Geçti yine bir yıl. Uzun zamanlar oldu bir çok şeyin üstünden geçeli. Ama halen taze olan geçişler var. Mesela bir şeylerin üstesinden gelmek. Bu hep taze ve şimdi. Mesela bir şeylerin üstesinden gelmek ne gelecek yılın ne de geçmiş yılın işi, hep şimdi ki zamanın işi. O yüzden üstesinden gelmeye gayret gösteriyoruz çünkü öncelikli olarak şimdinin üstesinden gelmemiz lazım. Tıpkı bir fabrikanın üretim sahası gibi bu zaman dilimi. Yani ürün ilk aşamadan giriyor ve son aşamadan çıkıyor. Ama bu ilk ve sonun aralığında bir birikme, sıkışma veya tıkanıklık var. Bu olması gereken ve doğal. Çünkü sen duruyorsan eğer zaman durmuyor. Geçen zaman bu tıkanıklığa ve aksaklığa birebir sebep oluyor. O yüzden hep bir şeylerin üstesinden geliyoruz. Hep ama hep… Durumu böyle olmayanlar vardır aramızda. Yazıma başlarken karamsar ama yazımdayken iyimser oldum. Neyse geçen yıla dönelim ufacık. Güzel bir başlangıcı vardı onunda. Taze ve yenilenmiş bir başlangıç. Hiç beklenmedik bir sürpriz ve ardına gelen beyaz bayrak. Ama bilirdim o bayrak beyaz olsada tek taraflı. İhtiyaç duyulan sevgi ve ilgi aracı. Tabi bunlar o bayrağı gördüğünde değil o bayrak indiğinde anlaşılıyor. Ardına güzel dostluklar iyi bir İstanbul zamanı ve bir macerası diyebilirim. Tabi o maceranın ortalarında o bayrakta indi. Onu da söylemeden geçmeyeyim. İki de kaybımız oldu. Teyzem ve dayım. Onlar biliyorum ki çok yükseklerdeler ve çok iyiler. Yani bir geçen yıl benim için sıradandı. Evet evet o kadar yazdım ama sıradandı. Şimdi ise biraz daha sıradan bir yıla adım attım. Bakalım nasip ve kısmet bana ne gibi sürprizler hazırladı. Heyecanla bekliyorum.
Yorum Bırakın