Son zamanlarda tartışılan bir konu üzerine yine tarihi çarpıtmaların kol gezdiği sıkıntılı günler içerisindeyiz. Sokak köpekleri dolayısıyla pek çok yürüyüş düzenlenmiş ve yasa protesto edilmiştir. Köpeklerin öldürülmesi (uyutulma diyorlar ama bu tamamen katletmektir) hakkında keskin davranan kişiler Atatürk döneminde de köpeklerin öldürüldüğünü ifade ettiler. Şimdi olayın aslına bakalım...

Öncelikle şunu söylemeliyim, her konuda Atatürk'e muhalif olanlar nasıl oluyorsa bu konuda Atatürk'ün izinden gitmek gerektiğini ifade ediyorlar bu ise tam anlamıyla ikiyüzlülüktür. 

Resmi Gazete'deki köpekler ile ilgili yasa.

Tarihsel süreç olarak 1920'lerde ve 1930'larda o şartlarda salgın hastalıklar için aşı üretimi azdı. 1927’de verem aşısı üretildi 1931’de tetanos, 1937'de kuduz aşısı şeklinde gidiyor. Hastalıkları önlemek için böyle bir çözüm uygulanmıştır. Bu benim kanaatimce katliam değil, dönemin şartıdır. Bugünün şartlarında uygulanacak pek çok çözüm ve ayrılabilecek bütçe varken bu kararın alınması gerçek katliamdır. Yani bugünkü düşünce ile o günkü düşünce aynı değildir. Ayrıca mecliste bu konu hakkında çok tartışma çıkmış ve sonuç olarak başka kararlar da alınmıştır. İlber Ortaylı: 

"Sokaklarda gezinen sürülerin kuduz salgını saldığı açıkça söylenir.(...)İtlaf emri her zaman verilir. Anadolu'dan hayvanlarla köpekler getirilir, sonra atılır. Bu adetidir milletin. O şehirler bir sürü köpek sürüsü ile dolar. Üreme olur, kontrol yapılamaz. Herhalde Atatürk köpeklerle uğraşmıyor. Köpeklerde her zaman kuduz tehlikesi vardır. Hala tedavisi mümkün olmayan, önlenmesi mümkün olan bir hastalıktır."

Sonuç olarak şu söylenebilmeli, Atatürk döneminde böyle bir yasa çıkıyor ama o dönemin şartı bunu gerektiriyor. Bugünkü yasa ise imkanımız olduğu halde yapılan bir katliamdır. Yani bugünkü itlaf kanunu destekleyenler lütfen Atatürk'ün arkasına geçmeden önce nasıl ve niye böyle bir kanun çıkarıldığını ve dönemin şartını sorgulasın.