Advertisement Tracker

Kiracı

Kiracı
  • 2
    0
    0
    1
  • “İşte yine davranışlarını gerekçelendirmesi, açıklamalar yapması, yaşıyor olduğu için özür dilemesi gerekecekti.”


    Trelkovsky, evinden atılmak üzereyken arkadaşının haber verdiği bir daireyi tutar. Ancak bu yeni yaşam alanı mükemmel olmaktan uzaktır. Mutfaktaki dökülen alçılar, tuvalet sorunu ve daha birçok pürüz vardır. Ama belki de en dikkat çekici olan, önceki kiracının intihar etmiş olmasıdır. Yine de Trelkovsky’nin fazla seçeneği yoktur ve böylece apartmandaki yeni kiracı olur.


    Trelkovsky, sessiz, sakin ve iyi niyetli olduğunu düşünen biridir. Kimseyi bilerek rahatsız etmek istemez, kimseyi kırmaz. İnsanların onu sevmesine, onaylamasına büyük önem verir. Belki de bu, gerçekten sevilmekten çok, sorun çıkarmamak adına duyduğu bir ihtiyaçtır. Bu uğurda kendinden ödün vermesi gerekse bile…


    Yeni apartmanında da iyi bir izlenim bırakmak ister. Hem komşuların onayını kazanmalı hem de dairesini riske atmamalıdır. Ancak bu çabası, evde düzenlenen küçük bir kutlama partisi nedeniyle sekteye uğrar. İlk izlenim pek de olumlu olmaz. Fakat Trelkovsky, bir daha böyle bir hata yapmamaya kararlıdır.


    Önceki kiracı ölmüştür ama yaşanan olaylar ve Trelkovsky’nin kendi hayatından kaçış arayışı, bu ölümü onun zihninde sürekli diri tutar. Apartmanda yaşayanların da Trelkovsky’e bu konu hakkında yardımcı olduğu pek söylenemez. 


    Karakterin yaşadığı değişim şaşırtıcı, tedirgin edici ve dışarıdan bir göz için üzücüydü. Hikâyenin gideceği noktayı tahmin edenler olabilir mi bilmiyorum, ama ben böyle bir yolculuk beklemiyordum. Kiracı, kendi benliğine sahip çıkma ile kendini kaybetme arasında gel gitler yaşayan Trelkovsky’nin korkusunu, endişesini çok iyi yansıtıyor. 



    Bu hikâyeye birçok açıdan yaklaşılabilir. Benim için en dikkat çekici nokta, insanları memnun etme eğilimi, hatta bunun bir zorunluluk gibi hissedilmesi oldu. Özgürlük üzerine süregelen bir tartışma var: Sınırlar nerede çizilir? Kime göre, neye göre özgürlük belirlenir? Belki bu soruların kesin bir yanıtı hiçbir zaman olmayacak. Ancak şu bir gerçek ki, özgürlüğe saygı, kendinden ödün vermek değildir. Kendini mutsuzluğa hapsetmek hiç değildir. Herkesi memnun edemezsiniz. Sizin mutluluğunuzla hiç ilgilenmeyen insanları fazlasıyla önemsemek, kendi hayatınızı başkalarının eline teslim etmek gibi geliyor…


    Merak edenler kesinlikle şans vermeli…


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.