MÜKEMMEL OLMAMANIN HEDİYELERİ

MÜKEMMEL OLMAMANIN HEDİYELERİ
  • 0
    0
    0
    1

  • “Bütün kalbinle yaşamak, yaşamlarımıza bir değerlik konumundan katılmakla ilgilidir. Bütün kalbinle yaşamak, sabah uyanmak ve ‘Ne halledilmiş ve ne kadarı bitirilmeden bırakılmış olursa olsun, ben yeterliyim’, diye düşünmek için cesaret, şefkat ve bağlantı geliştirmek demektir. Bütün kalbinle yaşamak, gece yatağa giderken, ‘Evet, mükemmel değilim, kırılganım ve bazen de korkağım ama bu aynı zamanda cesur olduğum ve sevgiyi ve aidiyeti hak ettiğim gerçeğini değiştirmez’, diye düşünmektir.”


    Bu kitap; mükemmellik, sahicilik, cesaret, şefkat, utanç, minnettarlık, keyif alma, kişinin kendisiyle ve başkalarıyla olan bağlantısı gibi pek çok konuya dokunan bölümler içeriyor.


    Günümüzde bazı kavramların yanlış anlaşıldığını ya da kelimenin asıl anlamından uzaklaşıp başka anlamlar yüklendiğini görüyoruz. Toplumda bize iyi gelecek şeylerin kötü, kötü gelecek şeylerin ise iyiymiş gibi algılanmasına neden olan ciddi bir yanlışlık var. Böyle bir ortamda insanın kendini kabul etmesi ve kendi değerini görmesi çok önemli hale geliyor.


    Kitabı okurken beni en çok düşündüren şeylerden biri de — her zamanki gibi — “kendine yüklenmek” oldu. İnsan, kendi içinde acımasız bir eleştirmen olabiliyor. Başkalarına asla söylemeyeceğimiz şeyleri kendimize kolaylıkla söyleyebiliyoruz. Başkalarına karşı gösterdiğimiz şefkati, kendimize göstermekte zorlanıyoruz. Böyle bir iç sesle, insanın kendi değerini anlaması ve kendini olduğu gibi kabul etmesi nasıl mümkün olabilir?


    Uzun süredir dünyada insanın kendisini değersiz hissetmesine neden olan yargılar ve kalıplar var. İnsanlar çoğu zaman kendi isteklerini düşünmeden, toplumun sunduğu “doğru” kalıplara göre düşünmeye, davranmaya ve olmaya yöneliyorlar. Bu durum; dış görünüşümüzden düşüncelerimize kadar bizi etkileyen görünmez bir el gibi. Üstelik bu görünmez el, bazen bize güvenlik ve aidiyet hissi verdiği için kolay kolay fark edilmiyor.


    Yazar, tüm bu kavramları doğrudan anlatmak yerine, onları başka kavramlarla ilişkilendirerek açıklamayı tercih etmiş. Böylece bazı şeylerin tek başına değil, birçok etmenin birleşimiyle mümkün olabileceğini gösteriyor. Aktarmak istediklerini kendi ve başkalarının hikâyeleriyle destekleyerek, oldukça akıcı ve anlaşılır bir dille sunuyor.


    Benim okuduklarımdan çıkardığım anlamlar ve önemli gördüğüm birkaç şey şöyle:

    Az, bazen çoktur.

    Sıkıcı olan, bazen aranan şeydir.

    Rutinler iyidir.

    Oyun ve dinlenme sadece çocuklar için değil, yetişkinler için de elzemdir.

    Mutluluk ve keyif almak aynı şey değildir. Hedef belki de keyif almak ve bunu sürdürebilmektir.


    Bahsedilen şeyler okurken kulağa kolay gelebilir; ancak uygulamaya geçtiğimizde çoğumuzun bocaladığı alanlar bunlar. En azından hepsini bir arada yapmak ve kendini bir bütün olarak görmeye, olduğu haliyle kabul etmeye çalışmak oldukça zor…


    “İşte her şeyi bütün kalbinle yapmanın tam olarak özündeki şey: Şimdi değerli olmak. Bir koşul yerine getirildiği zaman değil. Sevgiye ve ait olmaya şimdi layığız. Tam bu dakikada. Olduğumuz gibi.”


    “Bir anlık öz şefkat bütün gününüzü değiştirebilir. Böyle anların devamlılığı hayatınızın seyrini değiştirebilir.”


    “Keyif bana mutluluğun bir adım ötesinde gibi gelir. Mutluluk, bazı şanslı olduğunuz zamanlarda yaşayabildiğiniz bir ortamdır.

    Keyif, sizi umut ve inanç ve sevgiyle dolduran bir ışıktır.”

    Adela Rogers St. Johns


    “Keyif, kendimize iyi şeylerin gerçekte nasıl olduğunu fark etme imkânı verdiğimizde başımıza gelen şeydir.”


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.