dünyayı karşıma aldım

dünyayı karşıma aldım
  • 0
    0
    0
    0
  • Evimiz müstakil, iki katlı gayette hoş bir havası olan eski bir yapı. Dedemin (ev sahibimiz) evi yaptırırken ki hikayelerine de evin tadilatında rastlaşırız. Bir yapının tarihçesi yani. Dedemi kaybettikten sonra hiç bişey eskisi gibi olmadı. İyi ve kötü insanlarla tanıştık. Pandemiydi falan. Aradan sıyrıldık bir aleme düştük. Derken şimdi bakıyorumda bu hatırladıklarımın üstünden üç yıl geçmiş. Ama bildiğiniz üstünden. Ya bi’bakıma insan gelir insan geçer diyoruz tamam. Ama bu durum da bi’gariplik yok mu? Mesela bakıyorsun geçen şeylere, önemli, kıymetli, değerli, unutulmaz, yan yana, önemsiz, kıymetsiz, değersiz, unutulur, apayrı. Ya bunların insanın başından geçipte bir anektoda bel bağlaması bana pekte sağlıklı gelmiyor. Galiba ben yirmimde bu yaşanılan anlara takılı kalıp yirmilik bir delikanlı edasıyla yaşamıma devam edicem. Keşke öyle olmasa. Mesela yaşlandıkça yaşlansam. Hani insana bırakılan tahribat geri dönüldüğünde yaşlılık olarak görülse göze. Sen bu insanı bu kadar yaşlattın deseler. Yaşlandıran ne düşünür? Yaşlandırsam ne düşünürüm? Black Mirror’a iyi konu olur bu konu. Yine de keşke böyle bir şey gerçek olsaydı. Çok iyi anlaşılırdı insan ve insanların halleri. Yirmi yaşın kimlikte olduğunu anlardılar. (Tecrübeden bahsetmiyorum.) Mersin’ime geldim. Uzaklaşınca sevmeye başladım bu büyülü şehri. Kızıyo bana bu şehir. Üç tarafım denizlerle çevirili. Ama yüzüm duvara dönük. Huyum kurusun çiçekler gibi. Mersin kesin beni sevmiyor. Zaten istediklerim de burada benimle o-…




    büyük ev ablukada - yangın akvaryum - Tekli Şekli


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.