Sevmek Zamanı

Sevmek Zamanı
  • 1
    0
    0
    0
  • sevmek zamanı 

     

    dirilir kupkuru güller inatçı rüzgarlarla 

    dile bulaşır beyaz bayrak uzatır barbarlar

    açılır kapıları şehrin, silahlar saklanır

    korkuya merhem olur aşklar 

    korlanmış yumruğum çekerim gönderlere

    ağzım umuttur

     

    yepyeni bir şarkı yeşerir yol kenarlarında 

    şaşırır yutkunurum, gözlerim bahar olur 

    gün doğmaktadır sürekli ne yana baksam

    hazrolurum çok eskiden sevmelere seni ben

    şimdi bir nilüfer olsam daima uçarım

     

    yarın ola hayrola mı derler bu durumda

    dolunaylar büyütürüm gündüzleyin kıvrımlarında

    belki şurda yeşil bir ağaç 

    belki şurda şeker yiyen çocuk 

    belki şurda patisi yanlış anlaşılmış köpek 

    belki şurda hep gürül gürül akan bir ırmak vardır

    kimi kime kavuşturur binbir gece dapdar tüneller

    sisler çekilince

    karanlık geçince

    kavuşurken güneşe ayaklanmış haytalar

    niçin heyecandır karşı karşıya gelmesi gözlerin

    birden ona sayar yüzümü yıkarım özleminle

    depderin ardışık nefesler alırım alışık olmadığım 

     

    yeter ki masallarımı yut, yeter ki elimi tut

    dincim ayrılmam soyunurum emellere

    inansan iki güvercin havalanır umudî ağzımdan

    ben firari olsam, sen sütbeyaz özgür

     

    şerbet sayıp dikenler biriktirmişiz acımıza

    obruklar şahlanır yuvarlanırken omuzlarımızda

    çırılçıplak su perisi olsan sen, ben masmavi gölet

    örtüler uçar duymazsın

    çalılar ayaklanır görmez

     

    körkütük cadılar var şu orman yolunda

    çoluk çocuk cümbür cemaat yalapşap ürküyorum

    arsız barbarların itirazı

    emeksiz asilerin gözü var üstümüzde

    ama yolda olmanın güzelliğiyle gelen nimetlere 

    ama ekmeğin rehberliğiyle yavrum eve dönmeye inan

    sevginin koruduğuna ve birliğin bolluğuna da

     

    büyür çünkü kimi kırıntılar bilenerek kararlılıkla

    şükür ile sabır bir de şefkatle

     

    sonra delişmen atlar haraları yakar ansızın 

    kucaklasam sarsam öpsem boynundan

    göç durur sanki kıskanır bembeyaz kuğular

    yükselen şelaleleri unuturum belki o saat

    unuturum sabahtan akşama kazma vurduğum

    sarhoş aksanlı yılışık kayaları azimle

    bazı suyun korkunçluğunu, bazı suyun korkunçluğunun üzüntüsünü de

     

    üç kere renklere sayılır ismim

    neşe birinde, uyum ve huzur ötekinde 

    özenle defterler tutulur her bir gülüşüne 

    üç kere okullar asar çocuklar 

    kalbimde kınından çıkmış kılıçlar var

    karnımda tepişen karıncalar 

    sen sensiz kalırsan üzülürüm 

    kırılıyor dağılıyorum ben sensiz kalırsam

     

    susarım karakışta yosmalar adres umar 

    sar sarmala artık yuvam neresi benim 

     

    yol bitmez güneş batmaz nazarımda

    ardımızdan gelir dökülen ırmaklar ardımızdan 

    tehlike çanları yok burda 

    tükenmez haykırışı hayrına kuyuların

    adresim bulunur başkaldıran tomurcuklarında

    hemen şurda biri ölse nefesim kuvvetlidir 

    çünkü aşk engeldir kurumasına fidanların 

    uzak şehirlere çeker ıpıslak nidaların beni 

     

    ellerim acemi kalbim telaşlı bakiredir 

    seversin kayıp kedilerin imdat çağrısını 

    diner kabuslar geriye tohumlar bırakarak 

    iyi haberler gelir cephelerden  

    vedalar yasaklanır sabahlara karşı 

    son sular dökülür ardımızdan 

    gider köklerini koklarım ulu ağaçların

    eski dostum ölüm kırılır küser bana

     

    konuşkan bir kuş havalanır mühürlü dudağımdan

    sarı çiçekler durgun göller yokuş yollar havalanır 

    buradasın oradayım 

    oradasın buradayım

    birikir ümidim nereye baksam

     

    Hüseyin Ali Mersin 

     

     

     

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.