Belki birkaç durak ötesinde durdum hayatın . Gidilecek yol boylu boyunca uzanıyor önümde . İleride bekleyen bir bahar var belki , belki biraz daha ileriye gidecek cesareti bulsam , bu çırılçıplak dalların ve hevesini kaybetmiş kuru yaprakların arasından daha renkli bir caddeye , bir yerlere varacağım . Ancak , duvarını bir hayli sevmiş derin bir çatlak gibi , o köşede , yaralarcasına var oluyorum canımı . Bir adım ötede olan her şeyi bir fırça darbesiyle var edebilecek ya da en güzel resmi kirli bir renk cümbüşüyle yok edecekmişim gibi geliyor . Hayatın , durduğum köşesinden bir şeylere bakınca , bir adım ilerisi ya da bir hayli gerisi o kadar riskli geliyor ki ! Bazen , hiçbir şeyin olmadığı o garip boşluk , en tehlikeli çukur , hayatının en güvenli çatısı gibi geliyor insana . Sarılabileceğin ihanete hazır kollar ya da aldatıcı bakışların uçlarına değmektense , sıvanması gereken çirkin bir yer olarak kalmak , çürümek ve soyutlanmak daha güvenli geliyor . Onlardan umman gereken şeyleri düşünüyorsun , bir şeyleri yeşertecek umutlara sahip olduğun o paslı fabrikalarına bir daha işe başlama emri vermeyi istiyorsun ancak bu hayatı uzun süre boyunca izlediğin köşende biriken o korkunç görüntüler tekrar ve tekrar zincirliyorlar seni . Bir zamanlar yazdığım bu ellere bakıyorum mesela . Cesaretsizce titreyen bu ellere . Bir şeyleri dile getirmekten ve oldukça yalnızlığa yenik düşmüş bu ellere . Mühürlü dudaklarına bakıyorum bu garip simanın . Artık çok daha farklılar . Bir şeyler anlatırken , içlerine dolan endişeler , yerini garip bir umursamazlığa ve hayatı kovalamanın o abuk sabuk telaşından sıyrılmış bir blöfleşmeye bıraktılar . İnanın oynayacak bir kartım olmasa bile tehdit edecek kadar kabuk bağladım . Duvarlarımın yosun da tutsalar bir rengi var . Kendimden af dilercesine çabaladığım şeyler vardı mesela . Şu an sadece , kendimi güçlü hissettiren ya da adımın hakkını veren şeyler için bir şeyler yapıyorum . Bir hedef ya da bir yol doğrultusunda inanın ki değil . Kendimi tanıdığım ve bildiğim kadarıyla yapılan şeyler işte . İnsanların karşısına çıktığımda , benden bir şeyler beklediklerini görebiliyorum ancak sessizce onlara bakıp gülüp artık bir şeylere çok geç kaldıklarını gösterip , gidiyorum . Hayat , aşamalı bir farkındalıklar silsilesidir . Sırası gelince herkes ve her şey , kıymetini bilemediği şeylerle dolup taşar , ister , arzular , azalır , biter ve yeniden arayışa girer . Tüm bu süreçlerin içerisinde , hevesini yitirmiş sokak lambaları gibi bir yanıp bir sönerek karanlığın içerisine karışmaktayım . Kanımda akan bu garip duyguların bir parçam olup olmadığını bile kestiremezken biraz değiştim sanırım . Korkunç bir canavar ile asil bir melek arasında sıkışmış bir kanat çırpışı ya da gece ile gündüz arasında kararsız kalmış hüzünlü bir yıldız gibi hissettiriyor bir şeyler . Orada duran pek çok şeye uzanmak garip bir muamma işte . Bazı şeylerin olduğu gibi içine dolup seni başkalaştırması gerekir . Bunu bilerek bir şeyleri istemekten ve onlar için bir şeyler yapmak zorunda hissetmekten uzak kalmak sanırım bu çatlaklar . İki farklı yol ayrımı gibi duruyoruz , istemek , dualar , arzulamak , hevesler ve biz . Biz derken , şu kendi sessizliğini edinmiş benlik ve onu kemiren haşere duygular . Kendi tarafımdalarmış gibi gelmeleri ne garip değil mi ? Ancak en büyük yoldaşın onlar olunca , paslarını bile seviyor demir . Kendisini yakıp bitiren ateşi bile tanıyor kağıt ve sahnesini bitiren güneşi bile sevebiliyor nazlı hilal . O yüzden bir hayli iç içe geçmiş garip sorunlarla beraber , bu durgun ve yorgun , aksi ve kasvetli , karanlık ve soğuk yerin içinde durmak , o yanıltıcı ve bir süre boyunca insanın aklına giren zifir sevgilerden daha iyi geliyor . İçinde kıpır kıpır olan insanlık ve heyecan , yüzündeki durgun ifadenin blokajını sadece nadiren aşabiliyor . Birisi hakkında net bir şey diyemiyor biliyor musun ? Seni tanıdıkça keşkeleri ve inşallahları artıyor ama büyük bir çoğunluğu ruhuna bile yanaşamıyor . İşte öyle tuhaf bir köşedeyim . Şair ceketi giymemiş , titreyen , bir sokak köpeği gibi titreyen ve sadece tuhaflaşan hayatın derinliklerine uluyan isimsiz bir köpek gibi . Kendisine ait her şeyin arafında kalmış ve asla bir şeyleri nihayete ulaştıramamış bir cümle gibi . Her yerde virgüller derime batarken , bir noktayı bulup bunca kanayan satıra hiç basamadım . Neyse ! Hadi daha fazla bir şey demeden , bu garip karanlığı , biraz daha büyük bir sessizliğe bırakalım ...
Yorum Bırakın