sene önce yaratıldığı ve insanın Basra’ya iki günlük yolda, Fırat nehri üzerinde bulunan Cennet’te yaratıldığı zannolunmakta idi. Bu kanaatlar hep din kitaplarındaki hikayelerin, olduğu gibi hakikat sanılmasından doğuyordu. Artık hayatın 6 bin senelik değil, milyonlarca senelik olduğu anlaşılmıştır. Bu anlayış arzdaki kaya tabakaları ile onların arasındaki fosillerin 100 seneden beri, usul dairesinde tetkiki sayesinde olmuştur.” (Tarih, I, s. 3)
Başka yazılar:
“Hayat herhangi bir doğa dışı etkenin müdahalesi olmaksızın dünya üzerinde doğal ve zorunlu bir kimyasal ve fiziksel olaylar dizisi sonucudur. Hayat sıcak, güneşli ve sığ bir bataklıkta başladı. Oradan sahillere ve denizlere yayıldı. Denizlerden tekrar karalara geçti. İlk hayvan denizlerde balık ve karalarda muhtelif kemikli yaratıklar oldu. Bunlar devirlerde şekilden şekile tekâmül ettiler. İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir varlıktan bu günkü şekline geldi…”
“İnsanlar, sürfeler gibi sulardan çıktılar ilk önce… İlk ceddimiz balıktır. İşler daha ilerledikçe o insanlar, primat zümresinden türediler. Biz maymunlarız; düşüncelerimiz insandır.”
“İnsanlar sularda kaynaşıp çırpınan bir mevcuttan bu günkü şekline geldi. İnsanın bu günkü yüksek zekâ, idrak ve kudreti milyonlarca ve milyonlarca nesilden geçerek hazırlandı. Artık insan bugün tabiatın nihayetsiz büyüklüğüne ve tabiat içinde kendi nevinin mukadderatına gittikçe büyüyen bir irade ve şuur ile bakıyor."
Karışık olarak aktardım bu yazılardan daha çok fazlası bulunur. Bütün bunlar ifade edilmiş hatta daha fazlası da var ama bir yere daha değinmek isterim; ki bazı tezlerin kesinliği yok “tutarlılığı” vardır. Bunu yine o dönem ifade edilen sözlerle tanımlama yapabiliriz:
“Fakat hayatın dünya üzerinde nasıl başladığını henüz kat’î surette bilmiyoruz.” “Hayat, dünyanın karalarında, denizlerinde ve havasındadır. Kâinatın bizim dünyamız haricindeki yerlerinde, şimdiki halde, hayatın mevcudiyetini kati olarak bilmiyoruz.”
Dinde ya da diğer ilahi söylemlerde evrim hakkında kesin bir yasak yoktur. Bunun dinsizlik olarak düşünülmesi yanlıştır. Somut bir gerçeği kabullenmek durumundayız. 2017’de AKP iktidarı Evrim teorisini müfredattan kaldırtır ve bir teoriyi bile tartışamaz ve antropolojik gerçekliği öğrenemez oldu gençler. Atatürk’ün yaptığı antropoloji çalışmalarını, Mu kıtası çalışmalarını unutturmak için hep dini kullandılar ya da Erbakan gibi çamur atıllar. İlim- bilimden uzak bir eğitim-öğretim sistemi vardır. Böyle bir ortamdan ne İslam alimi ne de bilim insanı çıkar…
Sonuç
Atatürk döneminde bilimsel yönden değere sahip olunan evrim teorisi “tutarlı” bir biçimde yorumlanmıştır. Prof. Dr. Zafer Toprak bu konuya çokça değinmiştir. Evrim gerçek ya da değil orası öenmli değil ama ilim-bilim çizgisinde yürütülen teorilerin Atatürk’ten sonra müfredattan yasaklatılması veya kaldırılması yanlıştır.
Yorum Bırakın