Atatürk'ün Dolandırılma Anısı

Atatürk'ün Dolandırılma Anısı
  • 1
    0
    0
    0
  •                 Atatürk bilindiği gibi “Minber” adında gazete çıkartarak yaklaşık 2 ay gazeteciydi. Gazetenin amacı İttihat ve Terakki’yi kötüleme propagandasına cevap niteliğindeydi ve kendi siyasi işlerinin önünü açması içindi. Bu işler açıkçası pek kolay değildir. Maddiyat gerekirdi. Bundan dolayı Atatürk, Fetih Bey’in sermayesini ve kendi sermayesini alarak tefeciye gitti. Zübeyde Hanım böyle bir şeyi sezmiş olacak ki, “Sakın paranı elinden koparmasınlar a oğul!” demişti. Sözlü bir anlaşma yaptılar ama ne bir kontrat ne de bir kâğıt almışlardı. Fetih Bey tefecinin ofisinden çıkarken, “Paşam kontrat bile almadık” dedi. Atatürk ise, “Ne kadar kibar bir beyefendi, paramızı saymadan aldı görmedin mi?” diye yanıt verdi.

                    Ardından uzun bir süre geçti Atatürk, Fethi Bey’e işin nasıl olduğunu sordu çünkü elde bir şey yoktu ve aynen şu yanıtı aldı: “Ne yelkenlisi ne inciri birader? Mükemmel dolandırıldık.” Atatürk açıkçası pek bir şey olduğunu düşünmüyordu ve şöyle dedi, “Sen de hep böylesin. Her şeyin fena taraflarını bulursun…” Ardından kendisiyle tefeciyi tanıştıran arkadaşına gitti. Artık durum anlaşıldı o bir dolandırıcıydı. Yaver Cevat Abbas, tefeciyi Galata Köprüsü’nde yakaladı ve “Buraya bak, ben paşa değilim ya şimdi paramı verirsin ya seni köprüden aşağı atarım!” dedi. Tefeci de parayı vermek zorunda kaldı. Çünkü tefeciye 150 lira verenlerden biriydi Cevat Abbas'tı, bundan dolayı siniri tepesindeydi.  Para kurtarıldı, ardından gazete işlerine yöneldiler.[1]


     
    [1] Yaşar Gürsoy, Atatürk’ün Kalemi, 2023, s. 77, 78, 79.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.