İDEAL BOŞLUK

İDEAL BOŞLUK
  • 0
    0
    0
    0
  • Aradığın şeye kavuşmanın bir doyumu vardır . Beynin genel çalışma mekanizması böyledir ya zaten . Ödül / Ceza , Mutluluk / Hüzün sisteminden geçer her şey . Zincirleri tamamlamanın yolu , bireysel doyumdan geçer  ve genelde hepimizin içinde yer alan bir takım bencilliklerin özünde yatan düşünce de budur . Mutluluk hazzını tetikleyecek doğru ya da yanlış şeyleri üsteleriz . O doğrultuda davranırız . Toplumsal normlar , düşünce sistemleri , varlık eleştirileri , bir miktar ayıplanmalara maruz kalana dek danıştığımız şeyler değildir dürüst olmak gerekirse . Tarihin en büyük sorgularından biridir bu konu . Her daim bireyin özünde yatan bir iyi ya da kötü var mıdır ? Yoksa insan eleştirilip ötekileştirilmekten çekindiği sürece mi davranışlarını şekillendirir ? 

    Belirli bir düzeye gelene dek , birey , içinde bulunan saf duygular ve kısıtlı çevrenin edinimleri ile kendisine bir mutlak birey profili oluşturmaktadır . Ancak büyük bir aldanış ve göz boyamadan ibaret bir şekillenme örgüsüne kanmaktadır bu kanıyla . Kendi doğrularını edinmiş birey için , hareket alanı ve özgürlük kavramı çok daha tatmin edici bir durumdayken ve kendi kısıtlı çevresinde bu davranışları ile kabul görürken , içine dahil edildiği farklı grupların , farklı tecrübe ve edinim sahibi kişilerin arasında , özünde var olan parçaların ayıplandığını , değersizleştirildiğini ve ötekileştirildiğini gördüğünden , bir kimlik karmaşasına doğru çöker . Olması gerektiği söylenen kişi ve mevcut olarak yetiştirdiği bireyin dişleri , birbirlerinin ruhlarına saplandığında , boşluklara dalıp gitme olgusu türer ya da çok ani çıkışlar . O zamana dek büyüttüğü ve hayata tutunduğu ruhunu korumak ister bir yandan , bir yandan da bulunduğu topluluğun bir parçası kalabilme mücadelesi yer almaktadır içinde . Öne çıkacak yanının ne olduğunu sorgulamaktan kaçamadığı bir paradoksa düşer . Bu da insanı  , her bulunduğu ortamın bir parçası olma sorumluluğu ve o ortamdan sıyrılmanın gerekliliğine inandıran iki farklı düşünceye iter . Genellikle buhranlarımızın patladığı ve kalabalıklar içerisinde ruhlarımızın eridiği ana geliriz .  Bizi tetikleyen en büyük şeylerden biridir , kuvvetli bir uyaran . Kendine duyduğun saygıyı koruyabilmek adına attığın adımlar genellikle çoğulcu görüş için aykırı bir eylem bazındadır . Söylemlerin propaganda misali yargılanır . Ancak onların ağzından konuşsan dair mutlu edemediğin bir kesim her daim olacaktır . Çünkü insan toplulukları sınıfsal , kanalsal , biz ve öteki bazında şemalandırılmış sistemler dahilinde ayrışmaktadır . Sen , daha bireysel ve toplumsal davranış çatışmalarını çözmeye mücadele ederken , toplum da kendi içinde ayrı çatışmalar barındırır . Bu durum , kimlik çatışmasının zirve noktasıdır . Kendini , kendinden ve içinde bulunduğun çevrelerden uzaklaştırıp yabancılaştıran bu çatışmalar , seni ücra köşelerde varlığını hissetmeye çalışan bir toz bulutuna döndürür adeta . Ruhun gömleği nasıl kırışır diye bir yazı yazacak olsam , en başta gelecek konulardan bir tanesi bu durum olurdu . Sevilmenin özü bile çatışmadan geçer dostlarım . Kendi özüne tümüyle saygılı davranırsan karşındakilere duyduğun saygıdan olursun , tamamen başkalarını umursan da , eninde sonunda bir köşeye itilecek zavallı bir sokak köpeği olursun . Bir yemeğin baharatını , tadını ve tuzunu ayarlamaya benzer bu süreç . Mükemmeli pişirmenin yolu , sabır , tecrübe , tarifler ve bir şeyler katabilmekten geçer . Muhtemel sonuçları olan garip bir yoldur adaptasyon süreci . Kendini konumlandırana dek , kimisi çok anarşik bir ruh taşıdığını , kimisi omurgasız olduğunu , kimisi ise gemisini yürüten kaptan olduğunu söyler . Çünkü ağızlar hiçbir zaman kapanmaz . İlk başlarda mutlak kişilik yanılgısından bahsetmiştim . Neden bir yanılgıdır biraz daha açayım . İyiliği , doğruyu ya da tamamen aykırıyı , kötüyü özümsemiş birinin ,  içinde bulunduğu ortamı toparlamaya yönelik saf edinimleri tamamen yetersiz kalacaktır . Her ortama uymak adına yapılan her hareket ise okunabilir ve ezberlenebilirdir . Şifreleme ve kodlama konusunda biraz daha gizemli olabilmeyi ve düşünülmeden yanaşılamayacak biri olmayı kazanmalısınız bu hayatta . Aklındaki ilk fikir ile yanaşabiliyorsa birileri size , emin olun ki çıkarları çok daha çoğalacaktır . Sizin saf ve gerçek düşünceleriniz olması , sadece sizin yüzünüzü maskesiz kılar . Ancak etrafınızdaki herkesin binbir çeşit hale hazır maskeleri olduğundan emin olmalısınız . Çıkarlar süreçle açığa çıkan gizemlerdir dostlarım .  Bu yüzden hayattaki konumunuzu çok doğru edinmeli ve kendi içinizdeki mücadeleyi her daim en doğru noktaya taşımalısınız . Bu mücadele , sizi duyacağınız laflardan arındırmasa da , verebileceğiniz cevaplara yönelik aydınlatacaktır . Bazı insanları tehlikesiz kılmanın yolu , ağızlarına sıvayacağınız bir cevaptan geçer . Bu da öz bilincin oturmuş taşları ve çevresel faktörleri analiz etmenin verdiği tecrübeden geçer . Mücadele ettiğiniz ve sizi yoran her bir süreç , aslında bir nevi kazanımınızdır . Kendinizden eksilen her şeyin yerine , belki özünüzde delikler açan ancak elinizi kuvvetlendiren kartlar verir hayat . Her şey  mücadeleniz ile alakalıdır özünde . Ne bir parçası olmaktır ne de dışında kalmak .  Mücadele ederken yeterince içindesinizdir bir o kadar da dışında . Kendinizi olmak istediğiniz kişiye şartladığınız zamanlardan sıyrılın mesela . Çünkü hayat sizi zaten , başka kişiliklere ve tecrübelere sürüklüyor zamanla . Emin olun ki doğduğunuz kişi olarak kalmıyorsunuz . Belki bir çoğu sizi aynı sadelikte biliyor ancak bir çoğu da bir hayli farklı yorumluyor . Özünde herkese uyamaz ve her yere tam oturan bir parça olamazsınız . Mutlu olduğunuz alanlara uyun . Yerine göre bir parça olun . Ancak doğdunuz özden de tümüyle kopmayın . Her şeyin vicdanınız ile aklınız ortasında durduğundan , yaptıklarınızın hakkı olan davranışlar olduğundan caymayın ...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.