Gürültüyü susturmanın yolu biraz da senin kulağından geçer. Bilmem kaçıncı sigarayı yakmak yerine kapıyı kapatmak bir çözümdür mesela. Taşa evrildik sanıyorlarken bile nasıl bir kontrol mekanizmasının hazzına dahil olduğumuzdan, bizim bile sonradan haberimiz oldu. İnsan istiyor ki hasırdan iskemlelerin olduğu bir çay ocağında bile bunun kavgasını yapabilsin. Konu bazen gerçekten taşla, mekanikle, ocakla, o hasır iskemlelerle aslında bağımsızken bile, öylesine keyifle çıldırmanın kaçarı yok... Zaten kaçan da yok! Bir vezne memuru hoyratlığıyla mühür basar gibi her saniyenin içinden geçerek yaşayan kaç kişinin kaldığını hesaplamak da biraz gürültü. İnsan bazen, yorulduğu pencerelere bile erinir, sayma o yüzden. Önce kendinle uzlaş. Yolu, kendisiyle ‘artık’ kesişmeyen kimse, herkes için potansiyel yabancıdır. Kapalı gişe bir hayatın başrolüyüm! Toraksımın içinde bir şeyleri zincire vurduğum tüm zindanlarda isyan çıkardığım bir günde; bedelsiz olmadığının farkındayken bile, korku gözümü terk etti bir kere, ne zindan dertti, ne zincirler artık, ne de isyan korkunç... Yanılmak yenilmenin kardeşi falan değildir; yanılmak yanılmaktır, yenilmek yenilmektir. Mora “mor!” demezsen, al bile dal gelir bir gün gözüne. Öğrenmek günsüzdür; al ile aslanı tutarsın da güç ile sıçan bile tutulmazmış, yarım ağız boş vermekle arkana bakmamak arasında nereden baksan iki Ankara vardır, “ölçtün mü?” deme, gözle izan birdir. Hamasi dillenmeyen ‘bazı şeyler’ de bir gün kanındaki coşkuyu nasılsa uyandırır. Uykuya dilenci, arzuya tamahkâr, kavgaya aç, keyfe muhtaç ölmektense, yaşasın dört nala savaşarak yaşamak! Ezbere değil ama öyle, kadim dürtülerle büyümüş ne varsa hepsinin dirseklerinde biriken tozu severek...

Geceyi sivrilten tüm uykuların ustura ağzında durduğuna beni de şahit kılan zamanların,
atmosferik ve lirik sesleri var kafamda. Bazı geceler yanılmak çetindir, yanılmadan yenilmek saflık;
hem yanılıp hem yenilmek müthiş bir gaftır! Aslında bazen geceler de yanılmak içindir.
Uykuya yanılmak ve rüyaya yenilmek; rüyaya yanılmak ve uykuya yenilmek, görkemli bir sonun da başlangıcı. Tüm rüyalar bir uykuya sığar ama tüm uykular bazen bir rüyaya yetmez...

‘Rehin bir hayat’ arzusuyla ‘hayatın rehinesi’ olmaktan öteye gidemezdin. Sigara dumanı, mazot kokusu, odun ateşinde isli köfte, on beş liraya hızlı telefon şarjı, yılda iki kez temizlenen dinlenme tesisi tuvaleti, son “hoşça kal” sesiyle ıslanan beton terminal zemini... Şehirler ve Şiirler diye bir romanım olsaydı sanırım yapı unsurları bunlar olurdu! Kanmak da vardı, korkmak da vardı, hiç kanmamış ve korkmamış gibi yapmak da vardı. Fark edememiş olmak mümkünsüz, adı irade değil; profesyonel blöf çeşnili tiyatrolar. Savaşmadan da mümkünsüz!
GÜNCEL FREKANS: İKİ SATIR, ÜÇ NOKTA, DÖRT DUVAR, BEŞ DUYU!
Her ruhani direnişe bir gün bir mani bulunur ve inan bir gün ihtimaller ‘-de’ ekiyle mazi olur.
Zamansızlıkta görüşmek üzere...
08/12/2025
ANKARA




Yorum Bırakın