Art arda 2 gecede 2 filmini bitirdiğim, gündemde olan o animasyon filmi; Inside Out’ u filmdeki 5 temel duygudan en çok neşe ve üzüntüyü yaşayarak izlediğimi söyleyebilirim. Film, görsel ve anlamsal açıdan o kadar doyurucu ki,izlerken kendimi filmin ana karakteri Riley’miş gibi hissettim. Film, benliğimizin ,bireyin duygusal dünyasını keşfetme ve anlama sürecini renkli bir şekilde yansıtıyor. Çekirdek hatıralar, zihin adaları, geçmiş, şimdi ve geleceğin kişilik üzerindeki etkisini bizlere son derece ilgi çekici ve unutulmaz bir biçimde aktarıyor.
Riley’in maceralarını izlerken kendi duygusal yolculuğumuzu ve ortak deneyimlerimizi anlama fırsatı bulabiliriz.Filmin bazı sahnelerinde çocukluğuma döndüm, hissettiklerim, unutmadıklarım, hiç hatırlamadığım, hep hatırlamak istediğim birçok anımın olduğunu fark ettim ve geçmişe kısa bir yolculuk yaptım. 2. filmde Riley’in büyümesiyle birlikte kısa bir sahnede gözüküp kaçan nostalji duygusu içinde buldum kendimi.Kafamın içindeki çekirdek hatıralar, sahip olduğum veya yıkılmış olan zihin adalarım ve yeni inşa ettiklerim şuan olduğum kişi hakkında çok fazla ipucu veriyor.İlk film ve 2. Film arasındaki bağlantıyı da çok sevdim,zaten devamı niteliğinde.Çocukluk döneminin bitişiyle birlikte 5 temel duygunun,özellikle ‘Neşe’ nin yoğunluğunun azalması ve ergenlik/büyümeyle birlikte Riley’in hayatına Neşe, Üzüntü, Korku, Öfke ve Tiksinti dışında Kaygı, Gıpta, Bıkkınlık ve Utanç gibi yeni duyguların eklenmesi de ilgimi çeken kısımlardan oldu.
Her duygunun kendine özgü bir rolü var ve bu duygular hayatımızın önemli noktalarında yer alıyor.Bu duygulara göre davranışlar gösterebiliyoruz,bakış açımız bu duygulardan etkileniyor.Yüzeyin altında duygularımız ve nedenleri var. Şuanda okumakta olduğum duyguların ve ruh hallerinin çeşitliliğinin kişilik üzerinde etkisi ve duyguların mantık çerçevesinde açıklandığı zihin açıcı, gelişmeye ve anlamaya yardımcı René Descartes’in felsefi kitabı ‘’Duygular Yada Ruh Halleri’’ni de filmle birlikte keyifle öneririm :)
Yorum Bırakın