Bedel ödemek terimi bana her zaman uzak ve soğuk gelmiştir.

Çünkü "bedel" deyince, önce acı gelir akla... sonra yalnızlık.

Kimi insan ödediği bedelin nedenini bilmez, kimisi de ödediğinin bedel olduğunu fark etmez. 

 

Bazen, önsezilerimizin arşa yükseldiği anlar olur.

hiç beklenmedik zamanlarda, bir şeylerin ters gideceğini hissederiz, göğüs kafesinde belirsiz bir baskı...

Sanki yaklaşan bir şeyin gölgesi düşer içimize.

 

İşte tam da o anlarda, bazı şeyleri önceden sezmeye başlarız.

Henüz yaşanmamaış olan, zihinde hafifçe belirir.

Öngörülen şeyler içselleşir.

İçselleşenler ise, bir gün mutlaka gerçekleşme ihtimalini arttırır.

 

Peki, size sorum;

Kırılma noktası tam olarak ne zaman olur? 

Bu dönüşüm, değişim ya da gerçekle yüzleşme anı...

Bir anda mı gelİr? Yoksa sessizce mi sızar içimize..?

 

Yazar diyor ki;

Yapılan araştırmalar, yazılan onca makale gösteriyor ki: 

Zihinde kurulan açık hava tiyatroları, bir gün mutlaka sahne alacaktır.