Sezai Karakoç'un Mona Roza şiirini duymuşsunuzdur. Yetmiş yıl kadar uzun bir süre altındaki gizemini koruyan bu şiir, şairin "Mona Roza" dediği kişi sessizliğini bozunca ocak ayında tekrar gündeme geldi. İki şairin uğruna iddiaya girdiği meşhur "Mona Roza", Anadolu Ajansı ile yaptığı röportajda şiirin hikayesinden bahsetti, işte edebiyatımıza damgasını vurmuş şiirlerden biri olan Mona Roza'nın hikayesi:
Mülkiye Mektebi'nin (Şimdiki adıyla Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) 1950'li yıllarında iki yakın arkadaş olan Cemal Süreya ile Sezai Karakoç, Muazzez Akkaya¹ adında bir kadına aşık olur. Ve kadın hangisini seçerse, diğerinin sahip olduğu bir şeyden vazgeçeceğine dair bir iddiaya girerler. Bir gün, Sezai Karakoç ile Muazzez Akkaya'nın yalnız oturduğunu gören Cemal Süreya, iddiayı kaybettiğini düşünür ve hemen ardından önceden Süreyya² olan ikinci adından bir y harfini çıkartır. Sezai Karakoç ise, Muazzez Akkaya'ya, Türk edebiyatının en duygusal şiirlerinden biri olan ve "Tek Gül" anlamına gelen Mona Roza'yı yazar. On dört bentten oluşan şiirin dikkat çeken yanı, her bentin ilk harflerini yan yana getirince "Muzazzez Akkayam" akrostişinin ortaya çıkmasıdır.
Şimdilerde 94 yaşında olan ve dört çocuğu ve altı torunu ile mutlu bir hayat süren Muazzez Akkaya, AA (Anadolu Ajansı) ile olan röportajında üniversite zamanlarına da değinmiştir. Sınıf arkadaşları olan Cemal Süreya ve Sezai Karakoç'un girdikleri iddiadan uzun süre haberi olmamıştır. Cemal Süreya, onun cebine sürekli şairi meçhul aşk şiirleri koyuyordur, Sezai Karakoç da yazdığı şiirleri ona elden vermeyi tercih ediyordur ve o da çok ısrar etmesin diye kendisine verilen şiirleri alıyordur ancak ikisini de sadece arkadaş olarak gördüğünü ve onları hiçbir zaman umutlandırmadığını belirtir.
Sezai Karakoç, 2021'de, vefatından birkaç hafta önce Muazzez Akkaya ile tekrar karşılaşmıştır. Muazzez Akkaya, röportajda ondan da bahsetmiştir. Kendisine dikkatle baktığını fark etmiş, fakat gazetede ölüm ilanını görmeden önce onu tanıyamamıştır. Akkaya, eğer Karakoç ona kim olduğunu söyleseydi, bir kafede oturur, eski arkadaşlar olarak sohbet ederdik, demiştir.
Şiiri buradan okuyabilirsiniz -akrostiş oluşturan harfleri kalın yazdım- :
MONA ROZA - SEZAİ KARAKOÇ
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister.
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Ulur aya karşı kirli çakallar,
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa.
Mona Rosa bugün bende bir hal var.
Yağmur iğri iğri düşer toprağa,
Ulur aya karşı kirli çakallar.
Açma pencereni perdeleri çek,
Mona Rosa seni görmemeliyim.
Bir bakışın ölmem için yetecek.
Anla Mona Rosa ben öteliyim.
Açma pencereni perdeleri çek.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi,
Bende çıkar güneş aydınlığına.
Bir nişan yüzüğü bir kapı sesi.
Seni hatırlatır her zaman bana.
Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar
Ve vardır her vahşi çiçekte gurur.
Bir mumun ardında bekleyen rüzgar,
Işıksız ruhumu sallar da durur.
Zambaklar en ıssız yerlerde açar.
Ellerin, ellerin ve parmakların
Bir nar çiçeğini eziyor gibi.
Ellerinden belli olur bir kadın,
Denizin dibinde geziyor gibi.
Ellerin, ellerin ve parmakların.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Saat onikidir söndü lambalar
Uyu da turnalar girsin rüyana,
Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar.
Zaman ne de çabuk geçiyor Mona.
Akşamları gelir incir kuşları,
Konarlar bahçemin incirlerine.
Kiminin rengi ak kiminin sarı.
Ah beni vursalar bir kuş yerine.
Akşamları gelir incir kuşları.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni
İncir kuşlarının bakışlarında.
Hayatla doldurur bu boş yelkeni.
O masum bakışların su kenarında.
Ki ben Mona Rosa bulurum seni.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Henüz dinlemedin benden türküler.
Benim aşkım uymaz öyle her saza.
En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.
Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa.
Artık inan bana muhacir kızı,
Dinle ve kabul et itirafımı.
Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı
Alev alev sardı her tarafımı.
Artık inan bana muhacir kızı.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak,
Meyvalar sabırla olgunlaşırmış.
Bir gün gözlerimin ta içine bak
Anlarsın ölüler niçin yaşarmış.
Yağmurlardan sonra büyürmüş başak.
Altın bilezikler o kokulu ten
Cevap versin bu kuş tüyüne.
Bir tüy ki can verir gülümsesen,
Bir tüy ki kapalı geceye güne.
Altın bilezikler o kokulu ten.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak.
Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak.
Mona Rosa. Siyah güller, ak güller.
Dipnotlar:
¹_ Muazzez Akkaya, 1930 yılında Sakarya'nın Geyve ilçesinde dünyaya gelmiştir (Şiirin ikinci dizesindeki Geyve ismi buradan gelmektedir.). Cemal Süreya ile Sezai Karakoç'un Mülkiye Mektebi'ndeki sınıf arkadaşıdır.
²_ Hazır sözünü etmişken Cemal Süreya'nın asıl adının Cemaleddin Seber olduğunu söylemeliyim. Ortaokul zamanında Yakup Kadri Karaosmanoğlu ve Falih Rıfkı Atay gibi üç isimli yazarlardan etkilenerek kendisine bir de "Süreyya" adını ekler ve zamanla, Cemal Süreyya adını kullanmaya başlar.
Röportajı İzlemek İçin:
Kaynakça:
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Cemal_S%C3%BCreya#Takma_adlar%C4%B1
- https://www.indyturk.com/node/686501/k%C3%BClt%C3%BCr/t%C3%BCrk-edebiyat%C4%B1n%C4%B1n-mona-rozas%C4%B1-muazzez-akkayan%C4%B1n-edebiyat-tarihine-damgas%C4%B1n%C4%B1-vuran
- https://www.goodreads.com/book/show/53045684-cemal-s-reya-airin-hayat-iire-dahil
Yorum Bırakın