Yengeç Sepeti Sendromu

Yengeç Sepeti Sendromu
  • 11
    0
    0
    1
  • Yengeç sepeti sendromu kavramı, ilk olarak Filipinli yazar Ninotchka Rosca tarafından “yengeç kişilikler” olarak kullanıldıktan sonra yaygın olarak kullanılmaya başlayan bir kavramdır. Söz konusu kavramın Filipinlerde yaygın olan bir balıkçı hikayesinden türemiş olduğu varsayılmaktadır.


    Anonimleşmiş bir hikayeye göre; kumsalda yürüyen bir adam avlanan bir balıkçı ile karşılaşır. Balıkçının elindeki kovada birkaç yengeçten başka bir şey yoktur. Yengeçler kovadan çıkmak için çaba sarf etmekte fakat birbirlerine engel olup başarısızlığa uğramaktadır. Adam balıkçıya döner ve “dikkat edin kaçacaklar” der. Balıkçı başını kaldırır ve cevap verir: “Tek bir yengeç olsaydı kovadan çıkma fırsatı bulabilirdi.” Birçok yengeç bir arada olduğunda kaçmak isteyen, diğerleri tarafından geri çekiliyor. Sayı arttıkça yengeçlerin kaçma şansları azalıyor, çünkü birbirlerini itmek yerine aşağı doğru çekerek engelliyorlar. 





    Bu sendrom her alanda karşımıza çıkmakta. Temelinde bende yoksa sende de olmasın, ben sahip değilsem sende sahip olma anlayışı yatmaktadır. Hırslarımızı ön planda tuttuğumuz ve ona göre hareket ettiğimiz sürece bencil davranışlardan kaçınamaz hale bürünürüz. Bu sendroma sahip kişiler kendilerinin ulaşamadığı bir alana çabaları yetersiz geldiyse sizin de aynı şekilde ulaşamamanızı ve yetersiz hissetmenizi sağlayacaklardır. 

    Bir alanda yenilik yapmak istediğiniz taktirde şu cümlelerle karşılaşırsınız; boş ver, ne gerek var, bunun için geç kalmadın mı, bu iş sana göre değil, senin üstesinden gelebileceğin bir işe benzemiyor vs. başta sizi düşündüğüne inandığınız cümle kalıpları olsa da maalesef düşünülenin tam aksi. 

    Herkes birisinin yerinde olmak istiyor. Örneğin; siz iş yerinizdeki Ahmet’i kıskanıyorsunuz, Ahmet istediği alanda kendini geliştirebiliyor, maddi anlamda güçleniyor ve her istediğini alabiliyor ama Ahmet ise Merve’yi kıskanıyor çünkü Merven’in güzel bir ilişkisi var ve Ahmet’in bir ilişkisi yok hep yalnız, kendisini sevecek ona hep ilgi göstercek birini bekliyor. İş hayatında hep başarılıyken aşk hayatında başarısız ve mutlu değil. Burada oluşan üçlemede herkes birbirini kıskanıyor ve aşağı çekmek istiyor. Neden, yengeç sepeti sendromundaki gibi en alttaki insanlar yukarıda gördüğü bir üstteki insanı kıskanıyor ve aşağı çekmek istiyor. Ama aslında belki de onlara göre biz üstteyiz. 

    Önceliğimiz başarı değil, değerli olabilmek olmalıdır. Ulaşmış olduğunuz başarıya sizden bir başkası da ulaştığında başarınız etkisini kaybedecektir. Ama değer hep sizinle kalacaktır. Birisiyle yarışma enerjisi haline bürünmediğiniz takdirde bu başarınıza da etki edecektir. Çünkü ne kadar hayatın hep mücadele ile geçtiğini öğrensekte hayat bir mücadele değil. Hayat düşündüklerimizi, inandıklarımızı yaşamaktan, istediklerimizi gerçekleştirmekten ibaret. Hayatı bir mücadele olarak gördüğümüz takdirde hep birilerini yenmek zorunda hissederiz.




    Bulloch (2013)’a göre yengeç zihniyeti veya yengeç sepeti sendromu, herkesin aynı seviyede oldu durumlarda, başarılı olanları aşağı çekmeyi hedef alan, negatif tutumları kapsayan kültürel bir eğilimi ifade etmek için kullanılmaktadır.


    Miller (2016)’e göre yengeç sepeti sendromu, bir organizasyonda yardım ve destek amacıyla oluşturulmuş sosyal normların varlığına rağmen, başka üyelerin kariyer başarılarını engelleyen bireylerin, zihniyet ve davranışlarını tanımlamak için kullanılan bir metafordur.


    Soubhari ve Kumar (2014)’a göre ise insanların başkalarını aşağı çektiğinde veya başkalarının küçümsenmesine neden olduğunda, bu durumun kendileri için bir avantaj sağladığını ve hayallerini gerçekleştirmeye daha çok yaklaştığını düşünmesi durumu olarak tanımlanmaktadır.



    Hayatımızın hemen hemen her noktasında denk gelebileceğimiz bu zihniyete sahip olan bireyler ise bu özelliklere sahiptir.


    Bu özellikler şu şekilde sıralanmaktadır; kendileriyle gurur duyup başkalarını küçümseyen, çalışma arkadaşlarına rakip muamelesi yapan ve onların başarısı karşısında paniğe kapılan, merhametten yoksun ve asla bu zihniyete sahip olduğunu kabul etmeyen bireylerdir. Bu zihniyete sahip kişilerin hayattaki sloganı “Ben sahip olamıyorsam siz de olamazsınız”dır (Festinger 2014’ten akt. Abugar, 2014).


    Yengeç sepeti sendromunun ortaya çıkmasının bireysel ve örgütsel nedenleri bulunmaktadır. Yengeç sepeti sendromunun bireysel nedenleri olarak kabul edilen kıskançlık, benlik ve özgüven ile ilgili olumsuzluklar, narsistlik, korku ve kaygı gibi insan psikolojisi ve insan olmaya dair kavramlardır (Özdemir ve Üzüm, 2019, 128).


    Son olarak bana ders olan bir alıntı ile bitirmek istiyorum;

    Bir şeyde ne kadar iyi olursanız olun ya da başarılarınızı hangi rütbeye yerleştirirseniz yerleştirin, bir yerlerde sizi yetersiz gösterecek biri mutlaka vardır. (Hayat İçin 12 Kural: Kaosa Panzehir, Jordan B. Peterson)


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.