Bir hastalığa yakalandım ben. Ölümcül bir hastalık bu. Fakat öylesine garip de bir huyu vardır ki bu hastalığın; kendisine bağımlı olanın yüreğine savurur ve saplar hançerini de.
Hançerinden kalbime bıraktığı zehir de her geçen gün daha da öldürücü biçimde yayılır bedenime. Zehrin bedenine verdiği ölüm acısını hisseder ve ölmek ister ama seni hayata bağlayan da aynı zehir ve acıdır ne mütenacis ise.
Ama sayesinde hayata bağlansan bile, bu bağlılığın hayatını daha iyiye götürdüğü söylenebilir mi mutlak surette? Hayır.
Bağın düğümleri artarken zakkumun tutuşturduğu bir alev yükselir yüreğinin içinden.
Hangi alevin tutuşturduğu yangın içtenlikle hayata bağlayabilir seni mütemadiyen?
Hangi su söndürebilir bedenini saran tutku ateşini?
Başka hangi duygu deryadeniz içinden taşarak raks eder Harikalar Diyarı'nda?
Kavrulur kavrulur, göz yuvaların tutuşur ve sancı girer ruhunun özüne.
Bağlanmışsındır ama hayata değil, onun gözlerine. Baktıkça kavrulur, söndürmek istemezsin ateşini.
Yanık izleriyle doludur yüreğinin ve beyninin her köşesi. Ve hepsi ona aittir... Yanıklara dokunur, sever, bağlanırsın. Onun gözlerine bağlanırsın; gözlerine bakarken hayatı hisseder, hayata bağlanırsın.
Yorum Bırakın