Sesin çok öpülesi.
Sesinde annemin evrene her gün gönderdiği pozitif enerji saklı. Sesin, Bay B… Ne kadar öpülesi bir güzellik taşıyor, ah bilsen.
Herkesin üstüme geldiği bir vakit vardı, hatırlıyor musun? O yolda, kaldırımın kenarında, nereye koşacağımı bilmeden savrulduğum anı. Arsızca, fütursuzca, göğüslerimin bir sağa bir sola özgürce sallandığını düşünmeden koştum. Saçlarım, her adımda uzayıp arkamda bir yol gibi serpiliyordu, fark etmedim. Kulağımda beni yargılayan o seslerin uğultusunu susturmak için, gelecek kaygılarımı bir süreliğine kenara itip yolun ucunda seni gördüm. Sana doğru farklı bir yöne koştum.
Yarım kalan her şeyin ardını izlerken, çalışmaktan, çabalamaktan, pes etmemeye yemin ettiğimi unutmadan… Koştum.
Hayata koştum.
Hayatta belki beni öpmek ister diye.
Ama insan aptal olunca hep kendisini üzen kişiye geri dönermiş, öyle diyorlar. Bu cümlenin yükünü omuzlarıma almadan, miş’li zamanı terk ederek koştum. Bir kağıda elma çizersem ona ruh verebileceğimi ve istersem yiyebileceğimi düşünürdüm çocukken. Şimdi ise, hayallere düşüyordum, kuşak atlarcasına. Sürekli çizdiğim şeylerle dans ediyor, kelimelerle yarışıyor ve onları geçtiğimi hayal ediyordum.
Sonra bana seslendin:
“Ben sende neyi sevdim biliyor musun?”
Soruya aç bir çocuk gibi atıldım: “Neyi? Söyle, bende neyi sevdin?”
“Bulunduğun her yerde çiçek açmanı sevdim,” dedin. “Toprağa kök olmanı, gökyüzünde yıldız gibi parlamanı. Ama şimdi… Şimdi açmıyorsun. Sıkı tutunmuyor, parlamıyorsun. Ötesi mi var, gülmüyorsun.”
Ben anlatmadan beni anlıyorsun, Bay B.
Ötesi mi var? Ben konuşmadan dilimi çözüyorsun. Ellerim çenemde, üstüme çektiğim nevresimle bir masal dinler gibi her cevabını dinliyorum.
Seni sevmek beni büyütüyor, Bay B. Sekiz aylık doğmuş sabırsız bir bebekken şimdi sabretmeyi öğreniyorum. Ama seni sevmek aynı zamanda korkutuyor. Çünkü seni sevmek, dizginlenemeyen bir at gibi koşmayı bırakmamı söylüyor. Oysa ben hep köşelere çarpa çarpa, önüme geleni tekmeleyerek yaşadım. Ama senin sesin, o atı bir tek senin sesin, durdurabiliyor.
Ama ya sesin kesilirse?
Ya ardı gelmezse o yol gösterici tını?
Sesin olmadan nereye koşacağımı bilemem.
Ben senin sesin sayesinde yönünü bulan bir atım. Gözlerimde bir kumaş bağlı, dizlerim kırık. Ama senin sesin olduğu sürece her defasında doğru yöne dönebilirim. Eğer sesin susarsa, Bay B, elimde ne kalır?
Sana hayatım boyunca gülümseyebilirim. Sana neşeyle dans edebilirim. Babam beni senin yanında görse, sana baktığımda aşık olduğumu anlardı. Eğer sesinin bir dili varsa, herhangi biri seni dinlediğinde beni ne kadar özlediğini hissederdi.
Sesin çok kaygısız
Sesin diyorum, o kadar sevilesi ki...
Sesinde yönünü kaybetmiş bir atın sana doğru koşması var.
Sesinde elimde kalan her şey.
Sesinde korkularım, hayallerim, yarım kalmış düşlerim var.
Sesinde dövülmüş bir hayvanın hayata dönmek için uzanan yardım çığlığı var.
Sen benim elim, sesim, nefesimsin, Bay B. Ama ya seslenmezsen bana?
Ben o zaman nereye koşarım?
Sevgimle,
Bilinmeze koşan atın.
Yorum Bırakın