Advertisement

CENNETİN DOĞUSU'NDA İYİYİ VE KÖTÜYÜ BULMAK

CENNETİN DOĞUSU'NDA İYİYİ VE KÖTÜYÜ BULMAK
  • 2
    0
    0
    0
  • İYİ ve KÖTÜ

    Önündeki kararları ve yaşanacakları bilmeden kabullenerek hayata gözlerini açarsın. Seçimler yapıp hayatına yön verirsin. Bu yolun sonunda iyi mi kötü olduğuna nasıl karar verebilirsin?

    İyi nedir? Kötü nedir? Kime göre iyisin kime göre kötüsün? İnsanın iyiliği ve kötülüğü içinde taşıdığı söylenir. İnsanın doğduğunda iyi yada kötü olduğu belli midir?

    Augustin insan doğasının kötü olduğunu hatta insanın bir suçu üstlenerek doğduğunu söyler. İnsanın doğuşunda su vardır. Bu Adem'den beri böyle süregelmiştir. Bu suçu affeden ise Tanrı'nın kendisidir.

    Sokrates ise bize bilginin kötülük üzerindeki etkisini sunar. Sokrates ' insan kötünün ne olduğunu bilmeden kötülük yapar. İnsanın kötülüğünün kaynağı bilgisizliktir' der.

    Günümüz 'maddi dünyasına' en yakın olan bakış açısı ise insanın kendi duygu ve düşünceleriyle iyi yada kötü olmayı seçtiğine dair olan düşüncedir. Bu yaklaşımı Hobbes'da  görürüz.

    T. Hobbes insan doğasının bencil olduğundan bahseder. Ve bu bencillik üç kavgaya ev sahipliği yapar. Bunlar 'rekabet, güvensizlik ve şan şöhret kazanma arzusu' hislerini barındıran kavgalardır. Bu kavgaların sonundaki galibiyet için insanların kötü olmaya yöneltecek tercihler yapılması  olasıdır.  ' İnsan insanın kurdudur.' sözünün çıkış noktası da bu tercihlerdir.

     

     HABİL ve KABİL : İLK CİNAYET

    Kabil'in Habil'i öldürdüğü yeryüzündeki ilk cinayetin hikayesini hepimiz biliriz.

     

    Adem ve Havva'nın iki çocuğu vardır. Bu çocuklar Kabil ve kardeşi Habil'dir. Kabil çiftçi Habil ise çobandır. Tanrı, Habil ve Kabil'den adak sunmalarını ister. Sunulan adaklar karşısında Habil'in adağını beğenir ve Kabil'in adağını reddeder. Kabil bu tercihten sonra Habil'e kıskançlık ve öfke besler. Bu hislerin pençesinde kardeşini öldürür. Tanrı Kabil'e kardeşi Habil'in nerede olduğunu sorar ve Kabil bilmediğini söyler. Bunun üzerine Tanrı, kardeşinin kanının ona toprağın altından seslendiğini söyler ve Kabil'i cezalandırır. Kabil cezanın ağır olduğunu söyler ve bunun üzerine Tanrı tarafından diğer herkesin onu tanıması için işaretlenir. Kabil, Aden'in doğusuna sürülür.

    Hikaye en sade haliyle bu şekildedir.

    Kabil'in kardeşini öldürmesine sebebiyet veren sebep veya hisler nelerdir? Bu sorunun farklı kutsal yazıtlarda farklı sebeplerden ötürü de olsa cevabı aynıdır: 'KISKANÇLIK'

    - Kitab-ı Mukaddes'te  Kabil'in Habil'i öldürmesinin sebebi kıskançlıktır. Kıskançlığın doğurduğu kin ve nefretin yol açtığı bir cinayetin sahibidir.

    - Mormonlara göre Kabil Habil'i kıskanmıştır fakat bu kıskançlığın sebebi Habil'in sahip olduğu hayvan sürüsüdür.

    - Eski Ahit'te ise Kabil ve Habil'in birer ikiz kız kardeşleri olduğunu ve birbirlerinin kız kardeşleriyle evlenmeleri gerektiğinin emredildiğinden bahsedilir. Kabil kendi kız kardeşinin Habil'in kız kardeşinden daha güzel olduğunu düşünür ve bu kıskançlığından dolayı bu emri reddeder.

    - Tevrat'ın yorumcularından ve Tanah'ın ilk kapsamlı tefsirinin yazarı olan Rabbi Shlomo'ya göre Kabil'in Tanrı tarafından reddedilmesi onun gururunu kırmıştır fakat bu reddin sebebi Kabil'in daha dikkatli ve özenli olmasının istenmesidir.

    '' Kabil öfkelendi. Gururu incindi. Bir adamın gururu incindiğinde bir şeyi parçalamak gelir içinden. Habil'de öfkesinin karşısına çıktı.'' 

    J.Steinbeck - Cennetin Doğusu

     

    Bütün kutsal metinleri incelediğimizde Kabil'in kötü olduğunu görürüz. Peki Kabil bu hikayede baştan beri mi kötüydü yoksa Tanrı'nın tercihi onun için kırılma noktası mı olmuştur?

    Metinlere bakarsak Kabil Tanrı'nın tercihi sebebiyle kendi kötülüğüne karşı gelememiştir. Kabil'in Hobbes'ın bahsettiği üç kavgayı barındırdığını görürüz.

    Hobbes sunduğu bakış açısına göre Kabil'i kardeşini öldürmeye iten his içindeki rekabet kavgasıdır. Kabil kendisini Habil ile bir rekabet içinde görmeseydi - Roshi'nin dediği gibi Tanrı'nın ondan daha özenli ve dikkatli olmasını istediğini düşünseydi- onu kıskanmayacak ve ilk cinayeti işlemeyecektir. 

    Bu hikayede Tanrı'nın Kabil'i reddetmesi bunların ortaya çıkmasına yol açmış ve bu yüzden Tanrı'nın bu suça götüren yolu açtuğı söylenebilir. Bu fikrin hem karşıtı belli açılardan hem de devamı sayılabilecek nitelikteki diğer düşünce ise Tanrı'nın bu reddedişle Kabil'in önüne bir seçim şansı koyduğu ve bu seçimi onun iradesine bıraktığı yönündedir. 

     

    J.STEINBECK'TE KABİL'İ OKUMAK

    Kitabın ilk yarısının ana karakteri olan Adam Trask ve kardeşi Charles Trask karşımıza Kabil ve Habil'in sembolize edilmiş halleri olarak çıkar. Kendi aralarındaki rekabetleri, babalarının Adam'ı daha çok sevmesinden dolayı Charles'da oluşan kıskançlık duygusu, kıskançlık duygusunun yol açtığı öfke ile Charles'ın Adam'ı öldürmeye çalışması gibi olaylar Habil ve Kabil'in hikayesine paralellik gösterir.

    Kabil ve Habil'de ana temayı oluşturan 'kötü' kavramı kitapta Cathy ile vücut bulmuştur. Cathy'nin iki kardeşin arasını girmesi ve Adam'a olan etkisi Kabil'in cinayet işlemesine yol açan kötülüğün ta kendisidir.

    Kitapta Adam ve Cathy'nin ikiz çocukları doğar. Çocuklar anneleri tarafından doğar doğmaz terkedilirler. Çocuklara isim konulacağı sırada Adam Trask ve Samuel Hamilton arasında şöyle bir konuşma gerçekleşir:

    " .... 

    +  Şöyle: Her oğlan çocuğu günahı kendi icat etti sanır. Erdemi öğrendiğimizi düşünürüz çünkü bize anlatılır. Ama günah kendi icadımızdır.

    - Evet anlıyorum bu öykü niçin iyi geliyor?

    + 'Çünkü' dedi Adam heyecanla, " Biz bundan geldik. Bu bizim babamız. Suçumuzun bir bölümü atalarımız tarafından üstlenilmiştir. Bizim elimizden ne gelirdi ki? Biz babamızın evladıyız. Yani ilk değiliz. Bir bahane, dünyada yeterince bahane yok."

    ....

    Samuel; " Caleb ve Aaron artık birer insansınız, kardeşliğe katıldınız artık lanetlenme hakkına sahipsiniz." 

     

    Bu bölümden anlıyoruz ki Caleb ve Aaron ikizler kitabın ikinci yarısında -baş karakterler oldukları andan itibaren- Habil ve Kabil'i temsil etmeye başlarlar. Caleb ve Aaron'ın kaderleri atalarından onlara miras kalacakır. Bu hikaye devamlılığı ve paralelliği Augustinus'un " insan doğası gereği suçla dünyaya gelir. Suç insana atasından mirastır ve bu günahı affeden Tanrı'dır." düşüncesini destekler.

    Aaron ve Cal kardeşlerin hikayesi bize farklı bir bakış açısı sunar. Adam ve Charles'ın hikayesinde 'kötü'yü tanımlayan Cathy'nin yerini 'iyi ve temiz'i temsil eden Abra alır. Anne figürünün eksikliğinden dolayı Aaron 'iyiyi bulmak' için Abra'ya, Cal ise babasına yakınlaşmıştır. Aaron geçen zamanla birlikte Abra'dan daha çok Tanrı inancına yönelmiştir.

    Habil ve Kabil'in hikayesine olan benzerlikler ise Adam Trask'ın kendi babası gibi çocukları arasında ayrımcılık yapması, bu ayrımcılıktan dolayı Cal'ın Aarona'a karşı hissettiği kıskançlık ve onun canını yakma arzusu ve bu arzusu yüzünden annelerinin hayat kadını olduğunu söyleyip dolaylı olarak Aaron'ın ölümüne yol açmasıdır.Cal'da Kabil gibi kardeşine karşı kıskançlık hissetse de o da Kabil'in kardeşini gömerken hissettiği pişmanlığın pençesine düşmüştür.

    Kitabın sonunda Cal babası Adam'a yol Aaron'ın ölümüne yol açtığından bahseder. Adam ise bu itirafa karşı kitabın da son cümlesi olan "Timşel" kelimesini kullanır. Timşel İbranice de kelime anlamı olarak "eğer istersen yapabilirdin/hükmedebilirsin" ifadesine karşılık gelir. Bu ifadeden J.Steinbeck'in de Tanrı'nın Kabil'e karşı verdiği cevabın kötülüğe/günaha hükmedebilirsin olarak değerlendirildiğini ve Adam Trask'ın oğlu Cal'ı yaşadığı pişmanlıktan dolayı bağışladığını anlarız.

     

    -SON-

     

     

     

                                                                                      

                                                                          


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.