Yaktığım son sigaranın ilk nefesini sen çek isterdim.
Nerede olduğu bilinmeyen, dört bir yanı aynalar ile çevrili bir odanın içerisindeyim. Binlerce yansıma görüyorum ama hiçbiri ben değilim. Hiçbiri ben olmadığım gibi bir tanesi bile sen değilsin çünkü hepsine baktım. Burası bir kimsesizlik uzayı. Sınırları görülmüyor. Peki bu odanın nerede olduğunun bir önemi var mı? Okyanusta kaybolan kazazedeler için nerede olduklarının bir önemi var mı? Umudun olmadığı bir yerde nerede olduğunun bir önemi var mı?
Omuzlarındaki bu yükün ağırlığını ömrünün sonuna kadar taşı isterdim.
Sevgiyi talep etmenin ne kadar "işe yaramaz ve tiksinç" bir şey olduğunu öğrendim. Arz etmek istemeyen birinden talep etmek. İşte ben. Yapılmaması gereken her şeyi titizlikle ve büyük bir şevkle yapan ben. Ucunda tatlı bir söz, minik bir öpücük varsa nelerden vazgeçmez ki insan... Ne onur kalır ne gurur. Sahi, nelerden vazgeçebilirdim?
Peki ya sen bunu okuyan, arzuladıkların için nelerden vazgeçebilirsin?
Yorum Bırakın