TEKRAR VE İNSAN

TEKRAR VE İNSAN
  • 0
    0
    0
    0
  • Hayatın rutin akışı içerisinde , kendi rutin akışını yaratmak bir seçenek midir sizce ? Yoksa benzeşmek ya da bir uysallık süreci mi ? Onun taklidini yapıyor olmak bizi hayatın rutin parçalarından biri mi yapar ? Yoksa kendi rutinlerimiz ile ondan biraz daha ayrı bir köşede özel bir şey mi oluruz ? Süreklilik içerisinde fazlaca zevk aldığım şeylerin , zaman ile bir hayli sıkıcılaştığını ve ruhuma verdikleri yorgunluk hissini düşününce , kendi başıma yarattığım ancak başkaları tarafından da üzerlerine bir hayli itildiğim bu şeyleri daha çok sorgular oldum . Tüm süreçlerin doğuşunun içerisinde bir yenilik , tüm yeniliklerin eskimesinin içerisinde de kaotik bir düğüm bulunur . Olayın özü zamandır , zamanla insan yoğrulur , insan ile ziyan duygusu filizlenir . İnsan dediğin şey  , bir şeylerin ruhunu basitleştirmek üzere kurulmuş bir fabrika gibidir . Anlam içeren her şeyi , hevesleri , umutları , paylaşım ve derinlikleri , mahvedecek şekilde planlanmış bir düzenektir . Rutinlerin verdiği saçma güven duygusu , arayışların ve bulduklarımızın , bizi daha riskli ve genel olarak konfor alanından uzaklaşmış bir noktada , tüm güvencelerinden sıyrılmış , çırılçıplak ruhlarla bırakmasından kaynaklanır . İnsan da , doğan bütün bu güvensizliğin özü , ham maddesi , etken sebebidir . Ruhunuzda başkalaşan şeyleri , izinsiz dalınmış bir bahçeden , emek harcanmadan , sorgulamadan koparırlar , çalar giderler . Onlar için haz duygusu , sizlerin gayreti , çabası , geleceği , bakış açısı ya da hislerinden çok daha büyük bir kazanımdır . Sizi ne ile baş başa bıraktıklarından çok daha değerlidir . Rutinler , yılmışlıkların ve ruhun iç dünyaya yazdığı garip , kuralcı , yorgun ve tedbirli hikayelerdir . İçerisinde barındırdıkları gerçeklik ile yaşadığınız şeyin masalsı güzelliğini bir hayli uzaklaştırırlar . İnancı törpüleyen yanları da buradan gelir ya işte . Sonrasında sığındığınız şey ise sabit düzeyde birbirlerini takip eden günlerin arasına sıkışan monoton dakikalar , aynılıklarını her günün satırlarına yazabilen eylem dizeleri , sistemli bir şekilde kapatılan yorgun ve keşfinden arınmış , alışıldıklarla sarılmış gözler , söylenmekten yorulunan bir hayli robotik sözler , dış dünyanın keşfinden uzak bir şekilde duvarlarla örülmüş garip ruhlar . Sıkılmışlığını bile iç dünyasına gömüp paylaşamayan sessiz , ifadesiz garip benlikler . Rutinlerin ruhlarımıza sızmasının içerisinde , hep bir hikaye vardır aslında . Özünde var olan hevesleri yitirmenin vermiş olduğu , hayata karşı hevessizlik ve uzak durma içgüdüsü ile böylece kaybolursunuz . Diğer tüm heveslerinizi çalan bir kozmik  bir hırsız aniden belirmişçesine bir çaresizlikle . O hırsızın en başından beri aleyhinize çalıştığını hiç bilmiyormuş gibi . Zamandan bihabermiş gibi . İnsan ve zaman beraber çalıştığında , heveslerin içine sıçmak adına daha güçlü bir ikili bulamazsınız . Bu dediğimi bir kenara not alın lütfen ve her hatırladığınızda ufakça , pislik bir tebessümle okuyun . Zaman ve insan ! Bir şeyleri sorgulatmak adına ideal ikili ...

     


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.