Almodóvar Sinemasında Kadınlar: All About My Mother

Almodóvar Sinemasında Kadınlar: All About My Mother
  • 0
    0
    0
    0
  • İspanyol sinemasının renkli yönetmenlerinden Pedro Almodovar’ın 1999 yapımı filmi All About My Mother, yönetmenin kendi sözleriyle; “Oyunculuk mesleğini seçen tüm kadınlar, rol yapan tüm kadınlar, rol yapan ve kadın olan erkekler, anne olmak isteyen tüm kadınlara. Anneme. Görünüşteki düzene.” ithaf ettiği bir film. Filmin sonunda gördüğümüz bu cümle ise Almodovar’ın aslında film boyunca seyirciye göstermek istediği her şeyin adeta kusursuz bir özeti. Film, başrolümüz Manuela’nın talihsiz bir kaza sonucu oğlu Esteban’ı kaybetmesi ve hamileyken arkasında her şeyi bırakarak kaçtığı Barselona’ya, Esteban’ın travesti babasını bulmak için geri dönmesiyle yollarının; eski dost Agrado, kız kardeş Rosa, ünlü tiyatro oyuncusu Huma ile kesişmesini konu alıyor. Birbirlerinden her ne kadar farklı gibi gözükseler de aslında bir o kadar aynı olan bu kadınların hikayesini... İncelikli kadın karakterler yaratma becerisinin, sinemacılığının en güçlü yanlarından biri olarak kabul edildiği Almodovar, bu becerisinin arkasında annesini gösterirken yine filminde yarattığı kadın, lezbiyen ve travesti karakterlerdeki gizli “anneliği” çok güzel işliyor. Çocuğunun annesi olmak, kendinin annesi olmak, birbirinin annesi olmak… “ Annesiyle yalnız yaşayan erkeklerin, farklı bir yüzü vardır, daha spesifik bir entelektüel ya da yazar suratı gibi.” Esteban’dan duyduğumuz bu sözler Almodovar’ın kendisine de çok uzak olmasa gerek. Belki de bu yüzden filmlerinde sıklıkla kadın-erkek ikilemini seyirciye sorgulatıyor. Buna örnek olarak La Piel Que Habito (The Skin I Live In) verilebilir. Cinsiyet üzerinden işlenen ağır teması ve yine rahatsız ediciliği ile Almodovar burada da kadınlar tarafından büyütülen erkekleri, erkeklerin gözünden kadınları ve erkeklerin içindeki kadınları kendi diliyle cesurca anlatıyordu. Bunların yanında işlediği transseksüel karakterler hakkında söylediği; “Bir hikayeye dramatik anlatımın bir öğesi olarak bir transseksüel koymak çok güçlü bir etki yaratır, çünkü bu diğer tüm karakterleri değiştirir ve yine hepsi için bir meydan okuma demektir.” cümlesi, eğer bu açıdan bakarsak filmde gördüğümüz Manuela’nın transseksüel dostu Agrado’yu bizim için daha önemli kılıyor. Agrado bize adının, her zaman diğerlerinin yaşamını hoşnut etmeye çalıştığı için Agrado olduğunu açıklamaktadır ve bu tam olarak yönetmenin ifade ettiği gibi kendi içinde bir dramatiklik barındırır. Aynı zamanda diğer karakterleri de değiştirir. All About My Mother hikayesini sahneleriyle, renkleriyle ve o etkileyici İspanyol havasıyla seyirciye tamamen geçiriyor. Ayrıca, Huma sayesinde tekrar tekrar izlediğimiz Arzu Tramvayı'nın tiyatro esintileriyle oyunculuğa oldukça doyuyoruz. Manuela'nın tren yolculuklarını izlerken aslında hayatlarımızın bizim elimizde olmayan bir döngüye sahip olduğunu görüyor, kaybettiklerimizle ve yeniden bulduklarımızla aynı yollardan her geçişimizde nasıl başka bir insan olabildiğimizi seyrediyoruz. Film biterken ise yönetmen, seyircisinin kucağına sadece kadınların değil izleyen herkesin kendisine dair bir şeyler bulabileceği bir “görünüşteki düzen” bırakmış oluyor. Kaynak: Robert Schnakenberg, Büyük Yönetmenlerin Gizli Hayatları, Domingo Yayınları, İstanbul, Eylül 2014

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.