Karikatürler az şeyle çok şey anlatma kabiliyetine sahip çalışmalardır. Birkaç cümle ile muazzam durum tespiti gerçekleştiren bu çalışmaları ortaya koymak herkesin harcı değildir. Buna ek olarak bu tespiti yaparken somutlaştırmak adına en uygun görsel sunumu ortaya çıkarmak dışardan göründüğü kadar kolay değildir.

Net bir tanım yapılacak olursa karikatür, ele aldığı konuları komik veya iğneleyici olması için abartan ve çarpıtan resim türüdür diyebiliriz. Edebiyattaki abartılı ve çarpıtıcı betimlemelerin, aynı amaca yönelik olarak aynı amaca yönelik olarak çizim biçiminde kullanılmasını da bu tanım içerisinde değerlendirebiliriz.

O zaman şimdi bu işte bir terslik var diyeceğiniz ya da bu terslikte bir iş var diyeceğiniz karikatürler konuşsun:

Bu karikatürde, harika bir manzara eşliğindel elindeki kalemle ilhamını kağıda ilmek ilmek işlemek isteyen bir bey görüyoruz. Ve bekleriz ki bu yazar beyefendi bir yandan yazarken bir yandan da: "Ah bu manzara adamı şair yapar."desin. Ama öyle olmuyor bu görevi güneş üstleniyor. Bu terslikte bir iş var söylemi misali: "Bu şair, adamı manzara yapar." diyor.  Güneşin yaptığı bu nahif komplimanla anlıyoruz ki şairimiz kalemi de kuvvetli. Öylesine mest edici satırlar yazmakta pek mahir bir zat.

 

  Bu karikatürdeki baş kahramanlar ise bir saat ile bir adam. Saatte konuşur muymuş! Aslında akıp giden her saniye de her dakika da saat bizimle konuşur da biz çığlıklarını duymayız. İşte tam da bu duymayışımıza, ıskaladığımız zamana ithafen çizilmiş bir karikatür. 

  Adam saate bakıyor ve saatin dört olmasına daha doğrusu vaktin bu kadar hızlı geçişine şaşıyor. Saatten çıkan baloncuktaki satırlar da hepimizi uyarıyor. Adama ithafen: "Asıl sen ne ara 32 oldun" diyor. Sadece günün saati değil hayatın, ömrün de akıp gidiyor mesajını harika bir ustalıkla aktarıyor. Annemle aramızda buna benzer bir diyalog geçtiği zaman kurduğu epik bir cümlesi vardır bu karikatür de bana aynı cümleyi anımsattı. Ben gene saatin çok ilerlediğinden yapılacak pek çok iş olduğundan dem vururken annem derdi ki: "Sadece saat mi, bir bak ömür geçiyor kızım."