Kitap vs. Film: Le Hérisson

Kitap vs. Film: Le Hérisson
  • 0
    0
    0
    0
  • Muriel Barbery'nin 2006 yılında yayımlanan ve benim de başucu kitaplarımdan birisi olan Kirpinin Zarafeti (L'elegance du Herisson), 2009 yılında Mona Achache tarafından Le Hérisson | Yaşamaya Değer olarak sinemaya uyarlandı. Hayata dair bakış açınızı her yönden değiştirmenizi sağlayacak bir içeriği, yıllar sonra bile sıkılmadan açıp karıştırabileceğiniz bir anlatımı olan bu kitabın filmi de en az onun kadar sıcak ve samimi. Özellikle, senaryoyu yazan ve yöneten Mona Achache'in sinemasal açıdan gayet yerinde olduğunu düşündüğüm minik değişiklikleri dışında kitaba son derece bağlı kalınmış. Kitabını okumamış olanlar için filme dönüp biraz konusundan ve karakterlerden bahsedecek olursak; Paloma 12 yaşında, zengin bir ailenin kızıdır ve Paris'te lüks bir apartman dairesinde yaşamaktadır. Oldukça zeki ve yaşından beklenmeyecek ölçüde bilge bir ruha sahiptir. Hayatını yıllardır psikanaliz, antidepresan ve kaygı gidericilerle sürdüren histerik bir annesi, işinden başka bir şey düşünmeyen politik bir babası ve annesinin yolundan giden bir ablası vardır. Paloma için onların hayatı kavanozda kırmızı balık olmaktan farksızdır. Kendi yaşamının da bu anlamsızlık ve boş bir ruh içinde sürmesini istemeyen Paloma, 165 gün sonra kendi doğum gününde intihar etmeye karar verir. Onun için önemli olan; ölüm ya da hangi yaşta ölündüğü değil, ölürken ne yapıldığıdır. Taniguchi'de kahramanların ölürken Everest'e tırmandığını bilen Paloma, ölmeden önce kendi Everest'ini belirler: bir film yapmak. Babasının eski kamerasıyla kayda geçer ve bu lüks apartman dairesindeki hayatların hepsini onun gözünden izlemeye başlarız. Filmde, Paloma dışında bilge ruhlu birisi daha vardır, apartmanın kapıcısı: Madam Michel yani Renée. Renée 54 yaşında, Rus edebiyatı ve Japon sineması tutkunu, müzik, resim ve felsefe meraklısı bir kadındır. Yıllar önce eşini kaybetmiştir, küçük dairesinde kedisi Lev ve kitaplarıyla yaşamaktadır. Dışarıdan son derece huysuz, yaşlı ve apartmandakiler için görünmez birisidir. Paloma, onun için şöyle der: "Madam Michel'de kirpinin zarafeti var: Dışardan dikenlerle zırhlı, tam bir kale ama bence içinde kirpiler kadar doğrudan bir rafinelik var. Onlar haksız yere duyarsız, uyuşuk görülen, şiddetli oranda yalnız ve korkunç bir şekilde zarif hayvanlardır." Madam Michel'in aslında nasıl biri olduğunu Paloma kadar iyi görebilen bir diğer isim de, apartmana sonradan taşınan komşuları Kakuro Ozu'dur. Tıpkı Renée gibi bir sanatsever olan bu Japon beyefendinin apartmana gelmesiyle Paloma, Renée ve Mösyö Ozu arasında tatlı bir bağ oluşur. Mösyö Ozu sayesinde Renée yıllar önce unuttuğu duyguları hatırlar, Paloma ise ailesiyle kuramadığı ilişkiyi Renée ve Japon dostuyla kurar.

    -  "Mutlu aileler birbirlerine benzer." - "Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” 

    Renée ile Mösyö Ozu'nun ilk karşılaşmalarında kitaba ve Anna Karanina'ya yapılan bu güzel gönderme, ailesinin kendine özgü mutsuzluğunu filme çeken Paloma'yı da tasvir ediyor gibidir. Her şeye sahip olduğu halde yaşamın acı çekmek olduğunu düşünen ve kendi yazgısının da ailesine benzediğine inandığı için ölmek isteyen bu küçük bilge, kendi yaşamını onlarınkinden farklı bir bahçe haline getirebilecek midir?

    Güzel oyunculukları ve ufak Japon dokunuşlarıyla süslenen Avrupai güzelliğine rağmen, her uyarlama filmde olduğu gibi Le Hérisson da kitabı okuyanlar için içerik bakımından biraz eksik kalabilir. Kitapta anlatım, Paloma ile Renée'nin kendi ağızlarından ayrı ayrı ve oldukça derin içeriklerle yapıldığı için karakterlerin iç dünyalarına çok daha hakim olabiliyoruz. Ancak filmde de dikkatli izlenirse Paloma'nın odasındaki çizimleri -özellikle içi açıldıkça yıkılan matruşka bebek çizimi- Paloma'yı daha iyi anlayabilmemiz açısından bize ipuçları veriyor. Filmi biraz daha renklendirip hikayeleşmesini sağlayan bu minik ayrıntılar oldukça hoş duruyor. Bu şekilde bir buçuk saat süresince aralarda vurucu repliklerle kitaba selam verilip ağzımızda buruk-tatlı bir hisle, yine kitaba bağlı kalınarak final yapılıyor. Yönetmenin tercih ettiği anlatım, filmin izlenmesini daha kolay kılsa da ben filmden önce kitabın okunmasının çok daha güzel olacağını düşünüyorum. Son olarak, izledikten sonra kendi hayatınıza dönüp sizi şöyle bir düşündürtecek olan bu tatlı filmi ve daha fazlasını isteyenler için ise kitabını herkese tavsiye ediyorum.

    "Beyaz inciler Giysimin kollarına düşmüş, kalbim hala doluyken Birbirimizden ayrılıyoruz Ben onları götürüyorum Sizden bir anı gibi.

       (Kokinshu)

      Kaynak: Muriel Barbery, Kirpinin Zarafeti, Kırmızıkedi Yayınevi, İstanbul, 2014

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.