Mustafa Kemal Atatürk, yazarlık ve edebiyat üzerine birçok değerli görüş ifade etmiştir. Türk edebiyatına ve yazarlara büyük önem vermiş, sanatın ve edebiyatın toplumların ilerlemesindeki rolünü sıklıkla vurgulamıştır.
1. “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.”
Bu söz, sanatın ve edebiyatın bir milletin kimliğini, kültürünü ve ruhunu ayakta tutmadaki önemini açıkça ortaya koyar. Atatürk'e göre sanat, toplumların ilerlemesi ve aydınlanması için vazgeçilmezdir.
2. “Edebiyat, bir milletin duygularının, düşüncelerinin ve hayallerinin aynasıdır.”
Atatürk, edebiyatı bir toplumun ruhunu ve kimliğini yansıtan bir ayna olarak görmüştür. Ona göre yazarlık, toplumun hissiyatını ve değerlerini gelecek nesillere aktarmanın bir yoludur.
3. “Bir milletin yükselmesinde, bir medeniyetin gelişmesinde en önemli etken, fikirlerin edebi bir dille ifade edilmesidir.”
Atatürk, fikirlerin sanatsal bir dille ifade edilmesinin, toplumu daha ileri bir seviyeye taşıyacağını düşünüyordu. Yazarlık, bu bağlamda toplumun bilinçlenmesinde önemli bir görev üstlenir.
4. “Okuma yazma bilmeyen bir millet, düşünme yeteneğini kaybeder.”
Bu söz, yazmanın ve okumanın bireysel ve toplumsal gelişim üzerindeki etkisini vurgular. Atatürk'e göre yazarlık ve edebiyat, bilgiye ulaşmanın ve toplumun düşünsel dönüşümünü sağlamanın temel yollarından biridir.
Edebiyat ve Eğitim Arasındaki Bağ:
Atatürk, eğitimi ve edebiyatı birbirinden ayrı düşünmemiştir. Ona göre edebiyat, bir toplumun eğitim seviyesini yükseltir, bireylerin duygusal ve düşünsel gelişimini destekler. Türk Dil Kurumu’nu ve Türk Tarih Kurumu’nu kurması, edebiyatın toplum üzerindeki etkisini artırmayı hedeflediğini gösterir.
Milli Edebiyat ve Kültür Vurgusu:
Atatürk, milli bir edebiyatın oluşmasına büyük önem vermiştir. Türk milletinin tarihini, kültürünü ve değerlerini yansıtan eserler üretilmesini savunmuş, bu eserlerin bir milletin kimliğini inşa etmedeki rolünü vurgulamıştır.
Ziya Gökalp, Namık Kemal ve Tevfik Fikret gibi milli edebiyatçılara hayranlık duymuş, onların eserlerini halkın milli bilincini güçlendirme açısından önemli bulmuştur.
Halk İçin Edebiyat:
Atatürk, edebiyatın yalnızca elit kesime hitap eden bir alan olmaması gerektiğini düşünmüştür. Ona göre edebiyat, halkın anlayabileceği ve duygularını paylaşabileceği bir dilde yazılmalı, toplumu aydınlatmayı hedeflemelidir.
Dil ve Edebiyat:
Atatürk, Türk dilinin sadeleşmesi ve halkın anlayacağı bir seviyeye gelmesi için yoğun çaba göstermiştir. Ona göre bir milletin edebiyatı, ancak dili doğru ve etkili bir şekilde kullanabildiğinde gelişebilir.
1932’de Türk Dil Kurumu’nun kurulması, Türkçe’nin edebiyat dili olarak gelişimini sağlamak için attığı en önemli adımlardan biridir.
Atatürk ve Yazarlara Verdiği Önem:
Atatürk, yazarları bir toplumun en önemli aydınları olarak görmüştür. Yazarlık mesleğinin topluma karşı büyük bir sorumluluk taşıdığını sık sık dile getirmiştir. Ona göre yazarlar, yalnızca eser yaratmakla kalmaz, aynı zamanda toplumu yönlendiren, bilgilendiren ve motive eden kişilerdir.
“Bir ulusun gerçek kurtuluşu, ancak kültürle olur. Kültür ise yazarlar ve sanatçılar eliyle gelişir.”
Bu söz, yazarların toplumda oynadığı kilit rolü açıkça ifade eder.
Atatürk'ün düşünce hayatının oluşumunda, Ziya Gökalp
olayları akılcı biçimde değerlendirme konusunda, Descartes ve Kant
özgürlükçü ve cumhuriyetçi fikirleriyle, aydın fransız ihtilali'nin fikri hazırlayıcılarından; J.-J Rousseau
toplumsal içerikli şiirleriyle, Tevfik Fikret önemli yer almıştır.
Atatürk, edebiyatı bir milletin yükselmesinde ve aydınlanmasında temel unsurlardan biri olarak görmüştür. Yazarlık yapanların topluma ilham veren, yol gösteren ve gelecek kuşaklara ışık tutan bir görev üstlendiğini düşünmüştür. Onun bu konudaki görüşleri, Türk edebiyatının gelişimi için sağlam bir temel oluşturmuştur. Bu nedenle Atatürk, her zaman yazarların ve sanatçıların yanında durmuş, onların özgür bir ortamda üretim yapmasını desteklemiştir.
Ben de Atam'ı dinledim ve kısık seslerin sesi olmak için yazdım, yazacağım.
-Senanur Altıok
Yorum Bırakın