Bana Sorulan Sorular

Bana Sorulan Sorular
  • 0
    0
    0
    0
  • SORU: “Yazarlıkla ilgilenmeye başlama süreciniz nasıl oldu?  İlk ne zaman yazmaya başladınız ve bu deneyim nasıl geçti?

    CEVAP: Yazarlıkla ilgilenme sürecim çok eskiye dayanır. İstanbul’da ortaokuldayken çocuk kitapları okurdum. Çok komik espriler ve olaylar geçiyordu okuduğum kitaplarda. Ben de Türkçe öğretmenime göstermek için bu kitaplara benzer kitapları kurşun kalem ve sıradan bir kâğıda yazıyordum. Aslında pek kitap gibi olmasa da benzer tarzda ve özet biçiminde yazıyordum. A4 kâğıdı zımbayla ikiye katlıyor hem çiziyor hem de yazıyordum. Her gün bir tane yazıyordum. Ben bunları yazarken okullar arası bir yazarlık yarışması başladığı haberini Türkçe öğretmenimden aldım. Bu “16. Düzenlenen Geleceğin Yazarları” diye bir yarışmaydı. Öğretmenimiz kimlerin katılmak istediğini sordu. Ben hemen sınıfın ortasında parmak kaldırdım. Bu yarışmaya girdim. Yaklaşık 2 ay gibi bir süremiz vardı ve 3-4 sayfayla sınırlıydı. Kendimden çok emin bir şekilde kazanacağımı düşünüyordum. 2 ay doldu ve “sosyal uyum” ile ilgili yazdığım hikâye başarıyla beni kazandırdı ve mansiyon ödülü aldım. Bu ilk deneyimim olmuştu. O dönemler yazarlığı bir meslek olarak istemiyordum sadece bir yarışma olarak görüyordum ve bağlama çaldığımdan müzisyen olmak istiyordum. Bu yüzden pek yazarlığıdüşünmüyordum. Hatta” Sanki yazar olacağım ben sadece bir yarışmaydı!” dediğimi de hatırlıyorum. İlk bu şekilde yazarlığa adım attım ve çok mutlu etmişti beni yarışmayı kazandığımda.


    SORU: “Yazma tutkunuzu keşfetme sürecinizde sizi en çok etkileyen veya ilham veren olay neydi?

    CEVAP: Ortaokulun son senesi yani 8. Sınıftayken Covid-19 sebebiyle okullar uzaktan eğitime geçmişti. Ben de o sene müfredat gereği T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi alıyordum. Bu dersin hocasını bütün okul seviyor ve sempatik buluyordu. Ben de maalesef uzaktan eğitim olduğumuz için hocamızla çok kaynaşamamıştım. Bu yüzden bende hocanın gözüne girmenin bir yolunu buldum ve Atatürk temalı bazı kitapları araştırmaya çalıştım. O zamanlar “09.06” isminde bir kitap bulmuştum gazeteden. Gazetenin kendi yayınevi satıyordu. Anneme gösterdiğimde kitapçılarda bulmaya gideceğimizi söyledi. 1-2 gün sonra gittik ve o kitabı bulamadık. Bu sefer de başka yazarları süreç içerisinde tanıdım. Bunlar İlber Ortaylı, Sinan Meydan, Murat Bardakçı gibi tanıdık isimlerdi. O sırada İlber Ortaylı’nın “Gazi Mustafa Kemal Atatürk” ve Orhan Türkdoğan’ın “Türk Toplumunun Kültürel Dinamikleri” isimli kitaplarını aldım. Aslında bu kitaplar ilk kitaplarım olduğu ve dilleri ağır olduğu için pek bir şey okuyamamış daha doğrusu anlayamamıştım. Ardından Sinan Meydan’ın “Pusula” adlı o dönem yeni çıkan kitabını almıştım. Dili oldukça sade ve akıcıydı. İlk o zaman tarihi öğrenmeye başladım. Sinan Meydan’ı daha da okudukça Atatürk ve Cumhuriyet konusunda bilgilenmiştim. Düşünmeye başladım “acaba ben de mi yazsam?” diye. Yazıyordum ama sadece 2-3 satır. Yani bir hiçti çünkü bendeki kitap sayısı o zamanlarda 7-8 idi. O dönemde yaşım 14 idi kelime darağacım oldukça zayıftı. Sinan Meydan’ın kalemi ve eserleri bende anlatmaya ve yazmayı denememde yardımcı oldu. Ardından içimde yazma tutkusu var oldu. Başka yazarları da okudukça artık satırlarım genişliyor sayfa sayfa oluyordu ve bugünkü konumuma eriştim. 


    SORU: ”İlk hikâyenizi veya yazınızı yazma ne zaman ve nasıl karar verdiniz?

    CEVAP: 2022 yılının Haziran ayındaydım. Kitap sayım 18’e yükseldi. Antalya’ya taşınalı 4 ay olmuştu. Ekonomik anlamda daha rahat bir dönem ailecek bizi karşıladı. Bunun getirdiği fırsatla daha fazla kitap alabiliyordum. Okudukça yazma isteği daha fazla oluşmaya başladı. Osmanlı’nın son döneminde halifeliği ele alan bir yazı yazmak istedim çokça sildim ve en sonunda kaydettim. Annem benim bu yoldan ilerlememi istemiş ama korkmuştu bir gün başıma bunlardan dolayı bir şey gelir diye. O yüzden hiç yayınlamadım. Annem öldükten bir süre sonra Academia üzerinden yazıyı genişlettim. Orada yayınladım. Ardından neden olduğunu anlamadığım bir biçimde hesabım silindi. Herhalde şikâyet aldı. Daha sonradan bir kere daha hesap açtım oradan da şimdi yayınlarıma devam ediyorum.  Benim yayınladığım ilk yazı Osmanlı’da halifelik ile ilgiliydi. O da silindi demin yazdığım üzere silindi. Yaklaşık 8-9 ay sonra da “Atatürk’ün Dinsiz Olduğu İddiası- Efsaneleştirilmiş İddiası” diye bir yazıyı şu an en çok aktif olduğum site olan Wannart’ta yayımladım ve hâlâ hesabımda ilk yazım olarak durmaktadır. 

    SORU: “İlk eserinizi oluştururken karşılaştığınız zorluklar nelerdi ve bu zorlukların üstesinden nasıl geldiniz?

    CEVAP: Kitap yazmak oldukça sorumluluk isteyen bir iştir. Hem maddi hem manevi. Aile büyüklerinin sayesinde maddi imkânı sağlayabildim. Manevi olarak beni çok düşündürdü. Bu eseri hızlı bir biçimde hazırlamam gerekti. 100. yıla hediye olarak yazılmış bir kitaptır. Ekim ayının ortalarına kadar aklımda böyle bir plan yoktu. Arada sırada "acaba yapsam mı?" diye düşünürken bir de artık çok geç olduğunu düşünmüştüm. Kitap yazmanın ağır da bir sorumluluğu vardır. O zaten çok büyük kaygıya ve derin düşüncelere sebep oldu. Editörüm ve rahmetli babam Murat Kaya’nın arkadaşı Çetin Akgül bu konuda beni motive etmiş ve sonsuz güven vermiştir. 1-2 hafta sonrası Cumhuriyet Bayramı’ydı. Ardından bilgisayar başına koyuldum ve çalışmalarımı birbirine bağlayarak sayfaları sıraladım. Sona da sonsözü ve kaynakçayı koyarak bitirdim. Kasım'ın 20'lerinde baskısı elime ulaştı. Kitabın konusu Türkiye genelinde çok tartışmalara sebep olacak konuları da içeriyordu. Benim kendi motivem kimseden ve hiçbir şeyden ne olursa olsun korkmamak oldu. Bu sayede bu işi başardım. 

    SORU: “Yazarlık kariyerine resmen başlama kararı verdiğinizdeki duygularınızı paylaşır mısınız?

    CEVAP: Kitabı yazdığımda resmen kariyerim başlamış oldu. Oldukça heyecanlıydım çünkü daha 16 yaşındayım. Yolun başlangıcı olarak gördüm bu başarıyı. Okuldaki arkadaşlarım, akrabalarım ve çevremde değişiklik olacaktı bu. Yeni yeni insanlarla tanışmak ve daha üst kademelere açılan kapının anahtarı gibi bir şeydi bu.  Bu beni çok mutlu hissettirdi. Pek çok insan kutladı ve tebrik etti. O zaman anladım bir şeyler başardığımı. Annem rahmetli olalı 1 yıl olmuş, anneannemde 1 ay olmuştu bir yandan onların acısı varken bana bir şifa gibi geldi bu kitap ve yazarlık kariyeri…

    SORU: “Yazma tarzınızı ve sesinizi bulma süreciniz nasıl gelişti?

    CEVAP: Okuyarak gelişti tıpkı her yazarda olduğu gibi. Elbette benim yazdığım dal tarih olunca bilimsel dilimi de geliştirmek zorundaydım. Yabancı dilleri araştırarak başladım bu işe ve kısa bir zamandan  Latince derslerine girdim. Bilimin dili Latincedir çünkü kitabımı yorumlayanlar da kitabın akıcı ve her insanın anlayabileceği bir dilde yani rahat buldular. Sesimi bulma konusunu da medyatik ve nereden baksak her gün ayrı bir çalışma yayımlayarak buldum. Bugün yaklaşık 70.000 okura sahibim (tam hesaplayamadım). Bu sayının artması ve insanımızın bilgilenmesi amacıyla da daha çok çalışacağım. 


    SORU: “Kendi tarzınızı tanımlamak veya farklılaşmak için ne gibi adımlar attınız?"

    CEVAP: Beni diğerlerinden ayıran en büyük özelliğim yaşımdı. Bu yüzden insanlar zaman zaman sorgular oldu. Bu da beni ayrı bir statüye soktu. Benim okuduğum kitaplar bugünkü üniversite düzeyi idi. Eski yazıyı (Osmanlıca) okuyabiliyor, yabancı dili de bir kitabı anlayabilecek ve anlatacak kadar biliyordum. Kaynak fazlalığı ve araştırma geçmişim çok olduğu için çevrelerce bir yer edindim. Tarih dışında dinî bilgiler, edebiyat, sosyoloji ve felsefeyle de ilgilenirim. Hatta sosyoloji dalında yazdığım bir yazımı İngilizceye çevirdim ve Medium’da yayımladım. Olabildiğince gündemde olan ve halkın merak ettiği soruları yanıtlayarak kendi tarzımı insanlara aktardım. 

    SORU: “Yazarlık yolculuğunuzda size destek olan veya sizi cesaretlendiren kişiler kimlerdi?

    CEVAP: Halam Kibar Bölükbaşı bana bu yolda en fazla destek ve emek veren kişidir. Bir de editörüm Çetin Akgül kitap konusunda en ufak bir kaygıya düştüğümde danıştığım kişidir. Şair olduğundan gönlü rahatlatacak bir dille beni teselli eder ve yoluma devam etmemi söylerdi. 

    SORU: “Yazarlık kariyerinizde size ilham deneyimler veya olayla oldu mu?

    CEVAP: 2 değerli anım var. Kasım 2022’de Sinan Meydan, Antalya’ya Eğitim-İş’e gelmişti. Bu haberi aldıktan hemen sonra evden çıktım. Öğretmenler günü vesilesi ile geldiği için o gün hep orada emekli öğretmenler vardı. Sıraya girdik o gelince ve en sonda ben vardım. Herkesle tokalaştıktan sonra sıra bana geldi: “O kadar öğretmenin içerisinde tek öğrenci sensin” dedi. Ben de o kadar büyük bir heyecan vardı ki mantıklı yanıtlar veremiyordum. Ardından benimle ayaküstü sohbet etti sağlığımı sıhhatimi sordu oldukça memnun oldum. O günden sonra fazlasıyla hayranlık duydum. Daha fazla çalışamama vesile oldu anlattıklarıyla. 2. Olay da ise İstanbul Üniversitesi’nin doktora salonuna gittim. Halil İnalcık’ı vefatının yıldönümünde anmak için İlber Ortaylı gibi pek çok hoca gelmişti. Orada Halil İnalcık’ın kızı da Ankara’dan, İstanbul’a gelmişti. Salonda yaklaşık 300 kişiydik. Ardında İÜ rektörü Halil İnalcık’ın mezarına iki servis aracının kalkacağını söyledi. Yaklaşık 40-50 kişi iki servise bindik ve yola çıktık. Mezara girmeden Fâtih’in türbesinde duamızı okuduk ardından mezarın başucundaki banka Ortaylı ve İnalcık’ın kızı oturdu imam dua ederken herkesin yüzünde bir yas havası vardı. Ben mezarın ayakucundaydım. Ortaylı ve İnalcık’ın kızını görünce daha ayrı bir araştırma-öğrenme isteği geldi. Ortaylı’nın yaptığı konuşma da derin etki bırakmış adeta öğüt vermişti. Bu 2 olay benim için çok ilham verici deneyimlerdi. 

    SORU: “Yazar olma hedeflerinizi belirleme süreciniz nasıl gelişti?

    CEVAP: İnternete yazı yükledikçe bir basamak daha yazarlık kariyerine yaklaşıyordum. Kitabı çıkarınca artık hedefime ulaştım. Yazıları yazdıkça konudan konuya geçince daha yüksek verim alınca okuduklarımdan yazarlık hedefine ulaştım. Zordu elbette. Sonuçta kitapları, arşivleri ve belgeleri toplamak, zaman ayırabilmek benim için pek kolay değildi. Liseyi yeni bitirdim. Hem sınav hem yazı işleri yoğundu ama sonunda hep mutlu hissediyordum. 

    SORU: “Motivasyonunuzu yüksek tutmak için ne gibi yöntemler kullanıyorsunuz?

    CEVAP: Her zaman birine danışırım. Gerek okuldan gerek ailemden gerekse diğer insanlardan. Bana hep destek olurlar. Bu sayede bazı düşüncelerimden kurtulurum. Kitap yazmak özellikle Türk politik tarihi yazmak büyük sorumluluk ister.

    SORU: “Yazarlık becerilerinizi geliştirmek için ne gibi kaynaklardan faydalandınız? Eğitim aldınız mı?” 

    CEVAP: Eğitim almadım ama hep Türkçenin değerini ve matematiğini göz önünde bulundurarak eski Türk harflerini ve dil tarihini okurum. Çok okuduğumdan kellime darağacım gelişti. Herhangi bir zorluk çekmemekteyim. 

    SORU: “Yazma sürecinizde kendinizi nasıl geliştirdiniz ve büyüttünüz?

    CEVAP: Herhangi bir konuya odaklanmışsam hep o konudan kitaplar alırdım. Hangi yazarı çok okuyorsam onun diğer kaynaklarını okurdum. Kütüphanemi büyüterek kendi yazdıklarımı da büyüttüm. Yazdıklarım büyüdükçe ben de geliştim.

    SORU: “Gelecekti yazma projeleriniz hakkında biraz bahsedebilir misiniz?

    CEVAP: Yeni bir kitabım çıkacak. Bu kitabın temelinde Atatürk’ün manevî dünyası var. Yayınevine verdim. Hazırlaması çok uzun ve zahmetli olsa da üzerine yoğunlaştılar.


    Sorularınız için teşekkürler…


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.