"Bir gün insanlar geçmişe bakacak ve 20. yüzyıla benim şekil verdiğimi söyleyecek."

Geçmişten günümüze adını duyuran seri katiller arasında en bilinen ancak buna tezatla en gizemli kalanı şüphesiz ki Karındeşen Jack'tir. 1888 yılının sonbaharında Londra'nın Whitechapel bölgesinde genç kadınları avlayarak terör estiren Karındeşen Jack'in kimliği, bunca yıldır süren araştırmalara rağmen hala deşifre edilememiştir. Katilin kimliğiyle ilgili farklı kişilerce birçok varsayım öne sürülmüş ve birçok insan bu varsayımların peşinden giderek katile farklı isimler biçmiş olsa da hala kesin bir kanıt bulunmamaktadır. Karındeşen Jack'in kim olduğu ve yaptıkları hakkında sürüp giden bu araştırmalar sebebiyle "Ripperology" adlı bir alan bile türemiştir. Daha öncesinde başka çalışmaları olduğuna inananlar olsa da Karındeşen Jack'in ilk kurbanı, 31 Ağustos 1888 tarihinde öldürdüğü Mary Ann Nicholls'du. Nicholls'un boğazı kesilmiş ve karın bölgesi parçalanmıştı. Devamında Annie Chapman, Elizabeth Stride, Catherine Eddowes ve son kurbanı Mary Jane Kelly de benzer saldırılarla hayatını kaybetti. Son kurban olduğu varsayılan Kelly'nin karın bölgesi gibi yüzü de paramparça edilerek kulakları ve burnu kesilmişti. Sonrasındaki kimi cinayet vakalarında Karındeşen Jack'in geri döndüğüne inananlar olsa da genel inanışa göre Karındeşen yalnızca bu 5 cinayetten sorumlu tutuluyor ve bu beş vahşi cinayetin ardından ortadan kaybolan katilin kimliği hala bir sır. Bunca yıldır süren gizem, doğal olarak medyanın da ilgisini çekerek ekranlara yansıdı, hakkında birçok dizi ve film çekildi, çeşitli insanlara ve karakterlere esin kaynağı oldu. Hatta Karındeşen Jack, Hitchcock sinemasında bile The Lodger (1927) ile buldu yerini. Karındeşen Jack hakkında çekilen filmlerden yalnızca bir tanesi From Hell (2001). Film, ismini katilin Londra polis teşkilatına yolladığı mektuptan alıyor. O dönemde cinayetlerle başa çıkamadığı için korkmuş halkın öfkesine maruz kalan ve çokça mektupla uğraşan teşkilatın From Hell mektubunu ciddiye almasının sebebi, mektupla beraber ulaşan yarım böbrek ve katilin, notta böbreğin diğer yarısını yediğini ve cinayetlerin devamının geleceğini söylüyor olması. 2001 yapımı From Hell, V for Vendetta'nın yazarı Alan Moore'un aynı isimli çizgi romanından esinlenerek yansıyor beyaz perdeye. Karındeşen Jack'in kimliği hakkında birçok varsayım olduğunu söylemiştik. Alan Moore da yazarken Jack'e bir kimlik biçerek hikayenin katil kısmını anlatmak istiyor ve gizem ögesi kalkarken katilin yarattığı etkileri inceliyor. Filmin yönetmenliğini Hughes kardeşler üstlenirken başrolde Johnny Depp ve Heather Graham'i izliyoruz. Ian Holm ve Robbie Coltrane, diğer bir deyişle Bilbo Baggins ve Hagrid de filmin ana karakterlerinden. Londra’nın Whitechapel bölgesinde bir adam, bir grup hayat kadınının peşine düşerek onları vahşi bir şekilde öldürüyordur. Kaybedilen hayatlardan ziyade halkın tepkisinden çekinen polis teşkilatı, bu iş için Müfettiş Abberline’ı görevlendirir. Aynı zamanda psişik güçlere de sahip olan Abberline, katilin peşine düşer ancak ortada cinayet mahallerindeki üzüm çöplerinden başka bir ipucu yoktur. Ölen kadınların arkadaşı Ann Crook'un ortadan kaybolmasının bu işle alakalı olabileceğini düşünen Abberline, işin içine kraliyet ailesinin de girdiğini fark eder. Dönemin Londra'sına ait fotoğrafları da kullanan film, bize o yılların fakir ve karanlık havasını aktarırken sıkıntı çekmiyor ancak Karındeşen Jack'in kitleler üzerindeki etkilerini tam olarak yansıttığını düşünmüyoruz. Film, katili en başında açık eden çizgi romanın aksine gizemi sonuna dek korurken halkın korkularını, endişelerini anlatmıyor bize. Bir katilin eylemleri üzerinde kurulu bir film izliyoruz ancak kanlı sahnelerin yeterince gerçekçi göründüğünü söylemek de zor. Ayrıca korku ögesi de yeterince güçlü değil filmde. Sadece katilin bilinmezliğinin getirdiği esrar perdesi filmi alıp bir yere kadar götürebiliyor. Dolayısıyla filmi ortalamanın çok üzerinde olarak adlandıramıyoruz. Kaynak: 1, 2, 221B 18. Sayı/Gerçek Seri Katiller