Bugün dünyanın dört bir yanında çocuklar ve kadınlar, zulmün gölgesinde yaşamaya mecbur bırakılıyor. Her gün haberlerde görüyoruz.
Yıkılan evler, ağlayan çocuklar, paramparça olmuş hayatlar…
Bunlar sadece bir görüntüden ibaret değil; insanlığın aynası.
Görüyoruz, duyuyoruz. Ama ne kadar hissediyoruz? Bu zulüm sadece fiziksel değil; aynı zamanda sessizliğin, kayıtsızlığın da bir yansıması.
Peki biz ne yapıyoruz? Vicdanımızı uyandırıyor muyuz, yoksa her şeyin “bir gün biteceğini” mi umuyoruz? Susarak, gözlerimizi kapatarak gerçekten bir şeyin değişmesini mi bekliyoruz?
Her birimiz bir çocuğun gözlerindeki umudu görmek zorundayız. Bu, insan olmanın en temel sorumluluğu. Çünkü bir çocuğun korku dolu bakışları, insanlığın nerede durduğunu gösterir. Her birimiz savaş ya da barışta bir parça sorumluluk taşıyoruz. Vicdanımıza kulak verelim. Sessiz çığlıkları duyalım. Ve artık sadece izlemeyelim. Yapabileceğimiz en küçük şey, o çocukların geleceği için bir adımdır.
Bir paylaşım, bir bağış, bir farkındalık çalışması, boykot…
Sesimiz vicdanımızın yankısı olmalı.
Unutmayalım: Bu dünyada ya zulme göz yumanlarız ya da zulme karşı duranlar.
Yorum Bırakın