Bir Koleksiyonerin Günlüğü (1)

Bir Koleksiyonerin Günlüğü (1)
  • 1
    0
    0
    0
  •  Merhabalar sevgili okuyucular, yeni bir yazı dizisi ile karşınızdayım. Bu yazı dizisinde sizlere koleksiyonerlikle ve koleksiyon ürünleri ile alakalı bilgiler vereceğim.

     Öncelikle koleksiyonerlik nedir kısaca bundan bahsedelim, genel tanım itibari ile değerli nesnelerin ve sanat eserlerinin toplanması, biriktirilmesi, düzgün ve bakımlı bir şekilde saklanmasına dayanan bir hobi olarak tanımlanır, ince bir zevk ve bilinçli toplama güdüsü de bunların içerisindedir. Tabi buradaki değerli nesne algısının koleksiyonerlik camiasında belli bir kriteri olmakla beraber, sizin için belki maddi değil ama manevi olarak değerli olan nesnelerin toplanması da aslında bir nevi koleksiyonerliktir.

    Tarihçesi:

     Koleksiyonculuk geleneğinin tarihine bakıldığında başlangıcının çok eskilere dayandığı görülür. Antik dönemde, Yunan ve Mezopotamya uygarlıklarında, tapınaklara adak olarak sunulan değerli objelerin yapının ‘kripta’sında veya ‘thesauros’ olarak adlandırılan hazine binalarında saklanması bu geleneğin ilk örnekleridir. Daha sonra yöneticiler de ülkenin siyasi ve askeri gücünü göstermek için, savaşlarda kazandıkları ganimetleri saraylarında toplamaya başlamışlardır. Dini ve siyasi temele dayalı bu ilk koleksiyonlarda gösterişli ve üstün nitelikli bir işçilik sergileyen parçalar tercih edilmiştir. Helenistik Dönem’de ise tarih bilincinin oluşmaya başlamasıyla birlikte sanat eserlerinden ziyade geçmiş dönemlerin yapıtlarına olan ilgi artmıştır. Mısır’daki Ptolemaios Krallığı’nın dünyanın dört bir yanından getirttiği değerli el yazması kitapları İskenderiye Kütüphanesi’nde toplaması bu eğilimin en iyi örneklerinden biridir. Ganimetler aracılığıyla eski eser toplama geleneği Roma İmparatorluğu Dönemi’nde de artarak devam etmiş; örneğin Romalı komutan Marcus Claudius Marcellinus M.Ö. 212 yılında Syrakusa’yı (Sicilya) ele geçirdiğinde kentteki heykel ve resimleri toplayarak Roma’ya götürmüş ve halka açık yerlerde sergilemiştir. Bu olay, Roma İmparatorluğu’nda koleksiyonculuk geleneğinin yerleşmesini sağlamış; elde edilen eserler binaların üstü kapalı avlularında, kütüphane girişlerinde ve portre galerilerinde sınıf üstünlüğünün bir simgesi olarak sergilenir olmuştur. İmparator Konstantinos (306-337) yeni başkent Konstantinopolis’i ülkenin pek çok farklı merkezinden getirttiği sanat eserleriyle donatmış; onu izleyen Bizans imparatorları da arkeolojik ve antik eserlere duydukları ilgi sebebiyle eser toplamayı sürdürmüştür. Orta Çağ’da dinsel ve eğitimsel amaçla toplanan yapıtlar da kilise hazinelerinde biriktirilmiştir. 12. yüzyılın ikinci yarısında ise kentlerin büyümesi ve ticaretin gelişimiyle ortaya çıkan burjuva sınıfının zenginleşmesi koleksiyonculuğun kilise ve sarayın dışında da yaygınlaşmasını sağlamıştır. Rönesans’la birlikte klasik metinlere ve eserlere ilginin artması sonucu eski eser toplama merakı da hızla yayılmıştır. Avrupa’nın ilk özel sanat koruyucuları arasında yer alan Floransalı Medici ailesi dönemin en önemli koleksiyonerlerinden biridir. Medici dışında, İtalya’da Strozzi ve Rucellai gibi pek çok varlıklı aile de zengin koleksiyonlar oluşturmuştur. 16. ve 17. yüzyıllarda orta sınıfın güçlenmeye başlamasıyla sosyal prestij veya yatırım amacı olmayan, sadece kendi beğenisi doğrultusunda eser toplayan koleksiyoncular ortaya çıkmıştır. Bu durum, sanatçıyı bir ölçüde özgürleştirmiş, sanatçı artık ısmarlama iş yapmak yerine bitmiş yapıtını satışa sunma olanağını kazanmış, böylece Antik Dönem eserlerinin yanı sıra çağdaş çalışmalar da koleksiyonlara girmeye başlamıştır. 18. yüzyıla gelindiğinde ise özel koleksiyonların kataloglarının basımı artmış, bu da tescil edilen yapıtların değerinin yükselmesini sağlamıştır. Koleksiyonların kamulaştırılmaya başlaması müzecilik kavramının temellerini atmıştır. Bu dönemde yabancı ülkelerde bulunan diplomatlar ile amatör arkeologların topladığı eserlerin bir bölümü, British Museum ve Louvre gibi ünlü müzelerin ilk koleksiyonlarını oluşturmuştur. 19. yüzyılla birlikte koleksiyoncuların ilgisi batıdan doğuya kaymış; Percival David Çin Sanatı Vakfı (Londra), Stoclet Koleksiyonu (Brüksel), Cernuschi Müzesi (Paris) ve Guimet Müzesi gibi kurumların Doğu sanatı koleksiyonlarının temeli atılmıştır.  Bu dönemde ayrıca, ünlü koleksiyonerlerin yapıtlarını bağışlaması sonucu Boymans-van Beuningen Müzesi (Rotterdam), Fitzwilliam Müzesi (Cambridge), Corcoran Sanat Galerisi (Washington D.C.) ve Gardner Müzesi (Boston) gibi çeşitli müze ve sanat galerileri kurulmuştur. 20. yüzyılda ABD’de Henry Walters, J. Pierpont Morgan, Henry Clay Frick gibi iş adamlarından oluşan önemli bir koleksiyoncu grubu ortaya çıkmıştır. Bu koleksiyonlar zamanla kurumsallaşmış; Walter Sanat Galerisi (Baltimore, 1931), Pierpont Morgan Kütüphanesi (New York, 1907) ve Frick Koleksiyonu (New York, 1919) oluşturulmuştur. Andrew Mellon, Peggy Gugenheim, Solomon R. Gugenheim, Paul Getty gibi ünlü koleksiyonerlerin eserlerinin toplandığı özel müzeler de bu dönemde kurulmuştur. Ülkemizde son dönemde kurulan Vehbi Koç Vakfı Sadberk Hanım Müzesi, Sabancı Müzesi, İstanbul Modern Sanat Müzesi, İstanbul ve Çengelhan Rahmi Koç Müzeleri, Suna & İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi ve Antalya Kaleiçi Müzesi gibi özel müzeler de bu anlayışın bir ürünüdür.

    Koleksiyoner Olmanın Faydaları:

     Koleksiyonlar, manevi bir haz yaşatmanın yanında göz zevkinizin gelişiminde de katkıda bulunur. Bir eseri ya da ürünü alırken bilgi sahibi olmanız gerektiğinden kültürel olarak sizi geliştirir. Koleksiyonerlik Toplumda bir prestij unsuru olarak kabul edilir, sizin gibi koleksiyon ile uğraşan kişiler ile bilgi birikim paylaşımda bulunarak sosyalleşme olanağı da bulursunuz. Koleksiyonunuzu belli aralıklarla incelemek psikolojik olarak size iyi gelir, aynı zamanda koleksiyona dair hiç bilgisi olmayan dostlarınıza sergilemek, objeler hakkında bilgi vermekte epey keyiflidir. 

    Koleksiyon Ürünlerinin Maddi Boyutu:

     Koleksiyonerlik hobi olarak yapılsa da toplanılan nesnelerin maddi bakımdan da değerli olduğu düşünülürse aslında bir  yatırım olarak da görülebilir. Koleksiyonerlerin pek çoğu alım dışında nitelikli ürün satışı da yapmaktadır. Özellikle pek çok konuda nesne topluyorsanız bir zaman sonra hem alan sıkıntısı hem de finans olarak sıkıntı yaşayabiliyorsunuz ve değer sıralaması itibari ile daha az değer verdiğiniz nesneleri elden çıkarmanız gerekebiliyor. Bu durum hem size finans desteği sağlarken aynı zamanda da koleksiyonunuzu canlandıracak yeni parçalar alma imkânı tanıyor. Her bir ürün kategorisinin kendi içerisinde bir fiyat skalası var ister sıfır alın ister ikinci el koleksiyoner olma yolunda ilerliyorsanız toplamak istediğiniz ürünlerin piyasasını iyi biliyor olmalısınız. Bunun dışında ürünün özellikleri ve kondisyonu hakkında da bilgi sahibi olmanız gerekli. Örneğin bir ürün alacaksınız ve sıfır fiyatları çok uçuk olduğu için ikici el piyasasından almak istiyorsunuz. Öncelikle ürünü iyi tanımalı ve sıfır özelliklerini iyi bilmelisiniz, çünkü aynı üründen ikici el piyasasında binlerce var hangisinin kondisyon olarak sıfıra yakın olduğunu iyi analiz edip onu almalısınız. Bu konu her bir kategori için farklılık gösterdiği için yeri geldiği zaman detaylı anlatacağım.

    Ürünlerin Bulunması ve Satın Alım İşlemleri:

     Koleksiyon ürünlerini sadece antika ve eski objeler olarak düşünmemek gerekir pek çok sıfır üründe koleksiyon objesi olarak satın alınabilir, örneğin dolma kalemler limitli ve özel olarak üretilen modelleri bir koleksiyon parçasıdır ve ciddi pahalıdır. Ya da özel koleksiyon saatler bunun gibi pek çok kategori mevcuttur. Bunları ilgili mağazalara giderek ya da bu mağazaların online satış sayfalarından edinebilirsiniz.

     

    -Antika Mağazaları:

    Çeşitli noktalarda antika ürün satışı yapan mağazalar bulunmaktadır buralardan ürün satın alabilir, ürün satabilir ya da elinizde olan ürün hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. Eski ürünlerin yansıra az kullanılmış hatta sıfır ürünlere de denk gelme ihtimaliniz olan büyülü mekanlardır. Kadıköy ve Üsküdar ilçelerinde pek çok antika satış mağazası bulunmaktadır.

    -Müzayede:

    Mezat ya da açık arttırma usulü ile ürünler satışa çıkar, müzayedeler bir mekân da yüz yüze veya online olarak da yapılabilmektedir. Pey vererek fiyat arttırılır her ürün için pey miktarı farklılık gösterir. Rekabet ve adrenalin yaşamayı seven koleksiyonerler için müthiş bir keyiftir, çok iyi parçaları düşük fiyatlara alabilirken daha değersiz parçaları rekabet edeyim derken yüksek miktarlara alma ihtimaliniz mevcuttur. Bütçe ve stratejinizi iyi belirlemeniz gerekir.

    -2. El satış yapan sitelerden ürün alımı:

    En risksiz ürün alma yöntemidir aynı ürünün pek çok farklı çeşidi vardır, iyi bir araştırma ile doğru ürünler doğru fiyatlara alınabilinir. Buralarda Antika mağazalarının siteleri de olmakla beraber sizler gibi koleksiyonerler de satış yapabilirler.

    Antika Pazarları:

    Belli ilçelerde kurulan bu pazarlarda meyve sebze yerine tezgahlarda antika objeler ve ürünler bulunur çok ucuza çok güzel objeler alabilirsiniz, bit pazarı olarak ta bilinen bu pazarlardan en meşhurları Anadolu yakasında Kadıköy hasan paşada kurulan Cuma pazarı, Avrupa yakasında ise Feriköy Antika pazarıdır.

    Koleksiyoner Jargonu:

    Münadi:

    Mezat yöneticisidir. Genellikle açık arttırmayı ve satışı yönetir.

    Lot:

    Mezatlarda (Müzayedelerde) satışı yapılacak otomobil, emtia, konut, arazi, antika eşya vb. her şeyin tek tek sıralandırılması veya birkaçından bir grup oluşturulmasıdır. Lotun yanında yer alan numara ise; o Lot ’un, müzayedede kaçıncı sırada satılacağını belirtir.

    Pey Vermek:

    Lot’ a istenen tutarı kabul ederek, teklif vermektir.

    Muhammen Bedel:

    Katalogda her eser için uzmanlar tarafından müzayedede satılabilecek tahmini değer (muhammen bedel) tespit edilmiştir. Muhammen bedel eserin kondisyonu, enderliği, kalitesi, provenans (önceki sahiplerinin tarihçeleri), kim için yapıldığı, kimin kullandığı gibi hesaba katılarak tespit edilmiştir. Muhammen bedel alıcının ödemesi gereken KDV ve diğer vergi ve resimleri içermez.

    Satılabilir Değer:

    Bu katalogdaki tüm eserler için “satılabilir değer” (muhammen bedel) tespit edilmiştir. Bu değer mal sahibinin kabul ettiği bir değer olup, söz konusu eser bu değerin altında satılamaz.

    Bayrak Kaldırma:

    Münadi, salonda bulunarak, telefonla veya müzayede öncesi yazılı rezerv veren katılımcıların veya masadaki temsilcilerinin bayrak kaldırmaları ile işi yürütür. Münadi, eserin satılabilir değerine ulaşana kadar kendi inisiyatifi veya salonda bulunan telefonla veya yazılı rezervle katılanların bayrak kaldırımları ile satışını yapabilir. Münadi, mal sahibi veya onun adına kaldırıldığını tespit edilen bayrakları kabul etmeyecektir. Hiçbir koşulda münadi, satılabilir veya üzeri değerler için mal sahibi adına artırımı yapmayacaktır.

    Satışın Çekiç Fiyatı:

    Çekiç fiyatını münadinin son çekiç darbesi “SATTIM” ibaresi belirler. Alıcı bayrak kaldırmak sureti ile yapmış olduğu tekliften sorumludur. Yazılı rezerv sonuçları müzayededen sonra telefon, e-mail, posta veya kurye ile bildirilecektir. Alıcı müzayededen almış olduğu eser veya eserlerin çekiç fiyatı üzerinden müzayede evi tarafından belirlenmiş komisyon oranı ve diğer vergilerle birlikte ödeyerek teslim alacaktır.

    Kelepir:

    Değerinden çok aşağı bir fiyatla yapılan satıştır.

     Bu yazımda sizlere koleksiyonerlik hakkında bilgilendirmeye çalıştım, bu yazı dizisinin bir sonraki yazılarında daha çok koleksiyon objelerine ve kategorilerine değineceğiz. Gerek bendenizde bulunan parçalardan gerekte başka koleksiyonerlerden örneklerle sizleri bilgilendirmeye devam edeceğim bir sonraki yazıda görüşmek üzere sağlıcakla kalın.

    KAYNAK:

    https://www.muzayededunyasi.com

    https://www.ankaraantikacilik.com

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.