Advertisement
Advertisement

Kısır Döngü

Kısır Döngü
  • 2
    0
    0
    1
  • Kadınlar.

    Aniden karşıma çıkıp, kafatasımın içindeki nohut tanesinin üzerine bir damla su döküveriyor. Görüşmeler sıklaşıyor, dizler birbirine değmeye başlıyor… Kafa yastığa değince ondan başkası düşlenmiyor, eskiden 5 dakikada unutuluveren rüyaların birden bire hatırı sayılmaya başlanıyor. İşte hayatın o iki yüzünden biri bana burada hep gülüyor.

    Gecenin bir yarısındayız, ama her şey çok berrak geliyor. Bütün bu renkleri ağına düşüren geceden kalanlar sadece biziz ve ben seni bu gece tüm renklerinle izlemek istiyorum. Ay ışığı kâkülünün arasından gözlerine vuruyor; dehşete düşüyorum, sırrını merak ediyorum, seni tanımak istiyorum, sevmek, sevişmek istiyorum. Sen bu kirli dünyada taşlarla dolu bir fırtına gibi eserken ben boynunun arkasında hissettiğin o nefes olmak istiyorum.

    Kıyaslar.

    Sonra hayat öbür yüzünü bana göstermeye kadar veriyor ve ben  düşünüyorum; ilkokulda âşık olduğumu düşündüğüm kızı mı daha çok sevmiştim yoksa sakallarım çıktıktan sonra “sevgilim” dediğim kadını mı? Ona yarın saçlarını yaramaz kızlar gibi, böyle yanlarda toplayıp gelsene derken mi daha heyecanlıydım yarınım için; yoksa beğenmekten öte, kendini beğendirmeye çalışmaktan sebep yarın yanına giderken acaba hangi gömleğimi giysem diye sorarken mi? İstediğim cipsi ekmeğin üzerinden artan para üstüyle alınca mı daha fazla tat alıyordum; şimdi bozuk kalmasın diye, mecburen aldığım gofretleri cebimde eritirken mi? Bu soruların her birine kendi içimde cevabım var ama o cevaba karşı hissettiğim korkum bile, eski korkularım kadar korku değiller galiba.

     Yaşımın son basamağındaki rakam her 365 günde 1 artarken, hayata bakışımdaki doyumsuzluk sanki ona katlanıyor gibi. Her geçen gün mutlu olmam, bir şeylere karşı heyecan duymam daha mı zorlaşıyor yoksa zorlukların buhranıyla savaşırken farkındalıklarımı yenip, beyhude varoluşların damarlarına zehrimi zerk ederken, kendi içimde bu savaşı vermek zorunda mıyım? 

     

    Kasımlar.

    Bu ay her geldiğinde ölü ve yaralıları toplamak için ateşkes verilmiş bir savaş meydanı sessizliğiyle yeni başarısızlık kitabımı noktalarken, ikiyüzlü hayatın peşinden oradan buraya savrulup durarak bir yere varamayacağımı anlıyorum. Aşka inanmıyorum mottolarımın, gizliden stalklanan ex’lerimin, onun göreceğinden bile emin olamadan yazdığım status’lerimin altında yatan çaresizliğim yüzüme vuruyor. Kimse tarafından sevilmememin bilinmezliğinden mi kaynaklanıyor yoksa kimseyi sevemememin bıkkınlığından mı bilinmez ama bu Kasımlarda hayat bana hep kötü yüzünü gösteriyor gibi hissettiriyor.

    -“Sayıca fazla olunca mutlaka biri gerçek olur diye bol bol hayal kuran, çevresindekileri hayal kırıklığına uğratmamak için kendisini herhangi biriymiş gibi görmelerini sağlamaya çalışan, hep aklının bir ucunda dursun diye hayattaki sıçışlarıyla dalga geçen biri”


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.