Harap Şehrin Panoraması: ''Sodom ve Gomore''

Harap Şehrin Panoraması: ''Sodom ve Gomore''
  • 0
    0
    0
    0
  • Yaklaşık 3600 yıl önce Eski Ahit’in Tekvin kitabında söz edilen, günahkâr kentler olarak anılan Sodom ve Gomore; yüz binlerce yıl sonra İstanbul’un işgaline ve ahlaki düşüklüğüne tanık olan Yakup Kadri’nin tarihin tekerrür istikrarını İstanbul panoramasını anlatma hissiyatından doğar. Yıl 1920. İzmir Yunanlılar’a teslim edilirken İstanbul, İngilizlerin esareti altına girmiş ve beraberinde bu şehri hem iktisadi hem de ahlaki çöküşe sürükleyerek ikinci bir Sodom ve Gomore intibası yaratmıştır. Romanın başkarakterlerinden Leyla ve Necdet bu işgalden hem aşkları hem de insani yönleri örselenerek, dönemin İstanbul’unu her yönüyle yansıtmaya soyunmuştur. Yakup Kadri’nin karakterlerin her birine yüklediği rol ve isimler adeta biçilmiş bir kaftandır. Leyla ismi Şark’ı temsilen var olmakla birlikte Batı’nın şaşalı yüzüne aldanarak özünü kaybetmiş ve romanın sonlarına doğru da bu durum onu sinir buhranlarına sürükleyerek kendi sonunu hazırlamaya yetmiştir. Türk aydınının Ahmet Celal’den sonra (Yaban: Yakup Kadri Karaosmanoğlu, başkarakter) Anadolu’da değil de İstanbul’da çıkmazı ve çaresizliği sembolleştiren Necdet, her defasında kendi İstanbul’una boşalan Garp medeniyetsizliğinin lağımını izlemekte ve düşmanın çamurlu botlarla değil, son model smokinleriyle ayak bastığı, güzide yalılarda gün geçirerek İstanbul’un azad edilme saatinin hayalini kurmaktadır. Bir kadını sevme kudretinin her gün bir adamı azaba uyandırdığı roman ve Necdet’in Leyla aşkındaki kısır ısrarı onun Anadolu’da zafer seslerini duyana dek sürer. Yakup Kadri’nin romanı ele alış şekli çok yönlüdür. Birden fazla olguya birden yaklaşan yazar, varlıklı aileleri kapsamayan ahlak döngüsünü ve işgali kolayca benimseyen Garp medeniyetini kurtuluş gören insanın birtakım manevralarla şekillenip Necdet karakteri vasıtasıyla zihnin levhalarını alev alev tutuşturan panoramayı gözler önüne serer. Uzun yıllar başkent olma özelliğini sürdürmüş olan İstanbul, Garp işgali ile toplumsal-kültürel hayatta birçok bocalama yaşamış; Yakup Kadri bunu romana yansıtırken gerek Türk lisanının nasıl hırpalandığını anlatırken İngilizce, Fransızca kelimeleri karakter tarafından çokça kullanılmasını sağlarken diğer yandan Batı edebiyatına dair isimlerden; Sappho ve Goethe’yi dahil ederek bir şema çizmek istemiştir. Buna karşın Binbir Gece Masalları, Şark Sultanları gibi karşıt örnekler vererek de Batı’nın Şarkiyatçılığına bir cevap vermek istemiştir. Batı romanını da derinden etkileyen Binbir Gece Masalları güçlü bir figür olarak ''hikâye içinde hikâye'' anlayışıyla Batı’da birçok esere de esin kaynağı olmuştur. Bunun haricinde romanda geçen iç mekân olarak lüks yalılar ve davetlerde kullanılan çıplak heykeller ve heykellere yüklenilen anlamlar, Garp sanatının temelindeki hayvani arzuların ve zaafların; yedi ölümcül günaha telmih yapmakla birlikte Batı sanatının ikonografik yapısına da karşılık gelmektedir. Atıf Bey ve eşcinsel karakter olan Captain George Marlow’un ilişkisi, Lut kavminin çirkinliklerine gönderme yapmaktadır. Bununla birlikte romanda evlilik kurumunun da gerek Madam Jimson’un hal ve tavırları gerek Leyla ile Necdet’in bu konuda ortak bir çıkar yol bulamamaları kültürel değerlerin de işgale uğradığının apaçık göstergesidir. Romanda her bir bölüm kurguya uygun bir biçimde Ahd-i Atik’ten bölümlerle devam etmiş ve olayların gidişatına kutsal kitap tarafından hatırlatmalarla sürdürülmüştür. İstanbul’da soysuzlaşmış Türk Düşüncesi'nin abidesi yerine konulan Leyla’nın ailesi, Nermin’in ailesi gibi birçokları yozlaşmaya kurban giderek Necdet ve onun gibilerin nefretini kazanmıştır zira Sakarya ve Büyük Taarruz zaferlerinden sonra ne azınlık subaylarının Beyoğlu’ndaki atlı gösterileri ne yalılarda kırk sekiz saat süren eğlencelerden eser kalmıştır. Bunları düzenleyen herkes ya kaçacak delik aramış ya da kendini evine kapatarak sinir buhranlarıyla kalan ömrünü ziyan etmeye çekilmiştir. Kitabın sonunda Türkleri barbar, centilmen olmamakla suçlayan Captain; kendi vatanı, toprağı olmadığı halde başka bir ülkenin başkentini işgal etmeyi barbarlık saymayarak kendi hudutsuzluğunu görmeyerek, gözü kapalı bir davranış içerisine sokulup Yakup Kadri tarafından roman içerisinde konumu bakımından eleştirilmiştir. Bunun yanı sıra Madam Jimson’ın eşi Mösyö Jimson öldüğünde onun bir Türk tabiiyetinde bulunduğu haberi üzerine kendisine düşük kadın, şen dul gibi hakaretlerden daha ağır bir hakaret bulduğunu söyleyerek ''Türk'' olmayı namussuz olmaktan da öte bir sıfat sayar. Tüm bu olaylar gelişirken Yakup Kadri bozulmuş, pisliğe bulaşmış bir toplumun gerçek bir toplum olmadığı fikrini sezdirirken bir toplumu ayakta tutan en önemli unsurun da erdemli insanların mevcudiyeti olduğuna kanaat getirir. Böyle bir toplum söz gelimi Sodom ve Gomore şehirleri gibi yok olmaya mahkûm olacaktır. Nitekim Necdet karakterinin tramvayda gazi olmuş bir kişinin trajik olayıyla karşılaşana dek, kendi yaşayışında kalbinin Leyla gibi bir kadında nasıl çürümeye yüz tuttuğunu ve fikirlerin de ona paralel olarak bu kokuşmuş eğlence hayatı karşısında nasıl kötürüm kaldığını idrak ederek kendini kurtuluş fikrine adapte ederek bu sıçramayla yeni bir yola girmiştir. Mayasız ve çürümüş bu alemi istiklal düşüncesindeki istikrarın kurtaracağına bağlanıp mücadele esnasında al bayrakların altında gölgelenen Necdet’in siması tüm masiva için artık Anadolu’dan ses bekleyen kulağı, kurtuluş sur’unun üfleneceği vakti iple çekmektedir. Yakup Kadri romanı boyunca hem panoramik dünyanın örgüsünü ilmek ilmek işlerken hem de karakterlerin ruhsal portrelerini tüm ruhunu aktaracak bir biçimde romana işliyor, dış dünyanın tüm tesirini, havasını okuyucuya soluturken, tek tek tüm karakterleri de engebeli hayatlarıyla vermesi onun Türk toplumunun geçirdiği işgal evresini de anlatmakta kolaylık sağlıyor. Romanda Sodomca ilişkilerin cereyan ettiği bir mekân olarak seçilen İstanbul, milli uyanışla birlikte tüm düşmanlarını helak ederek ikinci bir Sodom ve Gomore şehri kurulmadan bu felaketin önüne geçmiştir.

    Yorumlar (0)

    Bu gönderi için henüz bir yorum yapılmamış.

    Yorum Bırakın

    Yorum yapmak için üye girişi yapmalısınız. Üye girişi yapmak için buraya tıklayınız.