Advertisement
Advertisement

GÖZ BEBEĞİ

GÖZ BEBEĞİ
  • 1
    0
    0
    0
  • Biri var… Orada biri var ve bana, yokluğumu soruyor.
    Ben, beni varlığıma ikna etmek için doğmamışım gibi, sana ikna olmak istemeyenlerin,
    seninle pazarlık etmeye kalkışanların dünyasındayım, Tanrım! Korkarım bu son şikâyetim değil, her defasında unutabilseydim, her defanın da ilki olacaktı.
    Ne yazık, yenilgileri bile ihtirastan öteye götüremeyen o kahrolası gururlu varlıklara!
    Uyumalıyım, Tanrım… Çokça, uyumalıyım! Ve uyanmalıyım adresini bile bilmediğim sabahlarda.
    Ne ufuktan haberdar, ne buluttan…
    Tüm isyanımı ifadesiz simâlara tükürürcesine haykırmak da uyanmanın şanındandır,
    uyanmalıyım, Tanrım! Çokça, uyanmalıyım…

    Her günahın üstü örtülmez, her üstü örtülen de günah değildir...
    Yere çakılarak günahı tatmak örtülebilir olmanın da hak edişidir biraz.
    Galibiyet, en yakın duraktaki ilk vasıta; mağlubiyet, en uzaktaki ilk durak. Farkında değilmiş gibi yapmak, yorulmak bilmez bir delilikle koşmak, yorulmak bilmez; şuursuzca. Bence bazen külfetsiz bir kabulleniş biçimi; -mış gibi yapmak. Kendi kılıcı bile kanı uslanmaz bedenine hükmedemeyen bir delinin çılgınlığıyla hem de... Yokluğumu sormadan-sorgulamadan, üstümü örtmekten korkmayan ve dahi “örtülecek” diye korkmayan selamlar biriktirerek, sonraya boğulmak çılgınlığıyla hem de… Yenildiğim çok zaman var ve hepsi inkâr muhalifi, esasında her defasında delice savaşmak da hep çekiciydi. Savaşmak biraz tutkudur,
    tutku da deli işi. Ne savaşlar var ki delileri tutkuludur, ne tutkular var ki savaşları delidir.  Sen sana ikna olmadıkça bitmeyen savaşlar ve sen savaşmadıkça yavaşlayan adımlar… Hesapsızca koşmanın hızının da körlüğü cezbetmişken sana ikna olmayanları, Tanrım, hâlâ bu zindanda biraz mahsurum, kurtulmalıyım!

    Çoğu şeyi egzajere ettiğimi duyduğumda, birilerinin dürtü bozukluğu olabileceğini düşünmekten alıkoyamadım hiç kendimi. Tutkusuz yaşanan ne varsa yabanî saydım ve durmadım da. İçimdekiler için aynı şeyi söyleyemem belki ama dillendirdiklerimin; dışımdakiler için, kıymeti kendinden menkul olduğuna eminim. Tecrübedir, yaslarının peşine düşmeyenlerde stabilize bir gamsızlık hüküm sürer, tutkuyu da dayatamazsın onlara! Vah-tüh diyene kadar onca zaman geçer ve sen sadece kaçıncı düğümde boğulacağını sorgularsın. Yasının peşinde değilse, ona tek bir düğümü bile anlatamazsın. Mağrur saltanatlar, mağdur edebiyatlar, dolmayan boşluklar, kopmayan ipler ve daha nicelerinin dürtmesiyle kafamın içinde hep bir öfke uyandırdım, tekrar yenildim! Yenilgiyi her andığımda, savaşmanın diş eti sızlatan o hazzından cayamayacağımı yeniden öğrendim.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.