Bilinçaltındaki soyut dünyayı gözler önüne seren, zengin imgeleriyle zihnimizi kuşatan bir şiir anlayışına sahiptir Asaf Halet.. Öyle ki kendi şiirini: ''Mesela esasen, müşahhas malzeme ile mücerret olan hayali yaşatabilmektir. Yani mücerret şiir, bilakis mücerret mefhumlu kelimelerden mümkün mertebe soyunmuş olan ve toplu bir halde mücerret bir mana anlatan ve bize o ihtisası veren ruh anının ifadesini taşıyan şiirdir.’’ diyerek açıklar. Bu anlayışıyla Türk Edebiyatında; üstü kapalı, mistik, somutu soyuta çevirerek dışa vuran Şeyh Galip, Ahmet Haşim gibi seçkin sanatçılarla benzerlik gösterir. Şairin iç dünyasında olan biteni, gerçeklikten sıyırarak imgesel ve derin ifadelerle anlatması, hem sanatçının hem okurun zihninde yeni bir dünyaya kapı açarak hayatı ve kendi benliğini yeniden anlamlandırmasına ve yorumlamasına neden olacaktır. Bana kalırsa bir şiiri şiir yapan ve okunduğunda damaklarda tat bırakan asıl özellik de budur.
Cüneyd
Bakanlar bana
Gövdemi görürler
Ben başka yerdeyim
Gömenler beni
Gövdemi gömerler
Ben başka yerdeyim
Aç cübbeni Cüneyd
Ne görüyorsun
Görünmeyeni
Cüneyd nerede
Cüneyd ne oldu
Sana bana olan
Ona da oldu
Kendi cübbesi altında
Cüneyd yok oldu
Misafir
Sana bakarak
Bütün yüzleri unutmak
Kendimden
Ve arap saçı olmuş
Bir sürü
Hikâyelerden bıkarak
Sana misafir geliyorum
Denizlerin sesi içinde
Ve gündüz güneşlerinde
Şaşırmış
Sana misafir geliyorum
Biraz daha uykuya yakın
Biraz daha dalgın
Biraz daha başka şeylerden uzak
Kunâla
Vakit geldi kunâla
Dünyayı göreli çok oldu
Tam kırk yılda seni buldum kunâla
Bu can tenden geçmeden
Bu dünyadan göçmeden
Bir kerecik sevmek çok değil
Simsiyah saçların var kunâla
Kemiklerine yapışık etlerin var
Bir gün dökülecek
Kunâla kuşu gibi gözlerin var
Bir gün sönecek
Kunâla
Bu etlerin arkasında güzelliklerin var
Benden başka kimse bilmeyecek
Bu can içimde kuştur kunâla
Seni görünce titrer
Bu can gözümde muhabbettir kunâla
Seni görünce yanar
Bu can burnumda soluk olur kunâla
Uçar gider
Bu can benden geçmeden
Bu dünyadan göçmeden
Bir tek seni sevmek çok değil
Mâra
Bilmemek bilmekten iyidir,
Düşünmeden yaşayalım
Mâra
Günü ve saatleri ne yapacaksın
Senelerin bile ehemmiyeti yoktur
Seni ne tanıdığım günleri hatırlarım
Ne seneleri
Yalnız seni hatırlarım
Ki benim gibi bir insansın.
Tanımamak tanımaktan iyidir
Seni bir kere tanıdıktan sonra
Yaşamak acısını da tanıdım
Bu acıyı beraber tadalım
Mâra
Başım omzunda iken sayıkladığıma bakma
Beni istediğin yere götür
İkimiz de ne uykudayız
Ne uyanık
İbrâhîm
İçimdeki putları devir
Elindeki baltayla
Kırılan putların yerine
Yenilerini koyan kim
Güneş buzdan evimi yıktı
Koca buzlar düştü
Putların boyunları kırıldı
İbrâhîm
Güneşi evime sokan kim
Asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
Buhtunnasır put yaptı
Ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
Güzeller bende kaldı
İbrâhîm
Gönlümü put sanıp da kıran kim
Yorum Bırakın