KENDİME DAİR

KENDİME DAİR
  • 0
    0
    0
    0
  • Birkaç satır borcum kalmış olmalı . Yoksa bu kadar daralmazdı içim , bir şeyler söylemediğim için . Sahibi olduğum her şey kadar , boyumu aşmasına rağmen harcadıklarımdan da sorumluyum . Onlar da yakama yapışıp durmuş hayat zincirinin birer halkası . Uzun süredir kendimi tamamlanmış hissetmemekten kaynaklı , pek bir şey de yazasım gelmedi . Her şeyi , ucu açık olmasına rağmen , hayat beklentisinden sıyrılmış bir şekilde , vasat bir akışın koynunda sürüklenen bir kayığa bindirip , öylece bıraktım . Heveslerim , avuçlarımın içinden akıp giden bir avuç kum gibi , kuytu bir köşemde öylece tükenirken , saatimi tekrar ve tekrar çevirecek bir direncim kalmadı . Sürekli kendime özürler dilediğim bir rutinin içerisinde , doğrum ve yanlışım , yakmışlığım ve yanmışlığım arasında bir dizi ayna , her bir yönünü utançla gösteriyor hislerimin . Kendine minneti kalmamış bir palyaçonun yeni bir sabaha gülerek uyanmak zorunda olması gibi zorlama hislerle doluyum . Kendime anlattığım pek çok şey var ve bunları dışarı yansıtma konusunda eskisi kadar istekli değilim . Birisi dönüp bir şey sorduğunda ilk başta zor bir nefes alarak sonrasında da kısa bir cümlenin içerisinde , diyeceklerimin yarısını eriterek , kalan zifir posayı önlerine fırlatıyorum . Garip bir nezaket çizgisi üzerinde seneler boyunca yürümenin verdiği garip yükle beraber dolan bu ruhu , her şeyden uzak tutmaya çalışırken bir hayli çırpınıyorum açıkçası . O çok inançla sahiplendiğim bir avuç insanın bile başkalaşan tutumlarına maruz kaldıkça , sakladığım tek papatyanın da tüm sevgileri birer birer dökülüyor ve sevmiyorum . Öyle garip ve yüksek duvarlar var ki önümde , her bir taşın arasında yosun tutmuş  insanlık kırıntıları ve bir duygunun harap olmuş hali duruyor . Çamurlaşmış ve çarpıklaşmış pek çok zihniyetin içinde , kendimi konumlandırmak zorunda olduğum yerleri görünce , içimde bir ucube durmadan kahkaha atarak alay ediyor benimle . Kalbimden sızan garip bir yağ gibi vasatlaşıyor halim ve dokunmaktan kaçtığım her şey özüme sızmışçasına kirli hissediyorum . Gözlerde , sözlerde , hayatlarda , var olan şeylerin her birinde aradığım o acımasız anlamı yitirip , yerine garibe işi bir alaycılıkla bakıyorum adeta . O , görev edinilmiş yabancıl sevgiyle , ruhunu evcilleştirme çabası , bu kadar kaotik bir şeye dönüştürdü belki de özümü bilemiyorum . Olmayacak ruhların içinde , sevdiğin hisleri arzulama çabasıyla geçen onca zaman bu bozuk tadı yarattı  . Şimdi , ne kadar kar yağarsa yağsın temizlenmeyecek duygular türedi . İnsan ruhunun bozuk çarklarının döndüremediği o güzel sistem , yerini bir hurdalığa bıraktı . İnsanların özleri , vahşileşen bir hayvanın gözlerindeki büyüklük taslarcasına havadan hallice kibirle taştı . Bizler , olayların içinden çıkacak çözümler üretmeyi , güzelliklere tercih ettik . Kendi egolarımızın altında kalıp kalıp , başkalarına daha da öfkelenmeye yönelik davranışlarla dolup taştık . Kanadık , kınadık , kanattık ve kınattık . Aynı perişan döngünün içerisinde parçalandığımız kadar da bir hayli parçaladık . Şöyle bir bakıyorum , gözlerimi hangi yöne çevirsem , çoğulluklar içerisinde çırpınan yalnızlıklar görüyorum . Aynamdaki kalabalığın aksine , özünü gördüğüm ruhların içerisindeki ucuz telaşlar bana bunu ifade ediyor . Bir aidiyet duymaktan ziyade , ezberlenilmiş sorumluluklar çerçevesinde durmadan yorduğum bu ruh bana durmadan çemkiriyor . Dürüst ama yorucu bir ruh ...

    Dürüst ve oldukça yorucu ...


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.