M.ö.1750'de Oluşturulan Hammurabi Kanunları

M.ö.1750'de Oluşturulan Hammurabi Kanunları
  • 3
    0
    0
    0
  • Sümerler, M.Ö.3500 yılında çivi yazısını bulduktan sonra hiç vakit kaybetmeden insanlık tarihinin ilk yazılı kanunları olan “Urugakina Kanunları” nı ilan ettiler. Burada özellikle tarım alanlarının korunmasını amaçlayarak tazminat cezasını ön plana çıkardılar. Ayrıca üst sınıfların ve din adamlarının halkı sömürmesini de engellediler.

    Tıpkı Sümerler gibi bir Mezopotamya uygarlığı olan Babiller ise, yeni kurallar koyarak daha farklı bir anayasa oluşturdular. “Koruyucu Tanrı Marduk” ve “Güneş Tanrısı Şamaş” a inanıyorlardı. Bu nedenle ünlü Babil Kralı Hammurabi, tanrılar tarafından görevlendirildiğini iddia edip adaleti sağlamakla yükümlü olduğunu söyledi ve 282 maddeden oluşan bir anayasa hazırladı (M.Ö. 1750). Halkın zorbalıkla değil kendi iradesi ile uymasını istediği bu kanunları, Akadça olarak Esagila Tapınağı’na dikilen bir taş üzerine yazdırdı. Gelin, en ilgi çekici maddelere hep birlikte göz atalım. 


    Hammurabi tasviri

    1.Madde: Bir kimse bir diğerini cinayetle suçlar fakat bunu kanıtlayamazsa, ölümle cezalandırılır.

    5.Madde: Eğer bir yargıç bir davaya bakar ve bir karara varırsa, verdiği hükmü yazılı olarak takdim eder. Daha sonra verdiği kararda bir hata ortaya çıkar ve bu kendisinden kaynaklanırsa o zaman davada onun tarafından verilen cezanın on iki katını öder. Halka ilan edilerek yargıçlık makamından el çektirilir ve bir daha asla yargıçlık icra etmek için oraya oturamaz.

    13.Madde: 13 rakamı uğursuz sayıldığı için 13.madde yoktur.

    21.Madde: Bir kimse bir eve girmek için delik açarsa o deliğin önünde ölümle cezalandırılır ve gömülür.

    22.Madde: Bir kimse soygun yaparken yakalanırsa ölümle cezalandırılır.

    27.Madde: Bir subay ya da er savaşta esir düşer ve onun arazileri başkasına verilirse, esir olan geri dönüp kendi yerine vardığı takdirde arazileri ona iade edilir.

    37.Madde: Herhangi bir kimse; bir kabile reisinin, bir adamın ya da bir tebaanın kiradaki arazisini, bahçesini ya da evini satın alırsa onun satış sözleşmesi geçersiz ilan edilir. Arazi, bahçe ve ev sahibine geri verilir.

    42.Madde: Eğer bir kişi işlemek üzere bir tarlayı teslim alır ve o tarladan hiçbir mahsul elde edemezse bu onun tarlada çalışmadığını ispatlar. Komşusunun yetiştirdiği kadar tahılı tarla sahibine teslim etmelidir.

    48.Madde: Bir kimse borçlanmışsa, bir fırtına tahılları yere yatırmış ya da hasat başarılı olamamışsa veya susuzluktan tahıllar büyüyememişse o yıl alacaklısına tahıl vermesi gerekmez. O yıl için hiçbir kira ödemez.

    55.Madde: Bir kimse tarlasını sulamak için su kanalı açar ancak dikkatsizliği nedeniyle sular komşusunun tarlasını basarsa, o zaman komşusunun kaybını öder.

    59.Madde: Bahçe sahibinin izni olmaksızın herhangi bir adam bir ağacı kesip bahçeye devirirse yarım mina gümüş öder.

    *66. Maddeden 99.maddeye kadar olan kısım okunamayacak durumdadır.

    112.Madde: Eğer bir kişi seyahate çıkar ve başka birisine gümüş, altın gibi değerli taşlar emanet eder ve ondan tekrar geri almayı istediğinde emanet edilen kişi bütün malları getirmeyip onları kendisi kullanırsa, o zaman bu kişi mahkûm edilir. Kendisine emanet edilen her şeyin beş katını öder.

    116.Madde: Ensest ilişki suçunu işleyeneler yakılır.

    127.Madde: Eğer herhangi bir kişi Tanrı'nın kız kardeşlerine ya da herhangi bir kişinin karısına iftira atar da bunu ispat edemezse, hâkim huzuruna çıkarılır ve alnı işaretlenir (derisi çizilir ya da saçı kazınır).

    128.Madde: Bir adam bir kadını eş olarak alır ancak aralarında herhangi bir ilişki yaşanmazsa bu kadın o adamın karısı olmaz.

    129.Madde: Bir adamın karısı başka bir adam ile basılırsa her ikisi de bağlanır ve suya atılır. Ancak koca karısını, kral da kölelerini affedebilir.

    130.Madde: Bir kişi, hala babasının evinde yaşayan veya başka bir adamın eşi olan bir kadına tecavüz ederse öldürülür. Kadın masumdur.

    133.Madde: Eğer bir kişi savaşta esir alınırsa ve evinde geçimi sağlayacak şeyler olduğu halde karısı evini terk edip başka bir eve giderse, o kadın yasal olarak suçlu bulunur ve nehre atılır.

    137.Madde: Bir adam kendisine bir çocuk veren kadından ayrılmak isterse, o zaman ona çeyizini geri verir ve çocuklarına baksın diye tarlanın, bahçenin ve malların bir kısmının kullanım hakkını ona bırakır.

    144.Madde: Bir adam bir çocuğu evlatlığı olarak alır, ona ismini verir ve onu besler büyütürse bu çocuk bir daha geri istenemez.

    154.Madde: Eğer bir oğul babasına vurursa onun elleri balta ile kesilir.

    174.Madde: Eğer bir doktor bir hastayı ameliyat eder de hasta ölürse, doktorun eli kesilmelidir.

    186.Madde: Bir inşaatçı herhangi bir kimse için bir bina inşa eder ve bu binayı uygun bir şekilde yapmazsa veya onun inşa ettiği bina yıkılıp sahibini öldürürse inşaatı yapan kişi idamla cezalandırılır.

    196.Madde: Göze göz, dişe diş. Eğer bir adam başka bir adamın gözünü çıkarırsa, kendi gözünü de çıkarmalıdır. Eğer bir adam başka bir adamın dişini çıkarırsa, kendi dişini de çıkarmalıdır. Eğer bir adam başka bir adamın kemiğini kırarsa, kendi kemiğini de kırmalıdır.

    221.Madde: Kendisine bakması için koyun ya da sığır emanet edilen bir çoban hatalı davrandıysa, doğal yoldan sürünün daha az artmasına yol açtıysa ya da onları sattıysa mahkûm edilir ve kaybın on katını sürü sahibine verir.

    234.Madde: Bir kimse, bir kadın ya da erkek köle satın alır ve bir ay geçmeden bunlar hastalığa yakalanırlarsa; köleleri satıcıya geri götürür ve ödediği ücreti geri alır.

    238.Madde: Bir köle, efendisine “Sen benim efendim değilsin” derse efendisi onun kulağını keser. Bu kanunlarla birlikte ilk defa kısasa kısas ilkesi uygulandı ve tam anlamıyla borçlar hukuku oluşturuldu. Hammurabi gücünü dinden değil ordudan alıyor, ancak yasaların Tanrılar tarafından bizzat kendisine yazdırıldığını söylüyordu. Dolayısıyla bu yasalar bir nevi Tanrı sözü idi. Zamanla mutlak monarşiye dayalı din devleti anlayışı dünya devleti anlayışına evrilecek ve tarihin ilk “laik” devleti Babiller olacaktı.
    Hammurabi tasviri

    1901 yılında Fransız arkeolog Jean Vincent Scheil tarafından Susa Elam’da (İran) bulundu bu tarihi belge. Yaklaşık iki metrelik silindirik bir taşın üzerine çivi yazısı ile yazılmış olan maddeler, günümüzde Fransa'daki Louvre Müzesi’nde sergileniyor.

     

    Kaynak: 1, 2, Emin Bilgiç, "Eski Mezopotamya Kavimlerinde Kanun Anlayışı ve Ananesi"    


    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.