Düşün kendi uçurumun kenarına getirip o sert rüzgara bıraktı. O an düşlerin kalbinde çarpıntılar başladı. Fark etmeden aklı gitti düşün. Uçurumun kenarında rüzgarın şiddeti artarken yağmur hızlanmıştı. Çarpıntılar artıyordu. Düşlerin duyguları çelik sinirleri titremeye başladı. Gözlerinde akan gözyaşları kana bulanmıştı. O kadar kanlı haldeydi ki ruhunu kötümserlik büründü. Aklına o derin boşluğun hissiyatı yerleşmişti. Kalbinde artan çarpıntılar zamansız çalan çalar saat gibiydi. Çarpıntı artıkça düşün gözleri kararır gibi oldu. O anlık ölüm sesi gökyüzünde yankılanıyordu. Kalbi irkildi ve de duyguların beti benzi attı. Düşün ruhu hissetmeye başladı uçurumun dibindeki ölümün sesini. Düşün aklında neden ve sonuç denkleminin kaybını yaşıyordu. O sert rüzgar fikirlerini alıp gitmişti. Neden mi ? Sert rüzgarın getirdiği o yağmur aklını realite etmişti. Düşün aklı gerçekçi şekilde intihara meyilli olmuştu. O boşlukta ölümün melodisini dinleyecekti ya da uçurumun kenarında sert rüzgarla birlikte yağan yağmurla kendini arındıracaktı. Üç karar vardı. Evet diyecekti o boşlukta ölümün sesinin getirdiği melodiyi dinleyecekti. Hayır diyecek yağan yağmurla arınıp anka kuşu gibi külleriyle doğacaktı. Kararsızlık yaşayıp boşlukta hissiyatını kaybedip hissizleşecekti. Hissizlik düşün karanlığıydı ama yağan yağmur ruhunun aydınlığıydı . Fakat düşün aklını çelen kararsızlığın getirisi olan muamma arafı mıydı ? Esas araf olan yaşadığı ikilemin paradigmasında düşün aklının arınması olabilir mi ? Düşün zamanla aklı berraklaşmadı iyice bulanık suların içinde çamurlu sulara döndü. O sert rüzgar dinmiyordu. Zaman bile çalar saatliğini kaybedip akrep ve yelkovanın birbirine silah tutuşunu izledi. Düşün aklı uçurumdaydı mı yoksa düşün aklı uçurum mu oluyordu. Işte bu garip ikilem düşün o an zihnini çamurlu suya çevirmişti. O an uçurumun yanında beklerken o sert rüzgarın uğultusu cennetin melodisi gibi davranıyordu. O boşluğa baktıkça ruhu yüksekliğin korkusuyla karanlığı yaşıyordu. Karanlık düşün aklını zamanla çelecek hale gelmişti. Zamanın savaşı düşün o anki haliyle eşdeğer hareket ediyordu. Akrep silahını zehir gibi kullanmaya başlamıştı. Yelkovan silaha karşı panzehir üretmemişti.
Yorum Bırakın