Oturduğu yerden bir anda doğrulup bileğimi eliyle tuttu ve ağzına götürdü. Isırdı. Dişlerinin izi derimde birkaç dakikalığına yer etti. Bıraktığı iz, dışarıdan muntazam görünen dişlerine kıyasla o kadar da harika değildi.
- Zehirledim seni, dedi.
Salyasıyla ıslattığı bileğime baktım. Zehirlenmiş gibi hissetmemiştim. Diğer elimle iz olan yeri ovaladım.
- Senin zehrin beni öldürmez, dedim.
Küçük bir savaşın galibi olmak için söylenmiş bir sözden ibaretti. Karşısında güçlü görünmek istemiştim. Halbu ki tam karşısında en güçsüzdüm, en zayıftım. Bir noktadan ibarettim. Gölgeden ağır, meltemden hafiftim. Beden kıyafeti giyen cılız bir ruh. Senin gerçekliğin, karanlıkta geceyle denizin birleştiği yerdeki o belirsiz çizgi gibiydi -hem var hem yok.
Fakat her şey hazırdı. Biletimi çoktan almıştım. Daha önce hiçbir fısıltının yankılanmadığı yalnız ve karanlık yerlerinden yükselen bir çağrıya kulak verdim. Şu sözleri işittim.
- Gel, bu gece seninim…
Zamandan ve mekandan etkilenmiyordum. Boyutsuzluğum ve zamansızlığım bütün fizik kurallarını yıkıyordu. Sıcağı veya soğuğu hissetmedim. Yıldızlara dokundum, ışık oldum. Her an, bir yıldız tozu gibi saçılıyordu zihnime. Karşı koyamadığım salt tek bir kural vardı: yörüngen. Teninin kokusu beni milyonlarca ışık yılı uzaktan yakalar ve kendine çekerdi. Işık hızında kainatlar arası dolaşan bir köpek balığıydım. Evrenin her tümseğini ve boşluğunu gezdim. Her karşılaşma, bilinmeyen bir gezegenin yüzeyine ilk adımı atmaktı, ve her defasında bu bilinmezlik, hem büyüleyici hem de ürkütücüydü.
Bedenin her bir detayı, adeta bir yıldız haritasıydı. Dokunduğumda, galaksinin spiral kollarını keşfeden bir astronot gibi hissediyordum. Her bir kıvrım, her bir çizgi, keşfedilmeyi bekleyen gizemli bir dünyaydı. Cildinin altında akan kanın ritmi, kozmik bir müzik gibi kulaklarımda çınlıyordu, evrenin derinliklerinden gelen bir çağrıya cevap verir gibi.
En sonunda su oldum, yağmur damlaları gibi yeryüzüne düşerek hayat vermek istedim. Yağarken -sıkıca, avımdan bir parça koparırcasına- yanağını ısırdım. Ne de olsa ben bir köpek balığıyım.
...
Uzayın soğuk ve acımasız olduğunu unuttum. Bu evren artık bana bir tuzaktı. Bir karadeliğin içine çekildiğimi farketmedim. Artık çok geç, kaçmak imkansız. Yok olana kadar, hem bu evren, hem içindekiler.
Dargınım sana.
Yorum Bırakın