Son birkaç yılda tarihçiler yaptıkları açıklamalarda Mevlâna’nın aslında bize öğretildiği gibi birisinin olmadığını ifade ettiler. Bu ifadeler çeşitli gruplar tarafından tepkilerle karşılandı. Ben bu bir hafta içerisinde Hacı Bektaş’ın ve Mevlâna’nın türbesini ziyaret ettim. Bu da beni bu şahsiyetleri araştırmaya itti. Araştırmalarım sonucunda hakikaten de bize anlatılan Mevlâna profiliyle gerçek Mevlâna arasında farklılıklar olduğu kanısına vardım. Şimdi sizlere Mevlâna’ya atılan iftiralara yanıt vermek ve gerçek Mevlâna’nın aslında nasıl bir karaktere sahip olduğunu anlatmak için bu yazıyı ele alıyorum.
1) “Mevlâna, Moğol Ajanıdır!” Yalanı
Hayır, Mevlâna ajan değildir. Tarihçi Ümit Doğan’a göre eğer ajan olsaydı Moğollar tarafından Anadolu’ya gönderilmiş olması gerekirdi. Ajan olmamasıyla birlikte Moğollara karşı da değildir, hatta yakın ilişkiler kurmuştur. Moğollar, Mevlâna’nın sözlerini dinler ve para yardımı yaparlardı. Sadece kendisi değil torunu Ulu Arif Çelebi de Moğollarla iyi ilişkiler içerisindedir.[1] Bu da Mevlâna’nın Moğolların ajanı olduğu yönünde bir yanılgıya sebebiyet vermiştir. Mevlâna, Moğolların işgaline ilgi göstermemiş tam tersine Moğol yanlısı politika izlemiştir. Buna rağmen Moğol vahşetini bilmekte ve oğlu Sultan Veled’e anlatmaktadır.[2]
2) Mevlâna'nın Türklere Baklışı
Mevlâna, hiç denilecek kadar az Türkçe bilmektedir. Aynı zamanda Türkleri de sevmemekte ve kötülemektedir, “Dünyayı imar etmek Rumlara, yıkmak ise Türklere mahsustur…” demiş ve Oğuz Türklerini de “Merhametsiz, kan emici, yağmacı” olarak tanımlamıştır.[3] Yani aslen Türk olsa da olmasa da bir şey ifade etmemektedir.
3) Mevlâna’ya göre Allah’ın çocukları velilerdir
“Allah’ın çocuğu” kavramını Müslümanlar kabul etmemektedir. Mevlâna ise evliyaların Allah’ın çocuğu olduğu ifade etmektedir: “Yavrum veliler de Tanrı çocuklarıdır. Onlar ortada olsun, olmasın… Tanrı, mallarını, canlarını korur; onların ahvalinden haberdardır. Sakın noksanlıklarını bulup aleyhlerinde gıybet etme. Onlar için kin güdenden, onların öcünü alan Tanrı’dır. Tanrı dedi ki: Bu veliler benim çocuklarımdır. Gariplik âlemindedirler, eşleri yoktur. Ne işleri vardır, ne güçleri (…)” [4] Kur’an’a bakılırsa Allah’ın çocuğunun olmadığı hatta bu ifadenin pek çirkin bir ifade olduğunu Meryem Suresi’nde belirten ayetler vardır.
4) Mesnevi’yi Mevlâna Yazmadı
Mevlâna, Mesnevi'yi kaleme almamıştır. Mesnevi’nin ilk 18 beytini kâğıda dökmüştür.[5] Sanılanın aksine kendisi yazmamış, tamamını halifesi Hüsâmeddîn Çelebi’ye yazdırmıştır. Mevlâna, Çelebi’ye, “Sen yazarsan ben söylerim” demiştir ve Mevlâna söylemiş, Çelebi de yazmıştır.[6]
5) Mevlâna, Şems ve Kadınlar
Mevlâna, peygamber dönemindeki kadınlara dil uzatmıştır. Hümanizmin devasa şahsiyeti olarak takdim edilen Şems-i Tebrizi ve Mevlâna antifeministtir. Onlara göre kadın çok aşağılık bir varlıktır. Mevlâna, sahabe hanımlarını bile zan altında bırakmaktan sakınmaz, onları savaşa gitmiş kocalarını aldatan ahlaksız kadınlar olarak tasvir eder. Fihi Mâ Fih’te şöyle bir hikâye anlatır; “Rivayet ederler ki; Peygamber, sahâbeyle bir savaştan gelmişti. Bu gece şehrin dışında yatacağız, yarın gireceğiz şehre diye davul çalın buyurdu. A Tanrı elçisi dediler, sebebi ne? Olabilir ya dedi, kadınlarınızı yabancı erkeklerle buluşmuş görürsünüz; canınız sıkılır, bir fitnedir, kopar. Sahâbeden biri işitmeyip gitti ve karısını bir yabancıyla gördü.”[7]
Sonuç
Bu 5 örnekle Mevlâna’nın aslında Türkleri sevmediğini, Mesnevi’nin Kur’an’a zıt ifadeler bulundurduğunu, işgalci Moğolların tüm vahşetini bilmesine rağmen onlarla iyi ilişkiler kurmasını hatta onlardan para almasını, kadınlar hakkında ne düşündüğünü ele aldım. Daha pek çok doğru bildiğimiz yanlış vardır. Mesela Mevlâna’ya ait olduğunu bildiğimiz “Ne olursan ol, yine gel” sözünün Mevlâna’ya ait olmaması gibi, Mevlâna’nın her şeye hoşgörülü olmaması gibi, Mevlâna’nın hümanist olmaması gibi…
[1] Ümit Doğan, Mevlâna Gerçeği, 2024, s. 133, 137.
[2] Mevlâna, Fîhi Mâ Fîh, çev. Meliha Ülker Tarıkâhya, s.101.
[3] Doğan, age., s. 227.
[4] Mevlâna, Mesnevi, Çev. Veled İzbudak, C. 3, s. 6-9'den aktaran; Doğan, age., s. 242.
[5] Ahmet Eflâki, Âriflerin Menkıbeleri, çev. Tahsin Yazıcı, C. II, s. 167.
[6] Kudsi Erguner, Mevlevîlere Göre Mevlâna ve Mevlevîlik Hakkında Doğru Bilinen Elli Yanlış, 2022, s. 22, 23, 24, 26.
[7] Doğan, age., s. 247,248.
Yorum Bırakın