Kapı

Kapı
  • 0
    0
    0
    1

  • “İnsan o kadar kolay ölmez, bunu bilin, yalnızca ölecek gibi olur o kadar, daha sonraları ise çektiğiniz acı aklınızı başınıza öyle bir getirir ki size ‘keşke yine aptal olsam, hatta sapına kadar aptal olsam,’ demeyi bile öğretir.”


    Kapı’nın tatlı sert başlayan, gülümseten hikâyesi zamanla hüzünlü bir yolculuğa dönüşüyor.


    Baş karakterimiz, yazar, ev işlerine yardımcı olması için birini aramaktadır. Tavsiye üzerine Emerenc ile görüşmeye karar verir. Ancak bu görüşme, yazarın onayı için değil, aslında işe alınacak yardımcının onayı için ayarlanmış gibidir. Çünkü Emerenc’in ne paraya ne de bir işe ihtiyacı vardır. Eğer işi kabul edecekse, önce aileden emin olması gerekmektedir.


    Emerenc, kendine özgü bir çalışma disiplinine sahiptir. Esnek saatlerde çalışır ama işine son derece titiz ve mükemmeliyetçi yaklaşır. Yaşlıca bir kadın olan Emerenc, sınırları olan, ketum ve konuşkanlıktan uzak biridir. Ancak elinden her iş gelir. İnsanlarla fazla konuşmasa da onlara her şekilde yardımcı olur.


    Yazar ise dışa dönük, dost canlısı ve sohbete açık bir karakterdir. Başlarda Emerenc ile yıldızları pek barışmaz. Ancak bu mesafeyi korumayı tercih eden Emerenc’tir. Etrafına ördüğü duvarları indirmez; yazar ise bu duvarları aşmaya çalıştıkça daha da tedirgin olur. Çünkü biri tarafından kabul görmeme fikri ona oldukça rahatsız edici gelir. O, açık bir ilişkiden yanaydı. Sözcükleri ve beden dilini kullanırdı. Ancak Emerenc’in sevgisi, herkesin kolayca anlayabileceği bir dilde değildi. Kendine hastı ve yaşanmışlıklarıyla şekillenmişti.


    Yazar, Emerenc ile ilişkilerinin hiçbir zaman hayal ettiği gibi bir dostluğa dönüşmeyeceğini düşünmektedir. Aralarındaki bağ bazen anlık içtenliklerle ve dostça hislerle dolup taşar; ancak bu hisler göz açıp kapayıncaya kadar kaybolur ve yerini tekrar soğuk duvarlara bırakır.

    Aralarındaki ilişki garip ve zorludur—sevgi ve hoşnutsuzluk, reddetme ve kabullenme arasında gidip gelen bir bağ.


    Emerenc’in insana dokunan bir tarafı vardı ve bu, okumayı daha güzel bir deneyime dönüştürüyordu. Ketum, çoğunlukla kaba saba, çevresindekilerin duygularına duyarsız biri gibi görünse de bu tavırlarıyla çelişen iyilikleri ve özverisi dikkat çekiciydi. Baştan ayağa gizem doluydu. Matruşka bebekler gibi—her katmanda başka bir hikâye ortaya çıkıyordu. İnsanların ona hem çekilmesinin hem de ondan uzaklaşmasının nedeni de büyük ihtimalle buydu.


    Hiçbir sevginin emek vermeden var olamayacağını gösteren bir ilişki…

    Bazen sadece karşımızdakinin hatırı için bir şeylere katlanmak, bazen de onun sevgisiyle önceden sevmediğimiz şeyleri sevmeye başlamak…


    Keyifli okumalar.


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.