Her zaman karşımızdaki kişilere daha anlayışlı ve sabırlı davranırız. Ancak söz konusu kendimiz olduğunda, çoğu zaman eleştiri bombardımanına tutarız. İşte şimdi size bir fırsat: Sizin sorunlarınıza benzer sorunlar yaşayan birini okuyacaksınız. Bakalım ona karşı kendinize olduğunuz kadar acımasız olabilir misiniz?
“Ölümüne depresif değildim ama mutlu da değildim. Bu iki duygu arasında bir yerde süzülüyordum.”
Bu cümle, çoğu kişinin dönem dönem içinde bulunduğu bir durumu özetliyor. Ancak hem kendisine hem de çevresine anlatmakta zorlandığı bir durum… “Mutlu değilsen, bunun çok kötü bir sebebi olmalı ve neye dayandığını net bir şekilde ifade edebilmelisin. Ya da mutsuz değilsen, ara sıra sosyalleşip bir iki kez gülebiliyorsan depresyonda olamazsın.” Ne kadar yanlış bir yargı bu!
Kişi bunu kendisine yapıyorsa, kendisine haksızlık yapıyordur. Karşısındaki kişinin durumunu bilmeden böyle bir yorum yapan bir başkası ise hem haksızlık eder hem de o kişiyi daha kötü bir duruma sürükler.
Kitabın ilk sayfalarında geçen bu tanıdık cümle, kitabı seveceğimi hemen anlamamı sağladı ve yanılmadım. Bu kitap, bir konuda yalnız hissetmenin verdiği dayanılmaz hissin karşısında yer alıyor. Yazar, yalnız hissettiği konuda belki başkaları da vardır ve onlara yardımcı olabilirim düşüncesiyle yola çıkmış ve bunu çok iyi bir şekilde başarmış.
Her şey iyi ya da kötü, siyah ya da beyaz değildir. Bir insan okula veya işe gidebilir; sevgilisi, eşi, evcil hayvanı olabilir ve onları sevebilir. Arkadaşlarıyla sosyalleşebilir, tanımadığı insanlara içtenlikle gülümseyebilir. Ancak bu insan, kendi başına kaldığı anda tepeden tırnağa derin bir mutsuzluk hissedebilir. Hangisi gerçek? Aslında her ikisi de.
Bu cevaptan tatmin olmayanlar olacaktır. Oysa bu duyguları aynı anda yaşayan insanların sıkıntılarını ikiye katlayan sebeplerden biri de budur. İnsanların karmaşık varlıklar olduğunu sürekli söyleriz, ama bu cümlenin anlamını derinlemesine düşünüp o karmaşıklığı kabul etmeyiz.
Evet, insan karmaşık bir varlıktır ve birçok duyguyu aynı anda yaşayabilir. Mutsuzluk yaşamanızı gerektirecek bir “olaylar listesi” yoktur. Kendinizi kötü hissetmek için bir yakınınızı kaybetmek, kaza yapmak, ilişkinizin bitmesi ya da işten kovulmak gerekmez. Eğer bu tür olaylar olmadan mutsuzsanız, suçluluk duymanız da gerekmez.
İnsanın kendisine yapabileceği en büyük kötülüklerden biri, acımasız eleştiridir. Kendine dönüp sorgulama yapmak farkındalık açısından faydalıdır. Ancak bu sorgulama dozunda kalmadığında, işler yolunda gitmemeye başlar. Başkaları için “Olabilir, ne var bunda? Herkesin başına gelebilir. Kendine çok yüklenme.” diyebilirsiniz. Ancak insanın kendisine de aynı cümleleri söylemesi gerekir:
• “Ne kadar güzel, yakışıklı…”
• “İşinde çok başarılı…”
Keşke başkaları için kolayca söylediğimiz bu şeyleri, kendimiz için de söyleyebilsek.
Karakterin değişen duygu durumları, endişesi, tedirginliği, kendini iyileştirme çabası ama bir yandan da kafasındaki algılar yüzünden arada kalması hepsi çok iyi yansıtılmıştı. Kitap, çok içten, çok dürüst bir yerden çıkıp okuyucuya ulaşıyordu.
Kitapların iyileştirici bir gücü olduğuna her zaman inanmışımdır. Bu kitabın da kesinlikle böyle bir gücü olduğunu düşünüyorum. Aynı sıkıntılardan muzdarip olanlar, bu kitapta kendilerini bulabilir; belki artık yalnız olmadıklarını hisseder ve iyileşmek için ilk adımlarını atabilirler. Yazarın içtenlikle kaleme aldığı alıntılar, anlatmak istediklerimi daha iyi yansıtabilir.
Keyifli okumalar.
Alıntılar:
“BUGÜN, HER ZAMAN OLDUĞU GİBİ, DAHA İYİ OLMA YOLUNDAYIM.”
“Önemli olan insanların ne dediği değil, neyi sevdiğiniz ve neyin size zevk verdiği. Başkalarına bakmak yerine gerçek arzularınızı gerçekleştirmeye daha çok odaklanmanızı umuyorum.”
“Dürüst olmak gerekirse, benden başka kimse bana tepeden bakmıyordu.”
“Burada önemli olan sevilip sevilmediğiniz değil, size gösterilen sevgiyi nasıl karşıladığınızdır.”
“Ben bu dünyada tümüyle eşsiz biriyim, hayatımın sonuna kendine bakması gereken biriyim ve bu sebeple ileriye doğru atacağı her adımda ona yardım etmeliyim, şefkatle ve sabırla; bazı günler dinlenmesine izin vermeli, bazı günlerde onu cesaretlendirmeliyim. Bu tuhaf varlığın, yani kendimin derinliklerine indikçe mutluluğa giden bir o kadar yol bulacağıma inanıyorum.”
Yorum Bırakın