sevmek zamanı
dirilir kupkuru güller inatçı rüzgarlarla
dile bulaşır beyaz bayrak uzatır barbarlar
açılır kapıları şehrin, silahlar saklanır
korkuya merhem olur aşklar
korlanmış yumruğum çekerim gönderlere
ağzım umuttur
yepyeni bir şarkı yeşerir yol kenarlarında
şaşırır yutkunurum, gözlerim bahar olur
gün doğmaktadır sürekli ne yana baksam
hazrolurum çok eskiden sevmelere seni ben
şimdi bir nilüfer olsam daima uçarım
yarın ola hayrola mı derler bu durumda
dolunaylar büyütürüm gündüzleyin kıvrımlarında
belki şurda yeşil bir ağaç
belki şurda şeker yiyen çocuk
belki şurda patisi yanlış anlaşılmış köpek
belki şurda hep gürül gürül akan bir ırmak vardır
kimi kime kavuşturur binbir gece dapdar tüneller
sisler çekilince
karanlık geçince
kavuşurken güneşe ayaklanmış haytalar
niçin heyecandır karşı karşıya gelmesi gözlerin
birden ona sayar yüzümü yıkarım özleminle
depderin ardışık nefesler alırım alışık olmadığım
yeter ki masallarımı yut, yeter ki elimi tut
dincim ayrılmam soyunurum emellere
inansan iki güvercin havalanır umudî ağzımdan
ben firari olsam, sen sütbeyaz özgür
şerbet sayıp dikenler biriktirmişiz acımıza
obruklar şahlanır yuvarlanırken omuzlarımızda
çırılçıplak su perisi olsan sen, ben masmavi gölet
örtüler uçar duymazsın
çalılar ayaklanır görmez
körkütük cadılar var şu orman yolunda
çoluk çocuk cümbür cemaat yalapşap ürküyorum
arsız barbarların itirazı
emeksiz asilerin gözü var üstümüzde
ama yolda olmanın güzelliğiyle gelen nimetlere
ama ekmeğin rehberliğiyle yavrum eve dönmeye inan
sevginin koruduğuna ve birliğin bolluğuna da
büyür çünkü kimi kırıntılar bilenerek kararlılıkla
şükür ile sabır bir de şefkatle
sonra delişmen atlar haraları yakar ansızın
kucaklasam sarsam öpsem boynundan
göç durur sanki kıskanır bembeyaz kuğular
yükselen şelaleleri unuturum belki o saat
unuturum sabahtan akşama kazma vurduğum
sarhoş aksanlı yılışık kayaları azimle
bazı suyun korkunçluğunu, bazı suyun korkunçluğunun üzüntüsünü de
üç kere renklere sayılır ismim
neşe birinde, uyum ve huzur ötekinde
özenle defterler tutulur her bir gülüşüne
üç kere okullar asar çocuklar
kalbimde kınından çıkmış kılıçlar var
karnımda tepişen karıncalar
sen sensiz kalırsan üzülürüm
kırılıyor dağılıyorum ben sensiz kalırsam
susarım karakışta yosmalar adres umar
sar sarmala artık yuvam neresi benim
yol bitmez güneş batmaz nazarımda
ardımızdan gelir dökülen ırmaklar ardımızdan
tehlike çanları yok burda
tükenmez haykırışı hayrına kuyuların
adresim bulunur başkaldıran tomurcuklarında
hemen şurda biri ölse nefesim kuvvetlidir
çünkü aşk engeldir kurumasına fidanların
uzak şehirlere çeker ıpıslak nidaların beni
ellerim acemi kalbim telaşlı bakiredir
seversin kayıp kedilerin imdat çağrısını
diner kabuslar geriye tohumlar bırakarak
iyi haberler gelir cephelerden
vedalar yasaklanır sabahlara karşı
son sular dökülür ardımızdan
gider köklerini koklarım ulu ağaçların
eski dostum ölüm kırılır küser bana
konuşkan bir kuş havalanır mühürlü dudağımdan
sarı çiçekler durgun göller yokuş yollar havalanır
buradasın oradayım
oradasın buradayım
birikir ümidim nereye baksam
Hüseyin Ali Mersin
Yorum Bırakın