Advertisement

Kaos'un Kutsal Kitabı

Kaos'un Kutsal Kitabı
  • 1
    0
    0
    1
  • Sert, acımasız ve doğrudan cümleleriyle okuyucuya vermek istediği mesajı adeta tokat gibi hissettiriyor. Kısacık bir eser olmasına rağmen, etkisi sayfa sayısından bağımsız bir derinlik taşıyor. Ne demek istediğimi daha iyi anlatabilmek için sözü yazara bırakmak daha doğru olacaktır. İşte, altı çizilesi cümlelerden sadece birkaçı. Elbette daha fazlası eklenebilir, ancak okuyacak olanlar için yalnızca bir örnek sunmak istedim. Geri kalan cümleleri keşfetmek ya da keşfetmemek ise tamamen size kalmış.



    “Yalnızlık, ölümün okullarından biridir, çoğunluk asla bu okula giremez, bütünlük başka bir yerde elde edilemez, aynı zamanda yalnızlığın da ödülüdür bütünlük.”



    “Ebedi yaşam bir anlamsızlıktır, ebediyet hayat değildir, ölüm özlem duyduğumuz istirahattir, hayat ve ölüm birbirine bağlıdır, başka şey talep edenler imkânsızı isterler ve tek elde edecekleri, ödülleri ise duman olup gitmek olacaktır.”



    “Uyurgezerleri kâhin yapamayacağımız gibi bu doğuştan körlere de ışığı sevdiremeyiz, düzenin yasası yitik kitlenin kurtarılamayacağı yönündedir ve bu kitle, sürüyle çoğalarak ve bıkıp usanmadan sayısız kurban vererek soluksuz kalana dek üremeyi kendi yitiminin tesellisi kabul ediyor.”



    “İçinde yaşadığımız şehirler ölümün okullarıdır, çünkü gayri insanidirler. Bu şehirlerin her biri uğultunun ve leş kokunun kesiştiği kavşaklar halini almıştır, her biri binalardan oluşan bir kaos olmuştur, bu şehirlerin içine milyonlarcamız yığılarak, yaşama nedenimizi yitirmekteyiz. Biz çaresiz bahtsızlar, kendimizi saçmalık labirentine iyi kötü girmiş hissediyoruz ve buradan ancak ölümüz çıkacak, çünkü bizim yazgımız daima çoğalmakta, tek amacımız da sayısızca ölmekte.”



    “…kendimizi tahayyül edemiyoruz, kendi sorumluluğumuzu üstlenemiyoruz, kendimizden kaçarak kendimizi arıyoruz ve bu kaçışın içinde kendi tutarlılığımızdan kaçış sanatını buluyoruz. Artık hiç durmayan hareket bizi parçalara ayırıyor, dağıtıyor ve biz zevkle bu duruma rıza gösteriyoruz, üzülmüş gibi yaptığımız şeyi alttan alta onaylıyoruz, en despotik düzenin içine sızmış bu kaos bize zevk veriyor, amaçlarımızın hilafına, özgürlüklerimizi ölümden alıyoruz.”



    “İnsanlar evrene cüzam gibi yayıldılar ve çoğaldıkça evrenin doğasını bozuyorlar, çoğalarak tanrılarına hizmet ettiklerini sanıyorlar, tüccarları ve papazları onların doğurganlığını onaylıyor, tüccarlar bu sayede zenginleştikleri için, papazlar ise kendi saygınlıkları artıyor diye onaylıyorlar. Bilginler bize tehlikeyi belirtiyor ama onların sesi neredeyse her zaman boğuluyor, ahlakın ve ticaretin çıkarları bozulmaz bir ittifak oluşturuyor, para ve tinsellik hareketin durmasına tahammül edemezler, tacirler tüketici ister, papazlar aile ister; savaş onları nüfusun azalmasından daha az korkutuyor: Ölüm düzeninin en sağlam destekleri tacirler ve papazlar. İnsanlık bu komployu hatırlamak zorunda; ve facia gündelik yaşamın bir parçası olduğunda, yalnızca kendi yaşamları adına insanlığı kaosa teslim edenleri cezalandırmalıdır.”


    “Giderek daha tutucu oluyoruz, en yıpranmış ve en utanç verici köhnelikteki düşünceleri sürdürmeyi başarıyoruz, bizim devrimlerimiz yalnızca laftadır, şeyleri yeniden şekillendirdiğimiz yanılsamasını edinmemiz için sözcükleri değiştirmemiz yeter, her şeyden ve kendimizden korkuyoruz, cesaretin ötesine geçerek cesaretin içini boşaltmanın ve deliliği ifrata vardırarak delilikle uğraşmanın yolunu buluruz, hiçbir şeye karşı çıkmıyoruz ve her şeyin düşük yapmasına, başarısız kalmasına yol açıyoruz, güçsüzlüğe bağlı ölçüsüzlüğün zaferi bu.”


    “Dünya çirkin, giderek daha da çirkinleşecek, ormanlar balta darbeleriyle yok oluyor, her yandan şehirler her şeyi yutarak yükseliyorlar, çöller her yerde yayılıyor, çöller de insanın eseri. Toprağın ölümü şehirlerin uzağa yansıyan gölgesidir, şimdi buna suyun ölümü de ekleniyor, sırada havanın ölümü var, ama dördüncü element olan ateş, diğerlerinin intikamını almak için varlığını sürdürecek; bizler, sıramız geldiğinde, ateşle öleceğiz.”


    “Dinlere mümin gerek, uluslara savunacak insan, sanayicilere tüketici; bu demektir ki herkese çocuk gerek, yetişkin olunca ne olacaklarının bir önemi yok.”


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.