Advertisement
Advertisement

Atatürk'ün Soyu

Atatürk'ün Soyu
  • 1
    0
    0
    0
  •  

    Atatürk’ün Ailesi ve Liberal Şehir: Selanik

     

     

    Öncelikle Selanik’i bilmek gerekir. Yabancı tarihçilerin kabul ettiğine göre Sultan I. Murad’ın zamanında Çandarlı Halil Hayreddin Paşa tarafından zapt ediliyor. Buna karşın Sultan I. Murad tarafından gelen emir ile tekrardan geri verilmiştir.[1] Ondan sonraki zamanda yerli tarihçilerin anlattığına göre Selanik, ilk olarak 21 Nisan 1394’te Yıldırım Bayezid tarafından alınmıştır.[2] Fetret Devri’nin araya girmesiyle birlikte şehir düşmüştü.

    Bugün kabul edilen ve resmî tarihin anlattığına göre de 2 Mart 1430’da Osmanlıların eline geçmiştir. Şubat 1430’da son hazırlığını yapan Sultan II. Murad, Edirne’den Serez’e geldi. Burada Anadolu’dan Hamza Bey’in, Rumeli’den Sinan Bey’in komutasındaki ordular Serez’de bulunuyordu. En başta diplomatik yoldan Selanik’in Osmanlılara verilmesi için Hamza Bey, Venedik Valisi ile antlaşmaya çalıştı ama karşı taraftan gelen inat sonrası ordular Selanik sınırına ulaştı. Selanik 2 Mart 1430’da kale ve şato savaşlarının büyük payı olmasıyla birlikte fethedilmiştir.[3]

    Selanik stratejik bir şehirdi. Balkanlardaki ülkelerden Makedonya’nın kilidini açan anahtar misali. Osmanlı’nın zaman içinde yenilik doğuracağı ve özgürlükler şehri olarak tarih kitaplarında yer alacaktı. 

     

     

                                                             Osmanlı’nın Selanik’i.

       

       

        Bir zamanlar “Kanlı Kule” ismine sahip II. Abdülhamit tarafından beyaza boyanan ve ismini “Beyaz Kule” olarak bildiğimiz şaheser.

     

    Osmanlı’nın batıya kapısının açılması aslında Selanik’in fethiyle oldu. Coğrafi yönünden ziyade 1510’da kurulan basımevleri sayesinde o halk siyasetten, sosyal durumlardan haberdardı. Mustafa doğana kadar şehir eğlence merkezi gibiydi. Hatta İttihat ve Terakki’nin ilk fedailerinden Kazım Nazmi Duru, Selanik’i şöyle anlatıyor:

                “Selanik, Balkanlar’ın en güzel, en büyük, en geniş ve en işlek limanıdır… Ticaret merkezi olan limandan Beyaz Kule’ye uzanan rıhtımın, Hükümet konağından inen Sabri Paşa Caddesine tesadüf eden kısmı güzel bir iskeledir.  Yukarıdan geçen cadde rıhtıma yüz metre kalınca birdenbire genişler, buraya Olimpos Meydanı derler. Meydanın iki yanında gazinolar vardır. Bunların en büyükleri rıhtım üzerine düşen Olimpos, karşısında bulunan Kristal, üst tarafında da Yonyo Gazinosu vardır. Hele Yonyo hemen hemen İttihatçıların toplandıkları, konuştukları yerdi. Kristal Gazinosu’nun üstü Cerele De Salonique (Selanik Kulübü) idi. Buraya Selanik’in, çoğu Musevi olan tacirleri, bankerleri, şehrin ileri gelenleri toplanır, içer, eğlenir, kumar oynarlardı… Bu gazinolara kadınlarda gelirdi. Aileler birer masaya oturup biralarını içer, isteyenler yemeklerini yerdi. Yazın her gazino meydana masalar, iskemleler dizerdi. Rıhtım üzerinde kafeşantanlar vardı. Zabitlerin buralara gelmeleri, eğlenmeleri yasak değildi. O vakit memleketin hemen hiçbir yerinde bu kadar geniş bir hürriyet yoktu.

    Orada Bir Aile
     

    Bugün inkâr edenlerin aksine Atatürk’ün soyu bellidir.  Hatta Atatürk konunun üzerinde düşmüş ve 1924’te Bayındırlık Bakanı Süleyman Sırrı Bey ile soyağacı çalışması yapmıştır. [4]Anne Zübeyde, Baba Ali Rıza Efendi’dir.

                 Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım.

     

    Atatürk anne ve baba soyu olarak Yörük/Türkmen soyludur. Ali Rıza Efendi’nin ataları Konya Karaman veya Aydın Söke’den Osmanlı’nın iskân politikasıyla 1830’lu yıllarda Selanik’e yerleştiler. Ali Rıza Efendi’nin babası Firari Şeyh Ahmet’tir ve kendisi Selanik Mevlevihanesi’nin Şeyhi’dir.[5] Yani Atatürk dindar bir soydan gelmektedir. Annesi Zübeyde Hanım da Baraklı köyünde dünyaya gelmiştir. Baraklı köyü o dönem Karakeçili aşiretine mensup olan Türkmenlerin köyüydü. Elbette onlar da Ali Rıza Efendi’nin ataları gibi göç ettirtildiler.[6] 

    Kızıloğuzlar
     

    1400’lerin sonuna gelindiğinde yapılan fethiler sonucu Balkanlara göçler artmış ve Balkanları Türkleştirme hareketi başlamıştır. Burada göç ettirilenler arasında Türkmenler de vardı ve bunlar Makedonya’ya yerleştirilmişlerdir.[7] İşte Atatürk’ün ataları olan Kocacık Türkmenlerine dayandığına göre Atatürk’ün soyu aslında Anadolu’dadır. Hatta Anadolu’da bunlar hakkında bir çeşit araştırmacılar görev almışlardı.[8] Bu Kızıloğuzlar sadece Osmanlı’da değil, Selçuklularda da izleri görünür bir topluluktur. Atatürk’ün baba soyu ise bu Kızıloğuz Türkmenlerindendir.[9] Bu kadar derine inmeden Atatürk’ün kendi annesi ve kız kardeşinden de öğrenmekteyiz. Zübeyde Hanım kızı Makbule’ye soylarını şu şekilde anlatmıştır:

     

    Soyumuz Yörüktür. Konya araman yöresinden buraya gelmişiz. Babam Feyzullah Efendi’nin büyük amcası Konya’da kalmış, Mevlevi Dergâhı’na girmiş, orada Yörüklüğü tutmuş.”[10]

    Şimdi bütün bu anlatılardan şu sonuca varmalıyız; Atatürk kendisinin ifade ettiği gibi “Türk evladıdır”[11] Türk evladı olmasıyla birlikte aynı zamanda Müslüman bir soydan gelmektedir.  Zübeyde Hanım ofuzadelerden gelen soya sahip olduğu bilinmektedir. Bunun diğer adı ve İslam literatüründe geçen ismi “Nakipzadeler” idi.[12] Nakiplik; Hz. Muhammet peygamberin neslinden olanlara sahip çıkan grubun adıdır. Bu yüzdendir ki, Atatürk’ün dedesi yani Zübeyde Hanım’ın babasının adı Sofuzade Feyzullah Efendi’dir.[13] Ailesi hakkında çoğu iddiayı belki çürüttüm. Çünkü Selanik ve o civarda yaşayanların Yahudi olduğu gerekçesiyle Atatürk’e de Yahudi diyenler vardır. Bir önceki sayfalarda bahsettiğim 1510’da açılan basımevlerini açanlar da Yahudilerdir. Bundan dolayıdır ki halkımız yanlış düşünmektedir. 

     


     
    [1] Joseph von Hammer, Devlet-i Osmaniye Tarihi, C.I, İstanbul, 1918, s. 279.
    [2] Neşrî, Cihannümâ-Tevarih-i Âl-i Osman, Türk Tarih Kurumu Yayınları, s. 322.
    [3] Sinan Meydan, Sarı Paşam, İstanbul, 2021, s. 19-23.
    [4] Süleyman Sırrı Bey Atatürk’ün kuzenidir; NTV Tarih, Kasım, 2009.
    [5] Ali Güler, Bir Dâhinin Hayatı, “Atatürk’ün Soyu, Sopu, Ailesi, Öğrenimi,” İstanbul, 2000, s. 9.
    [6] Mehmet Ali Öz, Osmanlı Arşiv Belgelerine Göre Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Soy Kütüğü, Eylül, 2014, s. 179.
    [7] J. Ivanoff, La Question Macedonienne, Paris, 1920, s. 148-151.
    [8] Hüseyin Şekercioğlu, Türk Kültür Dergisi’nde araştırmalarını sunmuştur.
    [9] Ayrıntılar İçin Bakınız: M. Tayyip Gökbilgin, Rumeli’de Türkler ve Yörükler, Tatarlar ve Evlad-ı Fatihan, C. I, İstanbul, 1957.
    [10] Yeni İstanbul, 1 Kasım 1952-22 Mart 1953.
    [11] Sadi Borak, Atatürk’ün Armstong’a Cevabı, İstanbul, 2004, s. 47.
    [12] Sinan Meydan, Yalanlara, Çarpıtmalara, İftiralara Panzehir, Gerçeğe Çağrı, İstanbul, 2020, s. 346.
    [13] Enver Behnan Şapolyo, Kemal Atatürk ve Milli Mücadele Tarihi, İstanbul, 1958, s. 584, 585.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.