Dış Bükey Bir Ayna'dan: Arnolfini'nin Evlenmesi

Dış Bükey Bir Ayna'dan: Arnolfini'nin Evlenmesi
  • 5
    0
    0
    0
  •   1434 yıllarında Jan van Eyck adında bir ressam yaptığı yağlı boya bir tablo ile sanat dünyasına yeni bir soluk getiriyor desem?  Arnolfini'nin Evlenmesi isimli tablodan bahsediyorum. 15. yy'da resmedilen bu tablo pek çok açıdan vay be dedirtecek özelliklere sahip. Sanatçının bu resmi tarihi açıdan da bir ilk olma özelliğine sahip. Neden mi? Çünkü bu tablo, evlenme anının resmedilmesi sedeniyle, bir nevi ‘evlilik cüzdanı’ niteliğinde. Tabi asıl numara, asıl olay burada değil. Jan van Eyck'in resmettiği ayna da! O bir kenarda dursun.

       Bir resmi anlama yolunda birazcıkta olsa ressamını da tanımanın önemli olduğuna inanlardanım. Kim bu Jan van Eyck, sorumuz bu. Sene 1389  Hollanda‘nın Limburg bölgesi yakınlarında ressamımızın adı ile de fonetik uyum gösteren Maaseyck şehrinde hayata gözlerini açıyor. Hani derler ya bu sanat işleri yeteneğin keşfi aileden gelir diye. Bu her sanatçı için geçerli olmasa da Jan van Eyck için geçerli. Çünkü Jan van Eyck’ın abisi Hubert van Eyck da onun gibi bir ressamdı. Sanatçımız, sanatla meşgul olduğu ilk yıllarında abisi Hubert van Eyck’ın atölyesinde çalışmış daha sonra saray ressamlığı yapmış ve diplomatik görevlerde bulunmuş. Anlayacağınız sanatla erkenden içli dışlı olabilmiş ve önemli mecralarda sanat alanında görev yapmış bir isim.

       Arnolfini'nin Evlenmesi'ne yani tablomuza geri dönelim. Tablonun orjinal ismi; Portret van Giovanni Arnolfini en zijn vrouw. Tablonun mahiyeti daha önemli ama teknik özelliklerine bakacak olursak: 82 x 60 cm ölçülerine sahip olan tablo tahta pano üzerine yağlı boya ile yapılmış. Eyck, tablosunu 1434 tarihinde tamamlamış ve bu tarihi de resmin üzerine not etmiş. Bence çokta iyi etmiş, bugün resmin ne zamana ait olduğunu biliyorsak Eyck'in bu hareketi sayesinde.

       Tablo resim tarihi için önemli eserlerinden birisi -bunu söylemiştik-. Teknik başarısının yanı sıra Rönesans’tan kalan kuralları  yıkma cürreti ile resim tarihinin temel taşlarından biri olarak görülmesi şaşılacak şey değil.

      Jan van Eyck’ın bu resmi, Kuzey Rönesans özelliklerini taşıyor. Çünkü İtalya Rönesans’ında gördüğümüz kusursuz anatomiyi yansıtmaktaki özeni burada karşımıza çıkmıyor. Sanatçımız yağlı boyayı büyük bir ustalık ve narinlikle kullanarak canlı renkler etmeyi başarıyor ve fazlasıyla detaylı bu tabloyu ortaya çıkarıyor.

       Bu tablo kimi sanat tarihçilerine göre bir düğün ve yemin anını temsil ediyor. Kimilerine göre ise zaten evli olan bir çiftin çift portresini yansıtmakta. Fakat bir başka teoriye göre de bu tablo bir anma resmi. Tablodaki kadının ölümü üzerine yapıldığı idaa ediliyor. Alman sanat tarihçisi Erwin Panofsky 'a göre ise burada bir evlilik yemini edilmekte. Panofsky 'a göre çift kendi evlerinde fakat papaz olmadan evlenmeyi seçmiş. Bu evliliğin daha önce gerçekleştiğini öne sürenler de var. Ortada bir bilinmezlik olunca tartışmanın da sonu olmuyor maalesef.

      Resme şöyle uzaktan bakalım, ilk baktığımızda gördüğümüz şey aydınlık ferah bir oda içinde fazlasıyla özenle giyinmiş iki figür karşımıza çıkıyor. Bir erkek ve bir kadın figürü tam da karşımızda. Bu erkek ve kadın figürleri arasında ise köpek figürü bize göz kırpıyor. Erkek olan figür İtalyan bir tüccar olan Giovanni di Nicolao Arnolfini. Kenarı ve yaka kısmında kürk olan uzun bir cübbe giyip, büyük ve kadifeden bir şapka takmış. Kadın figür, Giovanna Cenami, bizim tüccar Arnolfini’nin karısı. O da yeşil renkli bir cübbe giymiş. Kıyafetinde kürk ve fırfır detayları gözümüze çarpıyor. Belinde ise kahverengi bir kemer var, başında beyaz, dantelden bir örtü.

      Tablonun asıl olayı ayna demiştik. Tamam o zaman tablonun tam orta yerinde Arnolfini ve Giovanna’nın birleşen ellerinin hemen üzerinde konumlanmış bir dış bükey ayna gözümüze çarpıyor. Aynaya dikkatlice baktığımızda. O da ne ! Odanın içini bize gösterdiğini görüyoruz. Ayna sayesinde odanın arkasından ileriye bakabiliyoruz. Odanın içinde köpek, Arnolfini ve Giovanna dışında iki kişi daha var.

       Bu kişilerden birinin ressamın kendisi diğerinin ise onun öğrencisi olduğu görüşü kabul görüyor. Aynanın ahşap kenarlıkları var ve bu kenarlardaki küçük madalyonlara İsa’nın Çilesi sahnesi on farklı resimle gösterilmiş. Bunlar o kadar küçük resimler ki ressam bunları fırça kılının inceliğiyle nasıl kondurdu, insan şaşıyor. 

      Jan van Eyck detaylardaki başarısını bu resimlerle bizim gözümüzün önüne bir kez daha seriyor. Ayna, izleyiciye odanın içini göstermekten ziyade simgesel bir anlam taşımakta. Her şeyi gören Tanrı’nın timsali bir göz ve Meryem’in bekaretine gönderme yapan speculum sine macula (lekesiz ayna) olarak yorumlanıyor.

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.